İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya sanık İlker Başbuğ ile avukatları İlkay Sezer ve Hilal Demirelli katıldı.

Duruşmada savunma yapan sanık Başbuğ, görevi başındayken ve emekli olduktan sonra her şeyden önce milletin birlik ve bütünlüğünü önemsediğini belirterek, "Bu düşünceleri savunan bir kişinin halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmekle suçlayanları öncelikle bu milletin ve daha sonra da tarihin affetmeyeceğini söylemek isterim." ifadelerini kullandı.

Duruşmada söz verilen avukat Hilal Demirelli, sanık Başbuğ'un dava konusu sözlerinde bir dönemi değerlendirdiğini ve o dönem ile bu dönemin ilişkisinin olmadığını kaydederek, müvekkilinin beraatini talep etti.

Duruşmada son sözü sorulan sanık İlker Başbuğ, "Beraatimi talep ediyorum." dedi.

Mahkeme, sanık İlker Başbuğ'un üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmadığına hükmederek, beraatine karar verdi.

Duruşma sonrası basın mensuplarına açıklama yapan Başbuğ, beraatine ilişkin konuşmak istemediğini belirterek, "Bu kadar büyük acı yaşadığımız bir günde benim kişisel konum hiç önemli değil." diye konuştu.

Başbuğ, Türkiye'nin Cumhuriyet tarihinin en büyük doğal felaketleriyle karşı karşıya kaldığını ifade ederek, depremde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara da acil şifalar diledi.

NE OLMUŞTU?

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Başbuğ'un "Türkiye Cumhuriyeti'nde Güç Odaklarının Mücadelesi" serisinin üçüncü kitabıyla ilgili 4 Ocak 2021'de bir gazetede yer alan söyleşisinde darbe imasında bulunduğu belirtilmişti.

AK Parti'nin bazı il ve ilçe başkanları ile kadın kolları başkanlarının da aralarında olduğu toplam 166 kişinin "müşteki" olarak yer aldığı iddianamede, İlker Başbuğ'un, söz konusu mülakatta "darbe" imasında bulunduğu ve bu şekilde "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme veya aşağılama" suçunu işlediği kaydedilmişti.

İddianamede, bu nedenle sanık İlker Başbuğ'un 1 yıldan 3 yıla kadar hapisle cezalandırılması istenmişti.