İşte, "Hatip bin Ebî Beltea kimdir? Hatip bin Ebî Beltea nerede doğmuştur? Hatip bin Ebî Beltea ne zaman doğmuştur? Hatip bin Ebî Beltea nasıl Müslüman olmuştur? Hatip bin Ebî Beltea nasıl hicret etmiştir? Hatip bin Ebî Beltea nasıl evlenmiştir? Hatip bin Ebî Beltea’nın cesareti, Hatip bin Ebî Beltea‘nın hayatı, Hatip bin Ebî Beltea’nın vefatı…" sorularının cevabı.

HZ. HATİB’İN HAYATI

Hz. Hatip Hicretten önce Müslüman oldu. Medine'ye hicret etti. Müşriklerle yapılan ilk savaş olan Bedir Harbine katıldı. Büyük kahramanlıklar gösterdi. İlâhî iltifata mazhar oldu. Uhud Savaşında da büyük kahramanlık örnekleri sergiledi. Bir ara "Resulullah öldürüldü" diye bir ses duydu. Hemen Peygamberimizi aramaya koyuldu. Nihayet onu buldu. Peygamberimizin mübarek yüzü yaralanmıştı. "Kim yaptı bunu?" diye sordu. Resulullah (a.s.m.) "Utbe bin Ebi Vakkas" buyurdu. Hz. Hatip ne tarafa gittiğini sordu. Peygamberimizin işareti üzerine de onun gittiği tarafa yöneldi. Sonunda yetişip yakaladı. Başını kesti ve Resulullaha getirdi. Peygamberimiz bu kahraman Sahabiyi takdir etti. "Allah senden razı olsun, Allah senden razı olsun" diyerek duada bulundu.

Hendek, Rıdvan Biatı, Hudeybiye Anlaşmasında da bulunan Hatip (r.a.) Peygamberimizle birlikte bütün önemli savaşlara katıldı. Hz. Hatip, Peygamberimize büyük bir sevgiyle bağlıydı. Onun uğrunda yapmayacağı fedakârlık yoktu. Her emrine kayıtsız olarak itaat ederdi. Resulullahın yapılmasını istediği bir hizmete herkesten evvel o talip olurdu.

Hatip bin Ebî Beltea kimdir? Hatip bin Ebî Beltea nerede doğmuştur? Hatip bin Ebî Beltea ne zaman doğmuştur? Hatip bin Ebî Beltea nasıl Müslüman olmuştur? Hatip bin Ebî Beltea nasıl hicret etmiştir? Hatip bin Ebî Beltea nasıl evlenmiştir? Hatip bin Ebî Beltea’nın cesareti, Hatip bin Ebî Beltea‘nın hayatı, Hatip bin Ebî Beltea’nın vefatı…

HZ. HATİB’İN MISIR HÜKÜMDARI İLE GÖRÜŞMESİ

Hicretin 7. yılıydı. Peygamberimiz birçok hükümdara elçiler gönderip onları İslam’a davet etmişti. Mısır hükümdarı Mukavkıs'a da bir elçi göndermek istiyordu. Bir mektup yazdı. Sonra da Sahabilere hitaben, "Ey insanlar, sevabını Allah'tan almak üzere bu mektubu Mısır hükümdarına hanginiz götürür?" buyurdu. Hatip bin Ebi Beltea da oradaydı. Hemen ayağa kalktı. "Ya Resulallah, ben götürürüm" dedi. Peygamberimiz, Hz. Hatib'in davetine hemen icabet etmesine çok memnun oldu. Ona şöyle duâda bulundu: "Ey Hatip, Allah bu vazifevi sana mübarek kılsın."

Hz. Hatip mektubu aldı, Peygamberimizle ve Sahabîlerle vedalaştıktan sonra evine geldi. Hazırlığını tamamladı, ailesiyle vedalaştı, vakit geçirmeden de yola çıktı.

