Bir değerlendirme yapmamız gerektiğinde, bu “Bana göre”dir. Bu konuda benim duygularım, düşüncelerim, iç dinamiklerim, hissettiklerim ve o zamana göre o konu ile biriktirdiklerim ne ise ona göredir. Bu fikirler, sadece beni yansıtır, karşımdakine ait olanı değil. “Yapamazsın” dediğimde, ben yapmayı göze alamadığım için bu ifadeyi kullanırım. “Ben olsam bu işe girişmezdim, bu işte başarılı olamazsın” anlamına gelecek bu sözleri söylerken, “Ben göze alamazdım” demek isterim. Bu tamamen beni bağlayan ve kendim için tercih etmeyeceğim bir durumu açıklar. Bunu sanki “Karşımdaki de benim gibi, o da bunu göze alamamalı” gibi ifade edip onun da motivasyonunu bozarsam, yaptığında çok istifade edeceği ve onun için gayet uygun bir pozisyona sahip olacağı bir işi engellemiş oluruz. Çünkü insan insandan etkilenir. İnsan bir işe başlarken tereddütleri olabilir çünkü henüz oluşma aşamasındadır. Bu aşamadaki olumlu ya da olumsuz telkinler, işe başlayacak kişinin motivasyonunu artırıp yürek dolusu bir coşku ile başlatabilecekken, bizim kullandığımız ve tamamen kendi duygu ve düşüncelerimizin ürünü, karşımızdaki ile alakası olmayan fikirleri, sanki onun da gerçeği imiş gibi söylediğimizde ise kafa karıştırabilir ve o çok önemli işe karşı coşkusunu kırabilir.

Sen, “ben” değilsin; kendine uygun olanı yapmalısın

Birisi bize bir konuda fikrimizi sorduğunda, “Ben bu konuda şöyle düşünüyorum fakat sen ben değilsin, kendine uygun olanı yapmalısın” demeliyiz.

Kendisi için neyin daha iyi olduğunu araştırıp bu işin uzmanları ile konuşabileceğini söylemeliyiz. Hayırlı ne ise onun nasip olması için dua edebiliriz. Biz olsak yapmayacağımız şey, karşımızdaki kişinin tam da kendisi için yapması gereken bir şey olabilir. “Bu ne kadar zor, şöyle şöyle sıkıntılar çıkar, boş ver, niye böyle riskli bir işe gireceksin” diyerek niçin vazgeçmesi gerektiğini ve kendi algımıza göre olumsuz yönleri sayıp sıralamak yerine, olumlu ve iyi taraflarını gösterip, motivasyonunu artırmak daha çok işe yarar.

Ben her şeyin doğrusunu ve herkese neyin uygun olduğunu bilemem

Bizim bildiğimiz şeyler, doğruluğu kesin olan şeyler olmayabilir. Ayrıca, herkesin durumuna ve şartlarına göre doğru tercihin ne olduğu değişebilir. “Tek ve kesin doğru benim bildiğimdir” anlamına gelecek söz ve yaklaşımlar, hem bizi hem de karşımızdakini yanıltabilir. “Her şeyin en iyisini ben bilirim” anlayışı, sadece bize danışıldığında değil, aile içi yaşantımızda ve yakın ilişkilerimizde de süreci sıkıntıya sokan ve çevremizdekileri daraltıp bunaltan bir tutuma dönüşür ve ciddi sorun oluşturur. O zaman, “Benim bildiğim bana göredir” demeliyiz. Danışan kişinin neye ihtiyacı olduğu, neye heyecan duyduğu ve neyi yapmaya yatkın olduğu gibi başka bileşenler de hesap edilerek hareket etmeliyiz. İşte o zaman danışma gerçek anlamını bulmuş ve işe yarar bir neticeye yönlendirmiş oluruz.