Düşünebilen Şehirler İnşa Edeceğiz.

“İman, insanı insan eder. Belki insanı sultan eder."

“Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen hayatından lezzet alır.’’

Pozitif enerjinin kaynaklarından biri olan Risale-i Nur Külliyatından alıntı yaparak başlamak istedim.

Ancak son yıllarda büyük sınavlardan geçiyoruz.

Doğu ve Güneydoğu'da ki terör belası,Geziolayları,Hendek terörü,15 Temmuz kanlı işgal girişimi.Fakat hiç zülfü yâre dokunamadık ve bu gidişle dokunamayacagiz da.

Toplum olarak hep alıştık suçlamaya,hep birileri suçlu,hep terörist birileri,hep sapık yada katil biri yada birileri...

Peki ya !

1.Anne ve babalar,

2.Okul(idare, öğretmen ve diğer çalışanlar),

3.yöneticiler (başkan,bakan,vekil,askeriye,emniyet,yargı... diğerleri)

Biz mi dedik:

Biz mi terörist ettik?

Biz mi sapık olun dedik?

Biz mi ihanetçi örgütlere üye olun dedik?

Biz mi hak adı altında Taksimi yakıp yıkın dedik?

Biz mi dağa gidin dedik?

Biz mi yalancı Mehdi ihaneti ile meclisi bombalayın dedik?

Biz mi kurdukları kanallar ile her derde deva ilaç satan din tüccarlarına inanın dedik?

Biz mi okullarda özel ders furyası kuran öğretmenlerin peşinden sınıfta kalmama korkusuyla gidip öğretmenden nefret edin,öğretmene olan güveninizi yetirin dedik?

Biz mi rüşvetçi, saplantılı,liyakatsiz birilerinden dolayı ;emniyet,yargı,maliye, eğitim... vb kurumlara olan güveninizi yetirin dedik?

 Tövbe bizim hiç suçumuz yok .

Okullar açtık, kaynakları var,4.5G internette var daha ne olsun.

Devlet bunları yaparken ebeveynleri olarak bizlerde yemedik yedirdik ,giymedik giydirdik...

Haklısınız , gelin birde Peygamberi metotla başlayıp modern Filozoflardan alıntılar ile eğitim,ahlak ve davranışlar arasındaki ilişkiyi sorgulayalım.

Merhamet:

Hangi çocuk hangi öğrenci kendisi için gözyaşı döken bir Anne-baba,bir öğretmenin tesirinde kalmaz?

Sevgi:

Eğitimle yakından ilgilenenler bilirler ki öğrencinin başarısında öğretmenin sevilmesi büyük rol oynar. Hocasını sevmeyen talebe onun dersini de sevmez. Dinlemek azap, çalışmak işkence olur. Fakat dersin öğretmenini seven öğrenciye başarının yolları açılır. Peygamberimiz sahabeleri tarafından, ALLAH’tan sonra en çok sevilen zattır.

Bireyi Tanımak:

Ruhlar Sultanı Peygamberimiz muhataplarını tanımakta benzersizdir. Kabiliyetlerini keşfetmiş, seviyelerini tayin ve ihtiyaçlarını tespitten sonra ders vermiştir. Öğrencisini tanımayan ve kabiliyetlerini bilmeyen öğretmen, görünmez hedeflere kurşun atan avcı gibidir. Böyle bir eğitimin faydasından söz edilir mi? Efendimiz talebelerini dinlemekte gayet sabırlı ve anlayışlıdır. Muhataba göre eğitim meselesinde öğrencilerin anlayış dereceleri de nazara alınmalıdır. Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde: “İnsanların akıllarının alacağı derecede söz söyleme emri aldı” buyurmuştur. Önemli olan muhatabı ikna ve tatmin etmektir.

Disiplin:

Efendimiz olumlu yönde bir disiplin uygulamıştır. Gördüğü hatalar karşısında susmamış, gereken ikaz vazifesini münasip bir lisanla yapmıştır.

Hz. Bilal(r.a.) siyahi olduğu için Hz. Ebu Zer(r.a.) tarafından ayıplandığında Peygamberimiz Hz. Ebu Zer’i kınamış ve “Sen, kendisinde cahiliyye ahlâkı bulunan bir adam mı olmak istiyorsun?” demiştir. Bunun üzerine Hz. Ebu Zer Hz. Bilal’den özür dileyerek bağışlanmasını istemiştir.Şimdi okullarda ırkından, dilinden, mezhebinden....vb durumlardan aşağılanan bugünün çocuğunun yarın için neler yapacağını herkes bir düşünsün.

Hitler'in okuldan kovulduğu gerçekliği unutulsun mu yoksa?

 Sevgi ah her derde deva sevgi!!

-Masum bir çocuk gibi konuşursam sana muhtacım; ver elini elime, yalan da olsa bir kez seni seviyorum de.(M.S.Y)

– Çocuğa verilebilecek en güzel şey zamandır. (Fock)

– Çocuklar yağmura benzer. Onları bir kaba koymaya çalışmayın. Toprak olun. (Anonim)

– Çocukların karınlarını ve zihinlerini doyurduğumuz kadar ruhlarını da beslemeliyiz. (Michael Marshall)

– Unutmayın! Çocuklarınız sizin değildir. Onları Yaratıcıdan ödünç aldınız. (Kızılderili Atasözü)

– Çocukları ancak çocuklardan öğrenebiliriz (R.D. Laing)

– Çocuk büyütürken evi temiz tutmak, kar hâlâ yağarken kapının önünü temizlemek gibidir. (Phyllis Diller)

– Çocuğun yanında olmalıyız, çocuğun yanında olmak çocuğa sevgi vermek demektir. Sahip çıkan sevgi değil, duygusal sevgi de değil, yalnızca çocuğa onu sevdiğinizi ve onayladığınızı hissettirecek biçimde davranmak. (A. S. Neil)

– Çocukta ruh ve beden eğitimi ve gelişimi beraber yürütülmelidir. (İbni Sina)

Psikolog Thomas Lickona (1991), karakter eğitimi için, “iyi bir insan olmanın gerektirdiği erdemlerin yeşermesi için planlanmış bir çabayı içerir” diyor.