Hatip (r.a.) güzel konuşan, meselesini iyi anlatan bir Sahabî ve ayrıca iyi bir şairdi. Şimdi bu kabiliyetini bir hükümdarı İslâmiyet’e davet ederken kullanacaktı. Yol boyunca neler anlatabileceğini, nasıl hareket edeceğini düşündü.

Uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra Mısır'a vardı. Fakat Mukavkıs'ı bulamadı. İskenderiye'ye gitti. Fazla bekletilmeden hükümdarın huzuruna çıktı. Hükümdar mektubu açtı, okutturdu. Mektupta şunlar yazıyordu: "Bismillahirrahmânirrahîm. Allah'ın kulu ve Resulü Muhammed'den Kıptilerin büyüğü Mukavkıs'a.

"Selâm hidâyete uyan ve doğru yolda olanlara olsun. Seni İslâm’a dâvet ediyorum. Müslüman ol ki, selâmeti bulasın. Allah'ın iki kat mükâfatına nail olasın. Eğer dâvetimi kabul etmezsen Kıptilerin günahı senin boynuna olsun. 'De ki: Ey kitap ehli olan Yahudi ve Hıristiyanlar! Sizinle bizim aramızda müşterek olan bir söze gelin: 'Allah'tan başkasına ibadet etmeyelim. Ona hiçbir şeyi ortak koşmayalım, Allah'ı bırakıp da birbirimizi rab edinmeyelim' Eğer onlar yüz çevirirlerse, siz de deyin ki: 'Şâhit olun, biz Müslümanlarız." (Âl-i İmrân Sûresi, 64.)

Mektubun okunması tamamlanınca Mukavkıs Hz. Hatib'e bazı sorular sordu. Bunlardan bir tanesi şöyleydi:

"O gerçekten peygamberse, kendisini öz yurdundan çıkarıp başka bir yere sığınmak zorunda bırakan kavmine neden beddua etmedi?"

Hz. Hatib'in bu suale cevabı susturucuydu. Şöyle dedi: "Sen Hz. İsa'nın peygamber olduğunu kabul ediyorsun değil mi? O gerçek bir peygamber olduğuna göre, kavmi kendisini asmak istediği zaman, Allah onu semâya kaldırıp yükselteceğine, kavminin helâk edilmesi için Allah'a duâ etseydi olmaz mıydı?" Mukavkıs, bu cevap karşısında Hz. Hatib'i takdir etmekten kendini alamadı. "Sen bir hakimsin, yerli yerinde konuşuyorsun. Hakim ve yerli yerinde konuşan birinin de yanından geliyorsun" dedi. Sonra da suâllerine devam etti: "Muhammed insanlar nelere davet ediyor?"

"Yalnız Allah'a ibâdet etmeye, beş vakit namaz kılmaya, Ramazan ayında oruç tutmaya, haccetmeye, verilen sözü yerine getirmeye, ölmüş hayvan eti ve kan yememeye dâvet ediyor." "Onun şekil ve şemâlini bana târif et." Hz. Hatip Peygamberimizin fiziki yapısını biraz târif etti. Sözünü tamamladığında Mukavkıs, "Anlatmadığın bazı şeyler kaldı. Onun gözlerinde birazcık kımızılık, sırtında peygamberlik mührü var. Kendisi merkebe biner, harmanî giyer. Onu amcası ve amcaoğulları korur" dedi. Hz. Hatip, "Evet, bunlar da onun sıfatlarıdır" deyince sözlerine şöyle devam etti: "Ben İsa'dan sonra bir peygamber daha gönderileceğini biliyordum. Fakat onun Şam'dan çıkacağını sanıyordum. Çünkü daha önceki peygamberler hep oradan çıkmıştı. Bununla beraber son peygamberin sertlik, darlık ve yoksulluk ülkesi olan Arabistan'dan çıkacağını kitaplarda okumuştum. Bizim vasfını Allah'ın Kitabında yazılı bulduğumuz son peygamberin gönderilme vakti, tam bu zamandır.

