Sevgiyi uyandırmak, bağlılığımızı yenilemek, ilişkimizin en başındaki gibi sevgiyle atan kalbimizi yeniden aynı heyecanla atar hale getirmek; nefes alıp veren herkes için çok önemlidir. Günlük rutinlerimizi monotonlaştırarak güzellikleri yok etmesine müsaade ettikten sonra biz de makineleştik. Duygularımız, sıradan sözlerin ve özensiz davranışların arasında iyice zayıfladı. İnsanın en çok ihtiyaç hissettiği özenli ilgi ve muhabbet, yerini teknolojik aletlere bıraktı. İşte o zaman sözler değişmeye, kalpler sevgi yerine kırgınlıklarla dolmaya başladı. İnsan tabiatının kaldıramayacağı duygusal yoksunluklar ve yükler, bedensel hastalıklara dönüşmeye başladı. Hayat çok güzel geçebilecekken yorgun gönüllerin konuşmaya mecali kalmayan takatsiz hâline dönüştü. Bu da güzel manzaraları silip götürdü. Bunun acilen düzeltilmesi lâzım ve bunun için her an en uygun zamandır.

Yaşadığımız her an yenidir ve duygularımız da yenilenebilir

İnsan, kendisinde olması gerektiği hâlde olmayanları fark ettiğinde yapılması gereken şey, engelleri engellemek ve olduracaklara yönelmektir. Hangi durumlarda mutlu, üretken ve dengede oluruz bunu da bilmeliyiz ki olmadığında fark edebilelim. Önemli olan, her iyi şeyin yeniden elde edilebileceğini bilmek, insanın ve hayatın buna değer olduğunu ve bakış açımızı değiştirdiğimizde yapabileceklerimizin de değişeceğine inanmaktır. Duygularımızı kaybettiğimizde, hayatın renklerini de kaybetmiş oluruz. Oysa, insana inancın ve güvenin devam edebilmesi için pek çok haklı gerekçemiz olduğu hâlde, güven kaybettirici ufak tefek şeylerle birbirimize karşı güvenimizin kaybolmasına seyirci kalabiliyoruz. Farkında olmadan insanı harcıyoruz ve bu aslında ne yazık ki hayatın harcanmasıdır.

Ne yapalım ki güzellikleri tekrar yakalayalım

Önce neşeyi, espriyi hayatımıza yeniden katalım. Çocuklaştığımız zamanlarımız olsun. Eşimiz ile çocuksu oyunlar oynayalım. Körebe oynayalım, ip atlayalım. Çocuklarımızı yanımıza alıp, çuval yarışı yapalım. Toprakta yalın ayak yürüyüp, yağmurda sırılsıklam ıslanalım. Eşimize hayran olduğumuz zamanlardaki gibi gözlerinin içine bakarak ilan-ı aşk edelim. Cömertçe sevip, cömertçe iltifat edelim. Eşimiz için özenli sürprizler yapalım. Her durumun mutlaka ve mutlaka olumlu ve güzel bir tarafını bulalım; çünkü var. İçimizdeki yaşama coşkusunu, sevme yeteneğini, tuzak cümlelerle köreltmeyelim; “Neden hep ben?”, “O bana şunu şunu yaptı, hâlâ neden ben onun peşinden koşuyorum, biraz da o bir şeyler yapsın!”, “Şimdiye kadar yaptım ne oldu, artık bıraktım.” vb. gibi. Bu işlevsiz cümleler, benim içimdeki coşkuyu iptal etmemeli ya da ertelememeli. Sürekli iyilik ve güzellik düşünen ve bunu coşkuyla hayata yaymaya çalışan birisinin kendi içindeki güzellikleri artırarak, süreci iyileştirerek ve hayata neşe saçarak ilerlemesi; sadece kendi ailesi için değil, dünya için bir umut ve değerdir. Coşkumuzu, insana iyi gelme ve hayata değer katma tercihimizi, içimizdeki olumsuz sözleri bir kenara atarak hayata katalım. Çünkü; en verimsiz toprak bile, bilinçli ve devamlı bir bakım ile çok daha verimli hâle gelebilir. Kendi içimizdeki sevgi, güzellik ve iyilik çiftçisini lütfen sevelim ve onu takip edelim.