– Başlığı okur okumaz aklınıza hemen “maddi” olarak harcanan bir meta geldi değil mi? Takip edenleriniz bilir öyle çok maddiyattan yazan, anlayan bir yanım yoktur, daha çok manevi servetler üzerinden çeşitli çıkarsamalar yaparım. Maddiyatla geçici maneviyatı yakalamaktansa maneviyatla ileri düzey maddi kaynakların üretilmesine inanırım.

– Geçenlerde gözüme çarpan bir araştırma üzerinden asıl meseleye gelmek istiyorum. Manpower’ın 2019 Yetenek Kıtlığı Raporu dünya genelinde firmaların yüzde 54’ünün, Türkiye’ de ise yüzde 51’inin yetenekli çalışan bulmakta zorlandığını ve Türkiye’nin Yetenek Kıtlığı sıralamasında 5. sırada olduğunu söylemektedir.

– Bu rapor üzerinden şöyle kaba bir hesap yapacak olursak; Türkiye’de 209 üniversite var ve buna bağlı 7 milyon üniversite öğrencisi ve 1 milyon üniversite mezunu genç var. Elimizi sallasak üniversite mezunu gence çarpıyor ve Avrupa’nın da en genç nüfusuna sahibiz.

– Ama; Türkiye’deki şirketlerin yarısından fazlası bünyelerinde istihdam edebilecek genç bulamamakta. Daha da çarpıcısı böyle bir genç nüfusa sahip olup Yetenek Kıtlığı noktasında başları çeken bir ülke konumunda olmamız.

– Elbette bu durumun birçok sebebi olmakla birlikte aslolan sebebe odaklanıp zaman kaybetmeden bu milli serveti değerlendirmemiz gerek. Öyle yer üstü ya da yer altı kaynakları olan bir ülke değiliz ya da sömürge amacı güden de bir ülke değiliz şu an elimizde olan en büyük servetimiz gençliğimizdir.

– Genç nüfusumuzun öyle bir tane sorunu yok ciddi sorunları var. Zaman zaman bu sorunlarının bazılarına çeşitli çözümler getiriyoruz ama yetersiz kalıyoruz. Gençlik STK’ları var, belediyeler var.. diyeceksiniz? Onlarında gerçekten içleri boş. Değişen zamanı ve şartları okumakta yetersiz kalmaktadırlar. Zira yapılan projelerde genellikle günü kurtarmaya yönelik olmakla birlikte çeşitli amaç ve hedeflerin dışına çıkamamaktadırlar.

– Tüm bunlar göz önüne getirildiğinde aslında Türkiye’nin bu meselenin çözümünde ihtiyacı olan tek bir kurum vardır. O da Avrupa Birliğinde olduğu gibi devletin kademesinde yani Cumhurbaşkanlığı bünyesinde “Gençlik Çalışmaları ve Araştırmaları Ofisi”nin kurulmasıdır.

Bir gerçeği kabul etmeliyiz ki günümüz siyasileri gençleri yakalamakta ve okumakta başarısızdır. Bu başarısızlığı ancak bilimsel bir ofisle birlikte çözmemiz gerek. Çünkü; gençler toplumun ve geleceğin ışığıdır. Gencin olmadığı bir yerde gelişimden ve gelecekten bahsedemeyiz.

– Bizim yapmamız gereken şey bu ofisin iyi tasarlanıp kurulmasıdır. Bunu yapmak zorundayız. Yoksa gençleri cehaletin ve sosyal medya kaosunun içine atmaktayız. Ülkenin derdi bu toplumun ışığı olacak gençlerin sorunlarına çözüm oluşturabilecek ortamı oluşturmak olmalı. Eğer bu ortamı oluşturamazsak oluşacak boşluğu başka şeyler dolduracaktır. Örnek; FETÖ’nün Altın Nesli!