Hatip bin Ebî Beltea kimdir? Hatip bin Ebî Beltea nerede doğmuştur? Hatip bin Ebî Beltea ne zaman doğmuştur? Hatip bin Ebî Beltea nasıl Müslüman olmuştur? Hatip bin Ebî Beltea nasıl hicret etmiştir? Hatip bin Ebî Beltea nasıl evlenmiştir? Hatip bin Ebî Beltea’nın cesareti, Hatip bin Ebî Beltea‘nın hayatı, Hatip bin Ebî Beltea’nın vefatı…

"Biz onun vasfını, iki kız kardeşi bir nikâh altında birleştirmez. Hediyeyi kabul eder, sadakayı kabul etmez, fakirlerle oturup kalkar' diye de kitaplarda yazılı bulmuştuk. Evet o Peygamber, ülkelere hâkim olacak. Kendisinden sonra arkadaşları buralara kadar gelip fethedecekler. Bunları biliyorum. Fakat ona uymak hususunda halk beni dinlemez. Saltanatımdan ayrılmayı da göze alamam. Bu hususta çok cimriyimdir. Ben halkıma bundan ne bir kelime bahsederim, ne de bu konuşmamı bildiririm."

Hz. Hatip, Mukavkıs'ın hakikatleri bildiğini, buna rağmen saltanatının elinden çıkacağından korkup îmân etmeye yanaşmadığını görünce üzüldü. Son olarak Mukavkıs'a son derece tesirli bazı tavsiyelerde bulundu:

"Senden önce geçenlerden birisi bu topraklarda kendisinin büyük rab olduğunu iddia etmiş ve 'Ben sizin yüce rabbinizim' diye bağırmıştı. Cenab-ı Hak o Firavun'u dünya ve âhiret azabıyla yakalayıp cezalandırdı. Sen başkalarından ibret al, fakat kendin başkalarına ibret olma" dedi. Daha birçok şey söyledi. Fakat Mukavkıs'ı ikna edemedi. Çünkü onun gözünü saltanat hırsı bürümüştü. Mukavkıs, orada kaldığı müddetçe Hz. Hatib’e ikramda bulundu. Güzel bir şekilde onu ağırladı, Peygamberimize hitaben de bir mektup yazdı. Bir hayli de hediye gönderdi. Gönderdiği hediyeler arasında Peygamber Efendimizin hanımlarından olma şerefine ermiş bulunan Hz. Mariye de bulunmaktaydı.

Uzun bir yolculuktan sonra Hz. Hatip Medine'ye ulaştı. Hediyeleri Peygamberimize takdim etti. Mukavkıs ile aralarında geçen konuşmaları nakletti. Peygamberimiz, Mukavkıs hakkında, "Kötü adam. Saltanatına kıyamadı. Esirgediği saltanatı kendisine kalmayacak" buyurdu. Hz. Hatib, bu kadar güzel hizmetlerinin yanında Hicretin 10. yılında büyük bir hata yapmıştı. Şöyle ki:

Peygamberimiz (a.s.m.) Mekke'nin fethi için büyük bir ordu hazırlıyordu. Fakat seferin nereye yapılacağını gizli tutuyordu. Hatib'in (r.a.) Mekke'de yakınları vardı. Onlara olan şefkat ve merhameti sebebiyle, Peygamberimizin gizli tuttuğu sefer haberini bir mektup yazarak Mekke'ye ulaştırdı. Fakat Peygamberimiz vahiy yoluyla bunu haber aldı. Hemen Hz. Ali ve Zübeyr bin Avvam'ı (r.a.) yanına çağırdı ve "Acele hareket ediniz. Falan yere vardığınızda, orada yanında bir mektup bulunan, hayvan üzerine binmiş bir kadın bulacaksınız. Mektubu ondan alınız ve bana getiriniz" diye emretti.

