Adaleti ve yüksek faziletleri sebebiyle, ünü her memlekete yayılmış olan ve Milattan sonra 531-579 yılları arasında İran'da Sasani Devletine hükümdarlık yapmış olan Nûşirevân (1.Hüsrev)'ı hiç duydunuz mu bilmiyorum?! 

Fars hükümdarları için kullanılan “Kisra” lâkabı da, ilk ona verilmiştir.

Nuşirevan vefat ettiğinde, İki cihan serveri Rasulullah Efendimiz Hz. Muhammed Aleyhisselam henüz 8 yaşında idi. 

Hz. Peygamber Efendimiz(sav) : 

-Ben âdil sultan zamanında dünyaya gel­dim! buyurarak, Nuşirevan'ın adaletini öv­müştür. 

Peygamber efendimizin övgüsüne mazhar olan, unutu­lur mu hiç?!..  

Nice hikayelere konu olan Hükümdar Nuşirevan'ın, bu ünü nasıl kazandığını, güzel faziletleri ve üstün ahlakının neler olduğunu anlamak için ve ayrıca bu erdemlerin günümüze dair örneklik teşkil etmesi için, ününü hak edecek yaşanmışlıklarından birini paylaşacağım bu yazımda sizlerle:

Hz. Ömer (ra) 'ın halifeliği döneminde Şam valisi olan Hz. Sad b. Ebi Vakkas (r.a.), Şam’daki bir camiyi genişletmek ister. Bu nedenle de caminin civarındaki arsaları kamulaştırır. Herkes, arsasının bedelini alır ve isteyerek arsasını camiye devreder. 

Ancak Şam’da yaşayan bir Yahudi, camiye bitişik olan arsasını satmak istemez. Vali, arsasının değerinin iki katını verse de, Yahudi vatandaş, arsasının kamulaştırılmasına rıza göstermez. Ancak Vali, arsayı kamulaştırır ve bedelini fazlasıyla adama gönderir.

Arsasını kaybeden Yahudi, komşusu olan bir Müslüman’a derdini anlatır, sızlanarak 'Bana zulmedildi', der. Müslüman vatandaş da kendisine, 'Medine’ye git, orada Halife Hz. Ömer (ra)`a derdini anlat, Hz Ömer son derece adildir, seni dinler', der. 

Şamlı Yahudi, Medine’nin yolunu tutar. Yorucu bir yolculuktan sonra Medine’ye ulaşır ve halifeyi sorar. Vatandaşlar bir hurma ağacının gölgesinde dinlenen, elbisesinde yamalar bulunan halifeyi göstererek, 'İşte halife, bu zattır', derler. 

Adam Hz. Ömer (ra) 'ın yanına gider, selam verip oturur ve derdini anlatır. 

Hz. Ömer (ra) adamı dinler. Sonra etrafından bulduğu bir kemik parçasının üzerine şu cümleyi yazar: 

“Bilesin ki, ben Nuşirevan’dan daha az adil değilim.” 

Kısa ve özlü bir cümle! 

Yahudi vatandaşa üzerinde bu yazı yazan kemik parçasını verir ve Şam Valisi Hz. Sa'd (ra)'e vermesini söyleyerek gönderir. Yahudi vatandaş kemiği alıp Medine'den ayrılır. Ama yolda giderken de kendi kendine şöyle konuşur: 

“Şam’daki idarecilerin giyim, kuşam ve oturdukları yerdeki ihtişam ve debdebe nerde, Medine’deki halifede bulunan tevazu nerde. Şam’dakiler, şu mütevazı halifeyi ciddiye alırlar mı, hiç sanmıyorum.”

Kendi kendine konuşa konuşa sonunda Şam’a varır. Vali'nin yanına da gitmek  istemez. Çünkü sonuç alamayacağı kanaatindedir. Bununla beraber, 'Mademki yorulup da oralara kadar gittim, bari halifenin şu yazdığı cümleyi Vali'ye vereyim', der. 

Valinin huzuruna çıkar ve kemik parçasını uzatır:

-Medine’deki halifenin size mesajıdır, der. 

Vali kemiğe yazılı olan cümleyi okuyunca, beti benzi atar, yüzü sapsarı kesilir. Uzun müddet gözleri yere dalar. Sonra endişe içinde, başını kaldırıp şöyle der:

-Arsanız size geri verilmiştir.

Yahudi vatandaş hayret eder, çok şaşırır. Bir tek cümlenin valiyi bu kadar sarsacağını hiç tahmin edememiştir. Merak ve dehşet içinde sorar: 

-Lütfen bana bu cümlenin neden sizi bu kadar dehşete düşürdüğünü anlatır mısınız?

Şam valisi Hz. Sa'd (ra):

-Bak, sana bu cümlenin hikayesini anlatayım. O zaman benim neden bu kadar ürperdiğimi anlarsın, der ve başlar anlatmaya.. 

… 

Hikayenin devamını ve sonucu nereye bağlayacağımızı, inşallah yazımızın ikinci bölümünde yazacağız.