Bayer, Gıda ve Terör başlıklı yazısında araştırmacı-yazar İsmail Tokalak Ve 5G virusnews Platformu'nun Türkiye sözcüsü Muammer Karabulut'un Antalya Atatürk Kültür Merkezin'de Atatürkçü Kadınlar ve Gençlik Platformu’nun konuğu olarak yaptıkları konuşmalara köşesinde yer verdi.
İsmail Tokalak'ın ''Dünyayı Yöneten Karteller, Gıda ve Terör” başlıklı bir konuşma yaptığını belirten Bayer, Muammer Karabulut'un ise ‘DNA’mız Sıfırlanacak’ başlıklı konuşmasını çarpıcı bir dille okuyucuya aktardı.
İşte Yalçın Bayer'in söz konusu yazısının tamamı;
“Dünyayı Yöneten Karteller, Gıda ve Terör” başlıklı konuşmasında Tokalak, dünyadaki gıda tekellerini gündemine aldı. “Dünyada küresel şirket kartelleri düzeni ve adaletsizlik hüküm sürüyor. 500 çok uluslu şirket dünyadaki yabancı yatırımların yüzde 80’ine sahip” dedi ve beş çok uluslu şirketin dünyada tarım ürünleri ticaretinin yüzde 80’ini yaptığını anlattı. Tarım ilaçlarının yüzde 75’i altı şirketin elinde. Elmas ticaretinin yüzde 80’i Openhimer ve Rothschild ailesinin kontrolünde. Dünya petrol ticareti büyük oranda 6 şirketin; Unilever dünya çay ticaretinin yüzde 80’ini elinde tutuyor. Dünyada fındık üretiminin yüzde 70’e yakını bizde; ancak piyasaya İtalyan Ferraro hâkim.
‘ŞİRKETOKRASİ’ NEDİR
Dünyada demokrasi var mı, yok. ‘Şirketrokrasi’ var. Siyasetten ticarete kadar onlar hâkim. Dünyada sistemin bir avuç küresel tekelin yönlendirmesiyle işlemesi, adaletsizliği körüklüyor. Yıllık geliri yılda 900 bin ve üzeri olanlar üst zengin kategorisinde; bu zenginlerin yüzde 10’u dünya zenginliğinin yüzde 86’sına sahip; bunlar da vergi vermemek için paralarını vergi cenneti olan yerlerde saklıyor ve adaletsizliğin küresel sorun olmasını pekiştiriyor.
Gelişmekte olan ülkelerin zenginleşmesi gittikçe zorlaşıyor; işin kötüsü küreselleşmeye sistem paradan para kazanmaya döndü. Dünyanın en büyük dört şirketi olmasına rağmen ismi fazla duyulmamış şirketler, paradan para kazanarak perde arkasından dünyayı yönetiyor:
1- Black Rock, 2- Vanguard, 3- State Street, 4- Fidelity.
Ortada karşılığı olmayan trilyonlarca dolar dolaşıyor. Dünya milli hasılası 90 trilyon dolar; devletlerin şirketlerin hane halklarının toplam borcu 300 trilyon doların üzerinde. Soru, nereden üretiyorlar? 200 trilyon doları olmayan parayla dünya soyuluyor. En çok talep edilen para olan doların da rezerv para olma dışında bir değeri yok! Doların altın karşılığında senede 50 kat değer kaybettiğini biliyor musunuz?
Dünya ekonomik olarak batmış durumda, dünyadaki enflasyonun ana nedeni bu bozuk düzen ve doğanın acımasızca sömürülüp yok edilmesi. İnsanları da dezenformasyonlarla, bulaşıcı hastalıklarla korku içinde yaşatıp güdüyorlar. Son 20 senede pandemilerin dünyada neden olduğu kayıp; 200 milyar dolar. COVID-19’un bir buçuk senede neden olduğu tahmini zararın ise 10 ile 20 trilyon dolar arası olduğunu söyledi.
‘DNA’MIZ SIFIRLANACAK’
Muammer Karabulut ise ‘DNA’mız Sıfırlanacak’ konulu konuşmasında, henüz DSÖ’nün pandemi ilan etmediği zaman olan, 6 Mart 2020 tarihinde dönemin ABD Devlet Başkanı olan Trump’ın eline, ‘Yeni COVID-19 virüsü’ diye verilen, “1975 yılında kuş koronavirüsünün elektromikroskop görüntüsüne itiraz edilseydi, pandeminin inandırıcılığı bu kadar uzun sürmezdi” diye konuştu.
Karabulut salondaki dinleyicilerin meraklı bakışları arasında, 6 Mart 2020 tarihinde dünyaya servis edilen resim ve belgeleri göstererek, “Eğer 45 yıl önce elde edilmiş bu görüntüyü boyayarak ve orijinal görüntüyü de Trump’un eline verip işte ‘Yeni COVID-19 virüsü’ diyerek dünyaya servis edilseydi bugün hiç kimse SARS-CoV-2 virüsünden bahsedemeyecekti” dedi. Çünkü böyle bir virüs olsaydı, Trump’un ziyaret ettiği dünyanın en gelişmiş CDC laboratuvarında 1975 yılında çekilen görüntünün yerine, 2020 yılında Sars-CoV-2’nin çok daha iyi elektromikroskop görüntüleri olacağını belirten Karabulut, bu haber ve resmin, ilan edilen planlı salgının diğer tüm uygulamaları gibi dünyanın gözünden kaçtığına da dikkat çekti.