Hatip bin Ebî Beltea kimdir? Hatip bin Ebî Beltea nerede doğmuştur? Hatip bin Ebî Beltea ne zaman doğmuştur? Hatip bin Ebî Beltea nasıl Müslüman olmuştur? Hatip bin Ebî Beltea nasıl hicret etmiştir? Hatip bin Ebî Beltea nasıl evlenmiştir? Hatip bin Ebî Beltea’nın cesareti, Hatip bin Ebî Beltea‘nın hayatı, Hatip bin Ebî Beltea’nın vefatı…

Bu Sahabiler denileni yaptılar, mektubu alıp Resulullaha getirdiler. Bunun üzerine Sahabeler, "Ya Resulallah, Hatip Allah ve Resulüne hâinlik etmiştir" diyerek cezalandırılmasını istediler. Hatta öldürülmesini teklif edenler dahi oldu. Peygamberimiz Hz. Hatib'i yanına çağırma. Mektubu gösterdi ve "Bunu tanıdın mı?" diye sordu. Hatip (r.a.), "Evet, tanıdım" deyince, Resulullah (a.s.m.) bu işi niçin yaptığını sordu. Hatip şu cevabı verdi:

"Ya Resulallah, bu hususta hakkımda hüküm vermekte acele etme. Ben Kureyşli değilim. Onların arasına başka yerden geldim. Şu anda çoluk çocuğum onların arasında bulunuyor. Diğer Sahabilerin Mekke'de ailelerini ve mallarını koruyacak akrabaları var. Benim ise yoktur. Ben bunu onlara bir iyilik yapayım, kendilerini minnet altında bırakayım da orada bulunan ev halkımı korusunlar diye yaptım. Yoksa bunu dinimden döndüğüm, Müslüman olduktan sonra küf re sattığım için yapmış değilim. Ya Resulallah, vallahi ben Allah'a ve Resulüne iman ettim ve dinimi de asla değiştirmedim. Ben Müslüman olduğum günden beri Allah hakkında hiçbir şüpheye düşmedim. Müşriklerden ayrıldığım günden beri kendilerine de hiçbir sevgi beslemedim. Ben iyi biliyorum ki, Cenab-ı Hakkın onlara vereceği azaba karşı benim mektubum kendilerine hiçbir fayda sağlamayacak. Gelecek azaptan onları kurtarmayacak"

Peygamberimiz onu dinledikten sonra Ashabına, "O size doğru söyledi. Bunun hakkında hayırdan başka bir şey söylemeyiniz" buyurdu. Öldürmek isteyenlere karşı da, "O Bedir Harbinde bulunmuştur. Bedir Savaşında bulunmuş birini nasıl öldürürsün? Ne biliyorsun? Belki de Allah Bedir savaşına katılanlara, "Siz istediğinizi yapınız. Ben sizi bağışladım' buyurmuştur" dedi. Hemen sonra da bununla ilgili âyet-i kerime nâzil oldu. Cenab-ı Hak da Hz. Hatibin mü'min olduğuna ve ihanet etmediğine şâhitlik ediyordu." Artık Sahabelerin Hz. Hatib'e karşı hiçbir kötü zanları kalmadı. Eserlerinde bu hadiseye yer veren âlimler de bunu onu suçlamak için değil, Allah'a ve Resulüne olan bağlılığını göstermek maksadıyla naklettiler. Hz Hatip, Hz Ebû Bekir döneminde de Mısır'a elçi olarak gönderildi. Mukavkıs ile bir anlaşma imzaladı. Hz. Ömer devrinde Mısırın fethine kadar bu anlaşma maddeleri geçerli oldu.

HZ. HATİB’İN VEFATI

Hatip (ra.) Hicretin 30. yılında Hz Osman'ın hilafeti döneminde Medine'de vefat etti. Cenaze namazını Hz. Osman kıldırdı.

Allah onlardan razı olsun.