İstanbul merkezli bazı illerde henüz sayısı 10 olarak bilinen bebekleri SGK'dan haksız kazanç elde etmek için öldüren 'Yenidoğan Çetesi', dün ilk kez hakim karşısına çıktı. 

Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianame kapsamında, çete başı Fırat Sarı ve İlker Gönen'in de aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 47 sanık, ilk kez hakim karşısına çıktı. Dün sabah saatlerinde başlayan dava akşam saat 21:00 sıralarına kadar devam etti. 

SANIKLAR DİNLENİYOR
 47 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşması, sanıkların savunmasının alınmasına devam edilmek üzere bugüne ertelenmişti. Diğer sanıklar bugün dinlenecek.

Davanın başladığı ve İddianamede elebaşı olarak tanımlanan Fırat Sarı'nın da aralarında olduğu sanıkların duruşma salonuna getirildiği kaydediliyor.

Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Bakırköy Adliyesi Konferans Salonu’nda görülen duruşmada, hemşire olan tutuklu sanık Hasan Basri Gök savunma yaptı. Hemşire Gök'ün savunmasında "Bebek sevklerinden para kazanıyorlardı. Kimse hayrına bir şey yapmıyordu." dediği kaydedildi.

Bakan Yerlikaya: Türkiye'deki Suriyelilerin yüzde 42'si Halepli Bakan Yerlikaya: Türkiye'deki Suriyelilerin yüzde 42'si Halepli

"DENETİM OLUNCA BASAMAK ORANLARINI DÜŞÜRÜYORDUK"
Gök'ün savunması şu şekilde;

“Savcılıkta ve emniyette bildiklerimi söyledim. Epikriz değiştirme şöyleydi; bir şablon sistemi vardı hastane hemşireleri atardı ona göre yapılırdı. Bunlar görevli kişilerin gönderdiği notlardı. Ben 2019 yılından beri hemşire olarak çalışıyorum. Fırat Sarı’nın normal hemşiresiydim. Son 6 ayda epikrize yardım ettim. 6 aylık sürede de şoförlüğünü yaptım. Bebek sevklerini Fırat Sarı, İlker Gönen ve Gıyasettin Mert Özdemir yapıyordu. Esenyurt’ta Tıp Merkezi’nde doğan bebeğin doktoru Fırat Sarı’nın tanıdığı doktordu. 112 araya girmeden sevk yapıyorlardı. Bebeğin doğduğu hastanenin çocuk doktoru ile Fırat Sarı kendi arasında sevki ayarlıyordu. Bebek sevklerinden para kazanıyorlardı. Kimse hayrına bir şey yapmıyordu. Bebek basamakları ile oynama yapılıyordu. Hasta yatışları genelde uzundu. Sorumlu hekim karar veriyordu bu yatışlara.

Bunu yapmalarının nedeni SGK’dan fazla para almaktı. Normalde epikriz raporlarını doktorun yazması lazım. Epikriz raporlarını ben de yazıyordum başkaları da yazıyordu. SGK’dan fazla para alıyorlardı. Hemşireler bundan bir şey kazanmıyordu. Fırat Sarı’nın belirlediği basamak oranları vardı. Denetim olunca bunları düşürüyorduk. Doğru değildi bu basamak oranları. Epikriz raporlarına göre basamak düzenlemesi yapılıyordu. Epikriz de doğru değildi”.

"HEMŞİRELER HER ŞEYİ BİLİYORDU"
Hasan Basri Gök, tüm hemşirelerin yaşananları bildiğini itiraf ederek "Ama ne kadar içindeler bilmiyorum. Sümeyye Nur Arslan'ın dosyada usulsüzlük yaptığını görmüşümdür. Doktor Şeyhmus Çelik hep erken çıkar. Hastane yönetimi bilir bir şey demez Doğukan aşağıda olduğu için." diye konuştu.

"ÇEK FİŞİ GİTSİN"
Dünkü duruşmada hemşire Hakan Doğukan Taşçı'nın ifadeleri adeta kan dondurdu. Üzerine atılan suçlamaları kabul etmeyen Taşçı, bebeklere yapılan işkencelerden de bahsetti. Taşçı'nın savunmasından duruşmaya damga vuran ifadeler şu şekilde;

-Kaya Bebek ile ilgili, 'Çocuk gözümün önünde öldü' sözlerimin üzerine, gece 3 civarı Batuhan Çelik aradı, arkadaşım, ellerinde bebek olduğunu ve doktora ulaşamadığını, doktorun 'Çek fişi gitsin' dediğini söyledi.

-Yoğun bakım ne kadar doluysa hastane o kadar para kazanıyor, tabii ki bu yüzden hastaneleri doldurmamızı istiyorlar. Bu durumu da usulsüz sevk ya da fazladan yatışla yapıyorduk. SGK’dan biraz daha para kazanmak için. Mert ile sık sık iptal edilen taburcularla ilgili tartışıyorduk.

 -Fırat Sarı bana 'Hasta yok, doldur' diyordu. Fırat Sarı, bir günde doldurmanı istiyor. Ne kadar çok hasta, o kadar para demek. 112 hasta geliyor, sürekli öyle para kazanılıyor, hastalar dolduruluyor.

İDDİANAME
İddianamede; sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen için "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçlarından 10 kez, "resmi belgede sahtecilik" suçundan da 11 kez uygulanmak üzere, toplam 177 yıl 6'şar aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapis cezası talep ediliyor.

Sanık Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis isteniyor.