Değerli okurlarım, içinizde şimdi tarif edeceğim gibi birkaç şahıs bulunabilir.  Babanızın ve annenizin meşru evliliğinden doğmuş birisisiniz. Anneniz daha önce arıyla namusuyla iki evlilik daha yapmış bir hanım. Daha önce evlendiği her iki erkek te vefat etmişler ve dul kalmış. Bu hanımefendi sonra sizin babanızla evlenmiş. Kendi becerisiyle, emeğiyle, ticaretiyle geçinen hiç kimseye yük olmayan tam tersine gücü yettiğince başkalarının yükünü kaldıran, imrenilen özenilen, ahlaklı, karakterli tam bir hanımefendi.

            Birisi sizin bu anneniz için “erkek artığı” tabirini kullansa ne hisseder, ne yapardınız?

            Bu yazıyı okuyan okurum eğer bir mümin ise Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) ve Hz.Hatice-i Kübra(A.S) o müminin nezdinde kendi anne ve babasından daha kıymetli ve saygındırlar. Öyle olması gerekir. Eğer bu yazıyı okuyan okurum mümin değilse lütfen bu yazıyı vicdanının değerlendirmesine takdim etsin.

            İlahiyatçılık mesleğini deruhte ettiren, biraz Mısır’ın El-ezher’in de biraz da İran’ın kumunda okutulmuş, Mustafa ….OĞLU isimli şahıs Hz.Hatice-i Kübra(A.S) validem için “erkek artığı” tabirini KUSMUŞTUR. Okurlarımdan bilmeyenler olabilir, Hz.Hatice-i Kübra(A.S) Hz.Muhammed Mustafamız’ın(sav) sevgi bağı evliliği yaptığı tek refikasıdırlar(bayan hayat arkadaşı, yol arkadaşı).

            Resulullah(S.A.V) Efendimiz ile sevgili annemiz arasındaki ilişkiyi lütfen Resulullah’ın hayatını anlatan kitaplardan okuyunuz. Ama  merhum Dr.Haluk Nurbaki Beg’den özellikle okuyunuz.

            Resulullah(S.A.V) Efendimize nübüvvet vahyi inmeye başladığı gün Hz.Hatice-i Kübra(A.S) validemizin Resulullah’a(S.A.V) ifade arz ettiği sözlerini çok dikkatli okuyunuz. Göreceksiniz ki Hz. Hatice’nin (as) zaten Hz.Muhammed’in(S.A.V) kim olduğunu, Resulullah’a(S.A.V) neyin niçin vahyedildiğini bilen, Resulullah(S.A.V) ile evlenmesinin bir görev olduğu bilincinde ve her şeyini Resulullah’a ve davasına amade kılmakla görevli olduğunun şuurunda bir yüce hanımefendi olduğu anlaşılacaktır.

            Bu mevzuyu tam anlayabilmemiz için İmam Maturidi’ nin Tevilatül Kur’an , Elmalılı Hamdi YAZIR’ın  Hak Dini Kur’an Dili, Mahmud NAHCİVANİ’nin üç ciltlik  tefsirlerinden “ İlmi Ledün” bahsini mutlaka murakabe etmenizi teklif arz ediyorum.

            Lütfen hayalinizde Mekke’ye gidiniz Resulullah’ın(S.A.V)evi ile Nur Dağı ismi verilen dağın arası  yaklaşık 5 km . Genç bir delikanlı Nur Dağı’nın tepesindeki Hira Mağarası’na en az 1 saatte  tırmanabilir. Gitmek nasip oldu, gençken tırmandım biliyorum. Şimdi düşünün Resulullah(S.A.V)Hira Mağarası’nda uzlette , Hz.Hatice(A.S)  yaklaşık 40 gün boyunca bilindiği kadarıyla her iki günde bir evinden sevgili kocasına su ve azık taşımaktadır ve bu hanımefendinin yaşı kırkı geçkindir. Sizi bilmem ama ben 35 yaşımda haccımı ifa ettiğim zaman şahsen kendim için bunu asla başaramayacağımı idrak etmiştim ve bu durum bana hiç normal gelmemişti. Tam bu noktada Kur’anımızda Hz.Süleyman’a(A.S) yardım eden veziri Allah’ın katındaki kitaptan ilim verdiğini(ilmi ledün) ifade buyurduğu ismi Asaf Bin Berhiya(A.S) olan şahsın hizmetini okumalısınız. Kur’anımızdan ayetler ile okumalısınız. Küçük bir ön hatırlatma; Asaf Bin Berhiya(A.S) Hazretleri bir nebi, peygamber değildir. Yüce Allahımızın Kur’an da bize bildirdiğine göre Yemen’deki Saba Melikesi(Kraliçe)’nin tahtını Hz.Süleyman(A.S) gözünü açıp kapayıncaya kadar Hz.Süleyman’ın(A.S) yanına getirmiştir.

