HASBİ HÂLİMİZ KALMADI! 
Hani o iddiasından vurulan cümleleri de geçtik İsmet emmi... 
Ben buyum diyenlerin o olmadığını gördüğümüz günden beri, ben buyum diyemedik, görmesinler diye o olmadığımızı... 
Kesin yargılar suya düşeli çok oldu. 
Sonunda dek, 
Dibine kadar, 
Allah ne verdiyse, 
Kanımın son damlasına kadar, 
İliklerime kadar, 
Ölene dek, 
Avazım çıktığı kadar...
Daha sayayım mı usta? Keskin sirkenin küpüne zararını bilmiyor değildik. 
Acı patlıcan da elimizde patladı zemheride. 
Keskin sözleri torbaya koyup kuyuya atmanın zamanı geldi. Kör kuyuya hem de. 
Eşek değil nasılsa, üstüne toprak atabiliriz, çıkamaz üstüne attığımız her kürek toprağı silkeleyip sırtından... 
Dilimizin rengini değiştirmek de şart oldu. 
Sözümüzün ahengine yeni bir boyut getirmek elzem hâle geldi. 
Laftan söz, sözden kelâm olmaz ki... 
Laf, lafta kalır, söz sözde dursun zaten. 
Kelâma ahenk katacak nida gerek. 
Bizi uyandırmaya gelecek bir dost da yok nasılsa! Uyuyabiliriz mi diyeceğiz? 
Hayır! 
Biz kendi kendimize dirilmeliyiz.
Arkamıza bakmadan kaçmalıyız lafların rutubet kokan mahzeninden. 
Sözlerin deryasında kulaç atarak derin derin kelimeler çekmeliyiz ki içimize... 
Kelâm olsun! 
Karlı bir gece vakti, kârlı bir uyanış olsun İsmet emmi, dost muştusu yoksa da yakınlarda, içimize çektiğimiz derin kelimeleri batıralım oramıza buramıza!
Kesinlikle, kesinlik içeren, keskin sözleri atalım kuyuya ve alabildiğine, gücümüz yettiğince, olduğu kadar yürüyelim, gideceğimiz yerlere... 
Dostun, sağ omuzuna elimizi yavaşça vurup diyelim ki ona;
Ne sana güveniyorum, ne kendime güveniyorum. 
Bu dünyada yolunu şaşırmayan çok az insan gördüm. 
İstediklerimi sonuna dek verirsen, güven bana! Ama sonuna dek veremeyeceğini de unutma! 
Yola insanla çık ama yorulanın geride kalacağını aklından çıkarma! 
Sana yol boyu eşlik etmek boynumun borcu demek isterdim, keskin lafları kuyuya atmamış olsaydım... 
Zamanın ruhunu okuyabilen kim varsa hepsi yola çıkan herkesi yokluyor. 
Kimin arkasında güç varsa ona omuz veriyor. 
Öteye gitmiş, beride kalmış, zigzag çizmiş, her yöne yanlı imiş, gibi yaftalamalara aldıran yok. 
Çeşme akarken testiyi doldurmak marifet. Testi kırılmadıktan sonra itişip kakışmak bile meziyet! 
Verilen tüm sözler, sözde kalsın. 
Lafta kalsın, laf kalabalıkları!
Bir çift kelâm varsa dilinin ucunda, gel hasbi hâl edelim, hesabi hâlden sonra... 
Mustafa SÜS