Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, iki ülke ilişkilerini ilgilendiren ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Joe Biden'ın üzerinde mutabık kaldığı konularla ilgili bir mekanizmanın kurulması ve işleyişine ilişkin, Ankara'nın Washington'a mektup gönderdiğini açıkladı.

Her yıl dünyanın dört bir yanından on binlerce Müslüman'ı Şikago'da bir araya getiren ve bu yıl 20. düzenlenen "MAS-ICNA Yıllık Kongresi"ne katılmak üzere ABD'ye gelen Kalın, AA muhabirinin başta Türk-Amerikan ilişkileri olmak üzere, gündemdeki konulara ilişkin sorularını yanıtladı:

Soru: Üç gündür Şikago'da Müslüman çatı kuruluşlarınca düzenlenen MAS-ICNA Kongresi'ndesiniz, Müslüman kanaat önderleriyle görüştünüz. Bu kongreyle ilgili ve Müslüman kanaat önderleriyle görüşmeleriniz hakkında değerlendirme yapabilir misiniz?

Cevap: MAS-ICNA Toplantısı, Amerikan Müslüman toplumunun her yıl katıldığı en büyük toplantı. Her yıl yıl Noel zamanı Şikago'da yapılıyor ve gerçekten çok büyük bir katılım gerçekleşiyor. Biz de elden geldiğince katılım sağlamaya çalışıyoruz. Tabii burada yaşayan Türk vatandaşlarımız var, onlar katılıyor. Bu yıl Büyükelçimiz (Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Hasan Murat Mercan) ile buradayız, Konsolosumuz (Türkiye'nin Şikago Başkonsolosu Engin Türesin) burada, diğer öğrenci arkadaşlarımız var. Biz de elden geldiğince hem ülkemizi temsil etmek hem de Amerikan toplumuyla toplumun önde gelen liderleri ile Türkiye arasındaki ilişkileri güçlendirmek için çeşitli görüşmeler yaptık. Gayet güzel verimli görüşmelerde oldu.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI ABD'YE ORTAK MEKANİZMA İÇİN MEKTUP GÖNDERDİ

Soru: Amerika ile ilişkilerden bahsettiniz. 2021 bitmek üzere ve yaklaşık bir yıldır Washington’da yeni bir yönetim var. Mevkidaşınızla defalarca görüştünüz. Bize 2021’de Türk-Amerikan ilişkilerini, yeni yönetimin yaklaşımlarını kapsayacak şekilde değerlendirebilir misiniz?

Cevap: Şimdi Türk-Amerikan ilişkilerinin çok köklü uzun bir tarihi var. Stratejik ortaklık düzeyinde tanımlanmış bir ilişki ayrıca NATO bünyesinde de iki müttefik ülkeyiz. Fakat dönem dönem Türkiye'nin ulusal çıkarlarını dikkate almayan Amerikan politikalarının, bu müttefiklik ruhundan uzaklaştığına da şahit oluyoruz. Türk-Amerikan ilişkilerini gölgeleyen, zehirleyen 2-3 temel konumuz var üzerinde mutabakat sağlayamadığımız. Bunlardan bir tanesi; (Barack) Obama döneminden beri devam eden Amerikan yönetimlerinin PYD ve YPG’ye verdiği destek. Biz bu desteğin baştan beri yanlış bir politika olduğunu söyledik, değiştirilmesi gerektiğini de tekrar tekrar ifade ediyoruz. Çünkü bir defa DEAŞ'a karşı mücadele için eğer PYD ve YPG'ye bir destek verildi ise öncelikle ilkesel olarak bir terör örgütünü bir başka terör örgütünü destekleyerek ortadan kaldıramazsınız. İkinci olarak; Suriye'deki YPG ve PYD’nin PKK'nın Suriye kolu olduğunu da herkes biliyor. Bunu Amerikalılar da biliyor; diğerleri de biliyor. Üçüncü olarak; burada özellikle Suriye toplumu içerisinde de büyük rahatsızlıklar yarattığının altını çizmek gerekiyor. Çünkü bir grubu çekerek, yani Suriye muhalefeti ve toplumu içerisinde sadece bir etnik grubu veya o grubun içinden de belli bir grubu yani PKK ya destek veren yahut PKK'lı olan bir Kürt grubu yanınıza çekerek bir Suriye politikası inşa etmeye kalkarsanız, bunun Suriye içinde de Suriye'nin toprak bütünlüğü, siyasi birliği ve geleceği açısından da büyük sıkıntı olacağı ortada. Temel ihtilaf konularımızdan bir tanesi bu.

İkincisi; S-400 meselesinden dolayı Türkiye'ye haksız şekilde uygulanan CAATSA (Amerika Hasımları ile Yaptırım Yoluyla Mücadele Yasası) yaptırımları var. Yine bu çerçevede F-35 programından Türkiye'nin çıkartılması gibi haksız ve hukuksuz bir uygulamayla karşı karşıya kaldık.