            Lafı uzatmayayım kalbi olan idrak etti. Hz.Hatice-i Kübra annemiz Allah’ın ilmi ledüne mazhar kıldığı Resulullah(S.A.V) için eğitip hazırladığı Allahımız’ın velisidir. Bu bahis Türkler’in Hz.Muhammed(S.A.V) ile buluşmasına köprü olan HORASAN İRFANI’ nın merkezidir. Bu yol yolun yoldaşları Veysel Karani’nin sevgili annesi, Hz.Veysel Karani, Veysel Karani’nin sevgili amcası Ali El-Karani, Hz.Fatıma Zehra Betül annemiz, İmam Hz.Ali, İmam Hz. Hasan-ı Mücteba, İmam Hz. Hüseyin-i Şehiti deşti Kerbela Hz. Zeynep Binti Fatıma,İmam Caferi Sadık, İmam Ebu-Hanife, Ebul Hasan Harakani gibi semanın direği, arzın çivisi olan şahsiyetlerin devam etmekte olan yoludur.

            Hz.Hatice-i Kübra, Hz.Fatıma Zehra Betül ve Hz.Fatıma’nın kızı Hz.Zeynep gibi hanımefendilerimiz Horasan muhteviyatında “ğaybi rical” (seçkinlikleri bilinmeyenler) olarak anılırlar, aynı durumda erkeklerde vardır örneğin; İsfahan’ın Ciy Kasabası’ndan bir Türkmen olan Selman-ı Farisi ve Hz.Hatice’nin(A.S) akrabası Varaka Bin Nevfel, Resulullah’ın risaletini çocukluğunda haber veren Bahira gibi şahsiyetlerde bilinmeyen seçkinlerin erkekleridirler. Bu şahsiyetlerin üst yönetim kadrosuna Kur’anımız’da Allahımız “Mele-i Ala” ismini iltifat buyurur. Mele-i Ala meseleyi bilen müfessirlerce yüceler meclisi, yüce üstatlar olarak tercüme edilmiştir. Bu konuyu da lütfen Hasan Basri ÇANTAY’IN  üç ciltlik Kur’an mealinin 2.cildinin 790. Sayfasına denk gelen Saffat Suresi’nin 8. Ayeti’nin açıklamasından okuyunuz.

            Mustafa …….OĞLU, böyle bir hanımefendiye “erkek artığı” dedin, böyle bir şahsiyete “erkek artığı”  dedin. “Yanlış kelam ettim, maksadımı aşan bir tabir kullandım” da demedin Şiicilik kunkuması yerlerde, Türk düşmanı yetiştirmekle meşhur Ezher de dolaştığın için Türklerin hamurunu yoğuran Horasan muhteviyatına düşman olman normal. Geçmişinde bantlarında Fetulla GÜLEN isimli şahsa nasıl methiyeler dizdiğinin de şahidiyim Vatikan’ın tüm namussuzluklarını ve sahtekarlıklarını bilen merhum Şehit Aytunç ALTINDAL’ın yazdığı “3 İsa” isimli kitaba karşı olarak , sana da “3 Muhammed” isimli kitabın yazdırıldığını da biliyorum. Türk Devlet derin aklı GAFLETE devam ede dursun, ki onların sana fikren karşı durmalarına liyakatleri yeterli değil. Küresel çetenin türedisi bir takım güya İslamcılar’ın seni Balkan ülkelerinde dolaştırdıklarını ve sana külliyeler kurmakta olduklarını da biliyorum.

            Bendeniz bu fakir Oğuzların Bayındır Boyu’nun AKKOYUNLU oymağından Horasan Yolu’na mensup bir Oğuz Türk’üyüm. Hiçbir İslami eğitim veren okulda okuma imkanım olmadı. İmanımı İslam’ımı Seyyit Abdurrahim Reyhani Hazretleri’nin değerli ilgisine, lütfuna borçluyum. Müslümanım fakat makbul bir Müslüman olduğumu da iddia edemem, hatta bazen kendimi tutamayıp sövdüğüm de olur yani kamil bir ahlak sahibi de değilim. Fakat biz Oğuz Türkleri için Hz.Muhammed(S.A.V) ,Hz.Hatice-i Kübra(A.S), Hz.Fatıma Zehra Betül(A.S), İmam Hz.Ali El-Mürteza, İmam Hz.Hasan-ı Mücteba, İmam Hz.Hüseyin-i şehidi deşd-i Kerbela, Hz.Zeynep bin-ti Fatıma yani Al-i Aba kadrosu bizim her şeyimizidir. İmanımız, İslam’ımız, Kur’anımız , ahretimiz, dünyamız, ezelimiz, ebedimiz bu mübarek, muazzez ailenin kadrosundan ibarettir, layık olsak da olmasak da, kamil de olsak eksik de olsak, günahkar da olsak, yegane ümidimiz bu kadronun bizi evlatlığa kabul etmesidir.

Hz.Hatice(A.S) valideme yaptığın bu hakaret bendenizde çok derin yara açmıştır. Bu yara ile nereye kadar gidebilirim bilmiyorum. Senin bütün kitaplarını okumuş birisi olup, son söz olarak sana şunu söylüyorum.

Allah velileri vasıtası ile münafıkların içini dışına çıkarır ve onları halka gösterir, ifşa eder. Durumun budur NOKTA