İşte, "Halid bin Said kimdir? Halid bin Said nerede doğmuştur? Halid bin Said ne zaman doğmuştur? Halid bin Said nasıl Müslüman olmuştur? Halid bin Said nasıl hicret etmiştir? Halid bin Said nasıl evlenmiştir? Halid bin Said’in cesareti, Halid bin Said’in hayatı, Halid bin Said’in vefatı…" sorularının cevapları...

HALİD BİN SAİD KİMDİR? HALİD BİN SAİD NASIL MÜSLÜMAN OLMUŞTUR?

Hidayet nurunun kainatı ışıklandırdığı günlerdi. Hak dinin birinci saffı yeni yeni teşekkül ediyor, mü'minlerin sayısı bir elin parmaklarını bile bulmuyordu. İşte, saadet halkasının ilk mensuplarından biri olma şerefi Hz. Halid bin Said'e nasip oldu. Gördüğü sâdık rüya ona güzel bir işaret olmuştu. Rüyasında kendisini Cehennemin kenarında bulur. Babası arkadan itmeye kalkışır. Resulullah ise belinden tutar, ateşe düşmekten kurtarır. Heyecan ve telaş içinde uyanır, "Vallahi bu rüya haktır" der. Ertesi gün meseleyi Hz. Ebû Bekir'e açtığında ondan, "Hakkında hayırlı olsun. Seni kurtaracak olan Resulullahtır. Hiç vakit geçirmeden git, ona iman et. Ona tâbi olunca, onunla birlikte olacaksın. Rüyada gördüğün gibi Cehenneme düşmekten seni muhafaza edecektir. Baban ise Cehenneme girecektir" cevabını aldı.

İmanın tatlı rüzgârı ruhunu ferahlatıyordu. İç dünyasında bazı değişikliklerin olduğunun farkında idi. Zaman kaybetmeden Resul-i Ekremin bulunduğu Ciyad mevkiine gitti.

"Ya Muhammed, sen insanları neye davet ediyorsun?" diye sordu. Hz. Halid'in kalbinin islâm’a meylettiğini anlayan Peygamberimiz, "Ben insanlar Allah'ın birliğine ve benim Onun peygamberi olduğuma inanmaya davet ediyorum. İşitmeyen, görmeyen, hiçbir zarar ve fayda vermeyen, kendisine tapanları da, yapmayanları da tanımayan birtakım taş parçalarına tapınmaktan vazgeçirmeye çalışıyorum" buyurdu.

Bu veciz hakikatler ve hiç duymadığı sözler karşısında ikna olan Hz. Halid hemen iman etti. Daha sonra kendisine hanımı Ümeyne de katıldı. Peygamberimiz her ikisinin de Müslüman oluşuna çok sevindi! Hz. Halid iman ve ibâdetini bir müddet gizledi. Mekke'nin tenha bir yerinde namaz kılıyordu. Müşrik babası iman ettiğini haber alınca Müslüman olmayan oğullarını göndererek yakalatıp getirtti. Onu vazgeçirmek için dil döktü. Ancak Hz Halid, "Vallahi, Muhammed'in dini haktır. Ölsem de vaz geçmem" diye dâvâsında sebat etti.

Fena halde öfkelenen babası, elindeki sopayla Hz. Halid'in başına vurdu. Başı ve gözü kan revân içinde kaldı. Sonra babası onu hapsetti. Aç ve susuz olarak günlerce Mekke'nin kavurucu sıcağının içinde bekletti. Hiçbir yiyecek vermeyeceğini de söyleyince Hz. Halid, "Sen rızkımı kessen de, Allah bana geçineceğim rızkı verir. Sen rızık verici değilsin" dedi. Bir yolunu bulup babasının elin den kurtuldu. Senelerce gözüne görünmedi.?

İkinci Habeşistan hicreti başlayınca ilk katılan, Hz. Halid ve hanımı oldu. On sene kadar Habeşistan'da kaldı. Said ismindeki oğlu ile Ümmü Halid ismindeki kızı orada dünyaya geldi.

Hicretin yedinci senesinde Hz. Halid, ailesi ve Hz. Ali'nin kardeşi Cafer bin Ebu Talip İle Habeşistan’dan ayrılıp yola çıktılar. O sırada Hayber Muharebesi cereyan ediyordu. Hayber'e vardıklarında savaş bitmişti. Peygamberimiz ve Sahabiler onları sevinç içinde karşıladılar. Savaşa katılmadığı halde Peygamberimiz (a.s.m.) ona bir miktar ganimet ayırmıştı. Hz. Halid, Bedir ve Uhud savaşlarına katılamamaktan üzülüyordu. Resul-ü Ekrem Efendimiz gönlünü aldı: "Razı değil misin yâ Halid? Başkaları bir hicrete katıldı, fakat sen iki hicrete katılmış oldun." Hz. Halid tasdik edince, Resul-i Ekrem Efendimiz, "İşte bu mükâfat da senindir" buyurdu.

Hz. Halid Medine'ye yerleşince Peygamberimiz yazışma ve mektuplaşma vazifesini ona verdi. Peygamberimizin gerekli yerlere göndereceği mektuplar Hz. Halid yazar, bazı heyetlerle yapılan görüşmeleri kaleme alır, anlaşma ve muâhedeleri kaydederdi. Hz. Halid bir nevi Peygamberimizin hususi kâtipliğini yapıyordu. Nitekim Hicretin 9. senesinde Tâiflilerinden Beni Sakifle Pey gamberimizin yaptığı görüşmeyi Hz. Halid yazmış, daha sonra bu kabile ile yapılan sulh görüşmelerinde vazifelendirilmişti.

Hz. Halid gerek idari noktadan muvaffakiyeti, gerekse okuma yazmasının kuvvetli olması dolayısıyla Peygamberimiz tarafından Yemen'e vali olarak gönderildi. Peygamberimizin vefâtına kadar bu vazifeyi ifa etti. Sevgili Peygamberimizin irtihalini duyunca Medine'ye geldi. Hz. Ebu Bekir devrinde vukua gelen irtidat ve yalancı peygamber hadiselerinin yatıştırılmasında Hz. Halid'in büyük payı vardır.

Bu hadiselerden sonra Hz. Halid, Halife Hz. Ebu Bekir tarafından Şam tarafına gönderilen orduda vazifelendirildi. Hz. Halid, Ecnâdin, Fiil ve Mercü's-Sufr fetihlerinde bulundu. İslam ordusu Fiili fethettikten sonra Mercü's-Sufr'e vardıklarında Bizans kuvvetleriyle karşılaştılar. O sıralarda Hz. Halid, Ümmü Hakim İle yeni evlenmişti.

HALİD BİN SAİD'İN VEFATI

Düğün sabahı askerlerine yemek verirken, düşmanın yaklaştığını haber aldı. Mübâreze başlamıştı. Bizanslılar ortaya bir adam çıkardılar. Onun karşısına Hz. Halid çıktı. Kısa bir müddet sonra şehid oldu. Kocası Halid'in şehâdetine dayanamayan Ümmü Hakim, üzerine zırhı giyerek muharebeye katıldı. Düğünlerini yaptıkları çadırın direklerini söktü. Düşmana saldırdı. Yedi düşman askerini öldürdü, eşsiz bir kahramanlık numunesi gösterdi. Bu hadise Hicretin 14. senesi Muharrem ayında meydana gelmişti. O sıralar Hz. Ömer hilafette bulunuyordu.