Kovid salgınının gemi azıya alması nedeniyle yeni bir kapanmaya maruz kaldığımız şu Ramazan ayında, onun aynı zamanda Kur’an ayı oluşundan hareketle, aklen ve ruhen açılmamıza vesile olması umuduyla yaptığımız kitap tavsiyesini, Ebû Mansûr Muhammed b. Muhammed b. Mahmûd el-Mâtürîdî es-Semerkandî’nin (v. 333/944) Te’vîlâtü’l-Kur’ân adlı tefsiriyle tamamlamanın makul olacağını düşündük.

Çünkü İmam Mâtürîdî rahimehullah, akidede kendisine tabi olduğumuz mezhep imamızdır. Buna göre aslında, tefsirinden önce ya da tefsiriyle birlikte, ona mezkur vasfı da kazandıran Kitâbü’t-Tevhîd adlı kitabını tavsiye etmemiz gerekir. Ancak, Tahir Uluç tercümesiyle yakın zamanda Ketebe Yayınları arasından da çıkan bu kitap, herkesin okumasına açık olmakla birlikte, herkesin hakkını vererek okuyabileceği bir metin değildir. Tercümesindeki zorluklara tabi ifade sorunları da bir yana, Kitâbü’t-Tevhîd o günün İslam dünyasındaki akideye mahsus tartışmaları merkeze alarak bunların reddini, tashihini ya da yeni bir doğru bilginin teklifini ihtiva ettiği için, doğrudan İslam akidesine ve savunmasına aittir.

Bu bakımdan İmamımızın, mezkur kitabındaki hususları layıkıyla anlayabilmek için, diğer mezheplerin görüşlerinin de bilinmesi gerekir. Bu ise, normal okurun bilgi seviyesini aşacağı için, onun ehli / uzmanı olan biriyle birlikte okunması önerilir. Ama dediğimiz gibi, başka tercüme ve basımları da bulunan Kitâbü’t-Tevhîd, Ketebe’den özenli bir çeviriyle ve baskıyla okurlara yakın zamanda tekrar sunulmuştur, isteyen herkes ona kolaylıkla erişebilir ve okuyabilir.

Te’vîlâtü’l-Kur’ân yani Mâtürîdî Tefsirine gelince:

İbn Cerîr et-Taberîrahimehullahın (v.310/923) çağdaşı olan İmam Mâtürîdî, onun tefsir tarzı olan rivayete tabi olmayıp, dirayet tefsirini bizzat ihdas etmesi bakımından ondan ayrılır. Bu yanıyla, o, Kitâbü’t-Tevhîd’ile Sünnî kelâmının ve Te’vîlâtü’l-Kur’ân’ıyla da dirâyet tefsirinin kurucusu olarak öne çıkmakla kalmaz, aynı zamanda bizler için Türk-İslam Aklı’nın kurucusu olma vasfını yüklenir.

Türk-İslam Aklı ile kastettiğimiz şeyin mahiyeti hakkında –en azından bu yazının yazılma maksadı ve bağlamı itibariyle- nazari bir takım temellendirmelere gerek yoktur. Zira, Samî halkların işitme / duyma, Âri halkların görme ve Turanî (Mongoloid) halkların ise görme ve işitme merkezli oldukları bilinen bir şeydir. Bu nedenle Batı Hıristiyanlığı, söz konusu farkı sentez yoluyla aşmışken, Müslüman Türklerin İslam’ı benimserken senteze başvurmalarına gerek kalmamıştır. Hatta bu fark, Türklerin diğer kavimlere göre İslam’ı daha kolay benimsemelerinin de ilk sebeplerinden biri sayılmıştır.

Hal böyle olunca, benzerliklerine rağmen Samî ve Âri anlayıştan farklı olan bir Türk-İslam Aklı’nı belirginleştirmek gerekli olmuştur ki, bu da öncelikle İmam Mâtürîdî’ye nispet edilmiştir. Diğer bir söyleyişle İmam Mâtürîdî, Türk Aklı’nı daha genel bir söyleyişle Türk telakkisini, düşüncesini kamil manada Müslümanlaştıran ilk isim olmuştur.

Hanefîliğin dördüncü kuşak fakihlerinden biri olan ve övgü yüklü birçok sanının yanı sıra “Müslümanların inançlarındaki yanlışları düzelten kişi / musahhiu akaidi’l-müslümin” sanıyla da anılan İmam Mâtürîdî’nin tefsiri, müstakil olarak oturulup telif edilen bir kitap değildir; tefsir esaslı takrir ve sohbetlerinin derlenmesinden oluşturulmuştur. İmamımız hakkında daha fazla bilgi için sizleri, TDV İslam Ansikopedisi’ndeki Bekir Topaloğlu imzalı maddeye yönlendirirken, onun, Hazretin tefsir anlayışıyla ilgili şu tespitini de iletelim: “Mâtürîdî’nin tefsir anlayışı Kur’an’ı Kur’an’la, sahih hadis ve haberle, dil bilgisi kuralları ve aklî istidlâlle açıklamaktan ibarettir.”

9 Mart 2016 tarihinde Hakk’ın rahmetine kavuşan Bekir Topaloğlu ismini bu bilgiyle sınırlı tutmamalıyız çünkü o, Te’vîlâtü’l-Kur’ân’ın günümüz Türkçesine kazandırılmasına sebep olanların başında gelir.

Kendi ifadeleriyle, mezkur tefsirin 2005-2011 yılları arasındaki ilmi neşrinden sonra tercüme talepleri yoğunlaşmış, kendisinin bu yöndeki hazırlığına, Ümraniye Belediyesi Başkanı Hasan Can tarafından yapılan proje desteğiyle elimizdeki şekli ortaya çıkartılmış. (Ensar Yay.)

Yusuf Şevki Yavuz’un editör-redaktörlüğünde Bekir Topaloğlu, S. Kemal Sandıkçı, Yunus Vehbi Yavuz, Fadıl Aygan, İbrahim Tüfekçi, Mehmet Erdoğan hocalarımızın tercümeleriyle ortaya çıkan metinde, ayet mealleri de Hayreddin Karaman Hocamız ve arkadaşlarının Kur’an Yolu Meali adlı eserinden alındığına göre, demek ki her aşamasında çok sayıda isim görev almıştır.