Eşsiz bir siyasetname örneği olarak Hz. Ali'nin mektubu

İslam literatüründe "imam" kelimesi halife ve devlet başkanı anlamında kullanılıyor. Hz. Ali (k.v) de İslam Devleti'nin beşinci devlet başkanı, Hz. Muhammed'den (s.a.v) sonra gelen halifelerin yani devlet başkanlarının dördüncüsü. İslam tarihi boyunca da Müslümanların büyük bölümü onun ümmetin en faziletlilerinden biri olduğunu kabul etti. Hz. Ali (k.v), halifeliği döneminde Malik bin Eşter'i (rah.) Mısır'a vali tayin etmiş ve ona bir mektup yazmıştı. Devlet görevlilerinin seçimi, denetimi, vergilerin toplanması, savaş, adalet gibi yöneticilikle ilgili çeşitli konuların işlendiği bu mektup bir siyasetname hükmünde. 

Malik bin Eşter (rah.), Hz. Ebû Bekir (r.a) döneminden itibaren İslam ordusunda görev almış ve savaşlarda büyük kahramanlıklar göstermişti. Hz. Osman'ın (r.a) şehit edilmesinden sonra, ısrarlara rağmen halife olmak istemeyen Hz. Ali'yi (k.v), ümmetin selameti için halife olmaya ikna eden ve kendisine ilk biat eden kişinin Malik bin Eşter (rah.) olduğu rivayet ediliyor. 

Hz. Ali (k.v) çok sevdiği ve güvendiği Malik bin Eşter'i (rah.) Mısır'a vali tayin etti. Ancak Malik bin Eşter (rah.) yolda zehirli bir bal şerbetiyle şehit edildi. Böylece Hz. Ali'nin (k.v) sözünü ettiğimiz mektupta yazan emirlerini uygulama fırsatı bulamadı. 

Mektubun yazıldığı dönemde Mısır büyük bir karışıklık içindeydi. Hz. Ali (k.v) bu karışıklığın sebebini valinin yumuşaklığına bağlıyordu. Mısır'a daha dirayetli, cesur, sert bir vali atamak istiyordu. Bunun için Malik bin Eşter'i (rah.) seçti. Çünkü Malik bin Eşter (rah.) Cezire'de rüştünü ispatlamış ve kargaşayı ortadan kaldırmıştı. Ancak bu vazifeyi icra etmeye ömrü yetmedi. Daha sonraki atamalar da Mısır'da düzeni sağlayamadı ve Mısır Hz. Ali'nin (k.v) yönetiminden çıktı. Dolayısıyla Hz. Ali (k.v) bahsettiğimiz mektubu, isyankâr bir topluluğa vali tayin ettiği birine yazmıştı. Buna rağmen mektubun ne kadar adaletli, barış yanlısı ve merhameti tavsiye eden bir içeriğe sahip olduğu düşünüldüğünde Hz. Ali'nin (k.v) fazileti çok iyi anlaşılır.

Hz. Ali'nin (k.v) mektubunun içeriği

Mektupta ilk ve en çok vurgulanan, en fazla önem verilen husus İslam'a bağlılık. Sık sık ilahi emirlere uymak gerektiği hatırlatılıyor. Dinin sadece emirlerine uyulması değil tavsiyelerine uyulması da isteniyor. Bazı İslamî yönetim yaklaşımlarında halkın veya devletin menfaati için günah işlenebileceği düşünülüyor. Hz. Ali'nin (k.v) böyle bir amaçla değil günah, mekruh bile işlenmesine izin vermediği mektuptan kolayca anlaşılabilir.

Hz. Ali (k.v) halis bir niyetle, halkın selameti için yöneticilik yapmanın ibadet olduğunu belirtmiş. Bu da dinin kuşatıcılığını ortaya koyan bir yaklaşım. Böylece din işleri ve dünya işleri birbirinden ayrı tutuluyor, dünya dine bağlanıyor. Dolayısıyla dinin emir ve tavsiyeleri devlet adamı için sadece kuralları değil hedefleri de belirliyor. Buna göre yöneticinin dine uyması yetmez, ayrıca yaptığı her şeyi de sırf Allah rızası için yapması gerekir. Herhangi bir işte nihai açıdan dünyevi bir amaç gütmesine izin verilmez.

Mektuptan çeşitli detaylar

Mektupta üzerinde durulan diğer bazı konular şöyle sıralanabilir:

Yöneticinin etrafını saran bir elit kesim oluşmasına engel olmak. Kaymak üstü tabakanın görüşlerine değil halkın genelinin fikirlerine itibar etmek.
Merhametli ve adaletli olmak. Halkın kusurlarını araştırmamak. Ancak açıktan işlenen veya ortaya çıkan bir kusuru da cezasız bırakmamak.
Halkın eleştirilerine ve itirazlarına önem vermek. Onlara görüşlerini rahatça ifade edebilecekleri bir ortam sağlamak. Halktan uzun süre ayrı kalmamak.
Kimseye denemeden itimat etmemek ve görev vermemek. Bütün memurları sık sık denetlemek. Bu işle görevli güvenilir casuslar tayin etmek. Bu casusların verdiği bilgilere itimat etmek, bunların dışındaki ispiyoncularaysa kulak asmamak.
İstişareye önem vermek. Hatayı, sevabı açıkça söylemekten çekinmeyen kimselerle istişare etmek. Korkak ve yağcılarla istişare etmemek.
Devlet memurlarının ihtiyaçlarını gidermek. Onları halka muhtaç olacak, görevlerini yapamayacak bir duruma düşürmemek.
Vergileri azaltmak, ülkeyi kalkındırmak. Servet düşkünlüğünü ve karaborsayı önlemek. Toplumdaki fakirleri, ihtiyaç sahiplerini mutlaka gözetmek.
Barış taraftarı olmak. Karşı taraf inat etmedikçe savaşmamak. Ancak barış zamanlarında da sürekli tetikte olmak, tedbiri elden bırakmamak.
Anlaşmalarda verilen sözleri ne olursa olsun tutmak. Kapalı ifadeler içeren, farklı anlamlara gelebilecek anlaşmalar yapmamak. 
Hz. Ali'nin (k.v) veciz ifadelerle dolu, özlü ve sade bir üslupla yazılmış olan bu mektubunu okumak İslam dininin yönetim anlayışını öğrenmek isteyenler için çok verimli bir yol. Bu mektup için rahatlıkla, İslam dininin yönetim usulüne, metodolojisine giriş kitabıdır denebilir.