Türk edebiyatının önde gelen isimlerinden Türk düşünür Hüseyin Nihal Atsız'ın sigara ile ilgili düşünceleri dikkate şayan. Atsız, iktidara gelmeleri durumunda, Anayasaya sigaranın yasaklanmasıyla ilgili bir madde koyacaklarını dahi söylüyor.

Atsız'ın sigara hakkındaki yazısı:

“Ben sigara içmem, dumanından tiksinirim. Vapurda, dolmuşta beni en çok rahatsız eden nesne ağzı emzikli vatandaşlardır. Eskiden, yürürken bile ağzında sigara taşıyan yalnız Köprülü Fuat’tı. Şimdi hamalından cici bayanına kadar herkes Köprülüzade oldu. Herif, sırtındaki 150 kiloluk yükün altında canı burnunda yürürken bile ağzından sigarasını eksik etmiyor.

Ciğer kanseri yaptığı artık anlaşılan sigaraya düşmanım. Hele Nejdet Sançar, çok küçük bir çocuk olduğu zamandan beri sigaraya elini dahi süremez. Sırası gelmişken: Sançar’ın evine konuk gidenler ona cehennem azabı çektirmek istemiyorlarsa sigara içmesinler.

İktidara geçtiğimiz zaman yeni Anayasanın birinci maddesi sigaranın yasaklanması hakkında olacak. Sigara da Anayasaya girer mi diyeceksiniz. Tabiî senatör girer de sigara neden girmez?

Evet sigarayı yasak edeceğiz. Fakat o zaman Said Bilgiç, Cezmi Türk ve Osman Turan ne yapacak? Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti zamanındaki içki yasağı süresinde sarhoşlar ne yapıyorsa bunlar da öyle yapacaklar. Dışarıdan mentollü, nefis sigaralar getirecekler: İktidar bilmezlikten, gümrük görmezlikten gelecek. Nikotinin beyni kamçıladığı hakkında doktorlardan rapor alacağız. Sözün kısası durumu idare edeceğiz. Her çağda, her yerde olduğu gibi. Zaten senin kanun dediğin nedir? Beş telli bir saz değil mi?

Ben sigara içmem. Fakat cebimde daima kibrit taşırım. Gençlerden biri kibrit taşıdığımı öğrenince, meşhur nezaketimi kastederek “güzel hanımların sigarasını yakmak için mi” diye sormuştu. Bakın hele, iyi maksatlar nelere yoruluyor? Kibrit taşımaktan maksadım şu: İstanbul’da sağanak yağınca, fırtına olunca, şimşek çakınca yüzde on ihtimalle elektrikler söner. O zaman ben derhal cebimdeki kibrite el atar, evin stratejik noktalarında hazır bulunan mumlardan birini yakıp karanlıktan kurtulurum. Münih’e de cebimde kibritle gelmişim.”

Hüseyin Nihâl Atsız, Ötüken, 1969, Sayı: 12