Doğu Türkistan… Müslüman Uygurların yüzyıllardır vatan bildiği topraklar, Komünist Çin’in kanlı zulmüyle tarih boyunca acıya boğuldu. 5 Şubat 1997 gecesi ise bu zulmün en karanlık anlarından biriydi. Gulca Katliamı, yalnızca bir şehrin değil, bir milletin hafızasına kazınan korkunç bir soykırımın adı oldu.
O gece, Uygur kadınları Kadir Gecesi’ni ihya etmek için bir evde toplandığında, Çin yönetimi bu ibadeti bile "suç" sayarak harekete geçti. Çin güvenlik güçleri, ibadet eden kadınları zorla dışarı çıkararak, soğuk beton zeminlere yatırdı ve üzerlerine kurşun yağdırdı.
Bu vahşetin haberi hızla yayıldı ve sabah olduğunda, Uygur halkı sessizce ölmek yerine, sokaklarda zulme karşı durmak için toplandı. Ancak Çin Komünist Partisi, bu direnişi kanla bastırmaya kararlıydı. Savaş tüfekleriyle donatılmış askerler, tanklar ve ağır silahlarla sokaklara döküldü.
- Dondurucu Soğukta Bir Soykırım
Gulca’nın sokakları, Müslüman Uygurların kanlarıyla sulandı. Çin askerleri, rastgele açtıkları ateşle yüzlerce kişiyi şehit etti. Ancak katliam sadece mermilerle sınırlı kalmadı. Çin’in vahşeti, insan aklının almayacağı yeni işkence yöntemleriyle devam etti.
- 100’den fazla Uygur, Çin askerlerinin açtığı ateş sonucu şehit edildi.
- 300’den fazla Müslüman, -30 derece soğukta üzerlerine sıkılan tazyikli su nedeniyle donarak öldü.
- 200’den fazla kişi, göstermelik mahkemelerde yargılanarak idam edildi.
- Binlerce Müslüman işkenceye maruz kaldı, gözaltına alındı ve kayboldu.
Çin yönetimi, olayın duyulmasını engellemek için hapishaneleri işkence merkezine çevirdi. Tutuklananların çoğu günlerce aç bırakıldı, elektrik verilerek veya dövülerek öldürüldü. Aileler kaybolan yakınlarını sormaya bile cesaret edemedi.
- İslam Düşmanlığı: Çin’in Sistematik Soykırımı
Gulca Katliamı, Çin Komünist Partisi’nin Uygur Müslümanlarını kimliksiz, inançsız ve tarihsiz bir halk haline getirme planının yalnızca bir halkasıydı. Katliamdan sonra baskılar daha da arttı:
Camiler yıkıldı, Kur’an öğrenmek yasaklandı, İslami kıyafet giyenler hapse atıldı. Ramazan’da oruç tutanlar zorla yemek yemeye zorlandı, iftar sofraları basıldı. Milyonlarca Müslüman, “yeniden eğitim kampları” adı altında toplama kamplarına kapatıldı. Çocuklar, anne ve babalarından koparılarak Çinlileştirme politikalarına maruz bırakıldı.
Çin’in bu vahşi asimilasyon politikaları, Gulca Katliamı’ndan sonra hız kazandı. Doğu Türkistan bir açık hava hapishanesine çevrildi. Müslüman Uygurlar, sırf Allah’a kulluk ettikleri için en ağır zulümlere uğradı.
Gulca Katliamı’nın üzerinden 28 yıl geçti, ancak acısı hâlâ taze. Şehitler, mazlumlar, kayıplar hâlâ bizden bir dua, bir ses bekliyor. Çin’in baskılarına karşı Doğu Türkistan halkı direnmeye devam ediyor.
Tıpkı Gazze’de olduğu gibi, tıpkı tüm mazlum coğrafyalarda olduğu gibi…