Ancak bana göre bu pılanlanma sadece aileye ait değildir ve olmamalıdır.Devlet bütün kurumlarıyla bu işe odaklanmalıdır ki gelişim süreçleri iyi tamamlansın.

 Uzaylılar Yoktu:

 -Gezi olaylarında uzaylılar yoktu,

 -15 Temmuz kanlı işgal girişimini uzaylılar yapmadı daha da sıralanabilir...

Oysa biz değerlere önem veren bir ülkeyiz diyenleri duyar gibiyim.

Millî Eğitim Bakanlığı’nın ders kitapları çocuklara doğruyu ve yanlışı gösterip, nasihat ediyor. Halbuki çocukların değerleri sorgulayarak, empati kurarak kazanmaları önemli.

Değerler örtük müfredat olarak tüm konuların içine yedirilerek, ana sınıflarından başlayarak eğitimin her kademesinde yer almalıdır. Bir ülkenin nasıl bir çocuk yetiştireceğine kafa yorması hiç de yadırganacak bir durum değildir. Üstelik anlamsız sınavlar, olumsuz fiziki koşullar ve kaynak eksiklikleri arasında okullar çocuklarımıza pek de iyi “bakıcılık” yapıyor gibi değiller. Dolayısıyla bu bakıcılara “nasıl çocuklar yetiştirmek istiyoruzu" anlatmakla başlamak iyi de olabilir.

İyi insan yetiştirmek önemli ama değerler eğitimi olmaksızın asla.

İyi insan yetiştirmeyi eğitimin merkezine koyuyoruz demek de yetmiyor. Ahlâkî güzellikler ile tamamlanmış bir değerler eğitiminden yoksun ise eğitim sistemimiz.

“Ahlak, sadece doğru ve yanlışın empoze edilmesiyle oluşmuyor.”

diyen Psikolog Lawrence Kohlberg’dir. Kohlberg, “Ahlaki düşünceyle davranış ve duygu arasında ilişki kurmak” amacıyla yola çıkarak, çocukların gelişmekte olan bir ahlaki sistemlerinin olduğunu, bilişsel gelişimin bu süreçte önemli bir rol oynadığını ve bunun sadece öğretilerle oluşmadığını vurguluyor. ElliotTuriel de, kural, doğru-yanlış, ahlaki olan ve olmayan gibi ayrıştırmaların bireyin çevresi, kültürü, aynı zamanda duygu ve zihinsel eylemleriyle şekillendiğini vurguluyor. Kohlberg gibi Turiel de, insanların sadece doğru ve yanlışın onlara empoze edilmesiyle bir ahlak geliştirmediklerini aslında içlerinde hem duygusal hem de zihinsel olarak ötekilerinin iyiliğini gözetme ve adalet anlayışı yöneliminin olduğunu anlatıyor.

 Değerler eğitiminden eğitimin amacı:

 1 Öğrencinin yalnızca değerle ilgili bilgilendirilmesi olmamalıdır. Önemli olan değerin yaşam biçimi haline, davranış özelliğine dönüşmesini sağlamak olmalıdır.

 2 Öğrencilerin, akademik olarak yetiştirilmesi, bilgi düzeylerinin artırılması olmamalıdır. Öncelikli amaç, öğrenciye olumlu tutum ve davranışlar kazandırmak olmalıdır. Olumlu tutum ve davranışlar kazanan öğrenci sağlam karaktere sahip olur.

Öğrencinin hayatı boyunca öğreneceği bilgileri işleyecek, gerektiğinde davranışa dönüştürecek, gerektiğinde hayatı kolaylaştıracak çalışmalara dönüştürecek olan karakteridir. Değerler insanların duygu, düşünce ve davranışlarını şekillendirir.

 Değerler Eğitimi Çerçevesinde Gerçekleştirilmek İstenen Hedefler Şu Şekilde Olmalıdır:

 1 Öğrencilere temel insanî değer ve erdemlerin kazandırılması, değerlere karşı duyarlılık oluşturulması ve değerlerin davranışa dönüştürülmesi.

 2 Toplum tarafından kabul gören değerlerin uygun okul ortamı oluşturularak geliştirilmesi ve pekiştirilmesi.

 3 Öğrencilerin sorumluluk duygularının geliştirilmesi.

 4 Öğrencilerin akademik bilgi ve gerçek hayatta rehberlik edecek ahlaki değerlerle donatılmış olarak yetiştirilmesi.

5 Kültürel değerlerimizin güçlendirilmesi,

 6 Okul ve çevresindeki sosyal yaşamın ahlaki ve etik değerlere uygun olarak şekillenmesi,

 7 “Ahlak Temelli Disiplin” kavramının yerleştirilmesi.

 8 Öğrencilerde ahlaki bir topluluk bilincinin oluşturulması.

 Sonuç :

Sürüye dalan kurt bıktı suçlanmaktan ve haykırarak diyor ki sürüyü beklerken uyuyan çobanı ne zaman eğitip donatacaksınız.

Üzüm üzüme baka baka kararır.

Kır atın yanında kalan ya huyunda alır yada suyundan.

Düşünebilen bireyler olarak düşünebilen şehirler inşa edeceğiz inşallah.