Daha bir yıl önce Cumhurbaşkanı adayı yapılan ve CHP’nin gelecekteki Genel Başkanı olacağı düşünülen Muharrem İnce, sadece CHP’nin değil, muhalefetin geneli tarafından da Türkiye siyasetinde önemli bir isim olarak görülüyordu.

CHP’den daha çok ilgi toplaması, mitinglerinin oldukça kalabalık olması, muhalefet tarafından AK Parti’nin artık gerileyeceği yorumları yapılmasına yol açmıştı. Onlara göre, Türkiye’yi Erdoğan’dan kurtaracak en güçlü isim Muharrem İnce’ydi.

Sosyal medyada Muharrem İnce sevgisi, piarı görülmemiş boyutlardaydı. Cumhurbaşkanlığını kazanamasa bile, kendisine gösterilen bu büyük sevgi onun mutlaka CHP’nin yeni Genel Başkanı makamına yöneltecek gibiydi.

Seçimden sonra Muharrem İnce Cumhurbaşkanlığını kazanamasa bile, Kemal Kılıçdaroğlu’nun gönderilip Muharrem İnce’nin partinin başına getirilmesi beklentileri yüksekti.

Gerçekten de Muharrem İnce, Cumhurbaşkanlığını kazanamamış ama CHP’nin klasik % 20-22 oy oranının üzerinde oy almıştı. CHP tabanının “Kılıçdaroğlu gidecek, Muharrem İnce gelecek” rüzgarı özellikle sosyal medyada bütün şiddetiyle sürüyordu.

Ancak seçim gecesi ortada görünmeyişi, Fox Tv’den İsmail Küçükkaya’ya “Adam kazandı” mesajı göndermesi, AK Parti’ye ve Erdoğan’a yönelik hırçın duygular besleyen CHP tabanında hayal kırıklığı oluşturdu. Ayrıca, Kılıçdaroğlu’na yönelik “Erdoğan seni yendikçe yenmiş, yenmiş de yenmiş” eleştirisi yapan Muharrem İnce’nin de Erdoğan’a yenilmesi moral bozmuştu.

Bundan daha önemlisi, “AK Parti oyları çaldı” inancına sımsıkı bağlı kitle, Muharrem İnce’nin bu yönde açıklama yapmamasını, aksine 'Adam yendi' mesajı çekerek yenilgisini kabul etmesini hazmedememişti. Oysa onlar, sandıkların çalındığına, Muharrem İnce’nin ve ailesinin kaçırıldığına, tehdit edildiğine inanmışlardı ama Muharrem İnce bunları yalanlamış, üstelik bu iddiaları ortaya atanları şizofren olarak nitelendirmişti.

Muharrem İnce’ye yönelik o inanılmaz sevgi dolu destek bir anda söndü. O isim, CHP’liler için bir hayal kırıklığının adı oldu.

Muharrem İnce, CHP’nin başına geçeceğine çok inanmıştı fakat Kılıçdaroğlu, İnce yanlısı delegeleri ihraç etmişti. Tabandan gelen o eski destek havası da sönünce, Muharrem İnce’nin yapabileceği bir şey kalmamıştı. Zira kendisi milletvekili bile değildi.

Yine de CHP’nin en tanınır ismi olan Muharrem İnce’nin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı adayı olacağı düşünülüyordu. Fakat CHP yönetimi beklenmedik bir şekilde Ekrem İmamoğlu adında fazla tanınmayan birini aday gösterdi.

CHP tabanı ilk başta Ekrem İmamoğlu’nu pek tanımadığı için 'düşük profilli' aday olarak gördü. Ulusalcı damara sahip taban zaten bu adayın soyisminden dolayı hayal kırıklığına uğradı. İmamoğlu diye biri CHP’nin adayı olacaktı.

Üstelik İmamoğlu’nun CHP kökenli olmadığı, siyasi köken olarak ANAP’a ve hatta MHP’ye dayandığı, daha da önemlisi Süleymancıların yurtlarında yetiştiği söyleniyordu. CHP lideri Kılıçdaroğlu yine sağ kökenli birini aday yapmıştı.

Ekmeleddin İhsanoğlu gibi sağ görüşlü biri daha önce Erdoğan’ın karşısına Cumhurbaşkanı adayı yapılmıştı. Son Cumhurbaşkanlığı seçiminde de AK Parti’nin kurucularından Abdullah Gül aday gösterilmek istenmiş, İYİ Parti buna karşı çıkınca bu sefer Muharrem İnce aday yapılmıştı.

Şimdi de Ekrem İmamoğlu gibi sağ kökenli ve Süleymancı olduğu söylenen, üstelik de pek tanınmayan birisi adaydı. CHP’liler Kılıçdaroğlu’nun sağcıları aday gösterme saplantısını eleştiriyor, İmamoğlu’na ise neredeyse hiç şans tanımıyorlardı.

Ancak Ekrem İmamoğlu’nun Nihat Genç’in tabiriyle Manukyan kadar zengin birisi olduğunun ortaya çıkması, zaman içinde FETÖ ve PKK aleyhinde söz sarf etmeyerek HDP’lilerin sempatisini kazanması, namaz kılarak ve Yasin okuyarak İYİ Partililerin ve Saadet Partililerin gönlünü çelmesi bir anda İmamoğlu’nu popüler bir isim haline getirdi.

Hele Turgay Güler’in yaptığı programda mağdur hale düşmüş pozisyonu, “Erdoğan’ı devirmeye” endeksli bütün muhalefeti arkasında birleştirdi. 

Bir yıl önce Muharrem İnce diye kendilerinden geçenler artık Muharrem İnce’yi unutmuşlar, Ekrem İmamoğlu’nun peşine aynı coşkuyla katılmışlardı. İmamoğlu’nun, namaz kılma, Yasin okuma takiyyeleri ateistler tarafından bile doğal bulunuyor, Kemalistler bu “AK Parti’yi durdurabilecek tek ve müthiş taktiğe” şapka çıkarıyorlardı.

Sadece bu taktikler yeterli değildi. Mart ayında yapılan seçimlerde AK Partililerin sonradan fark edeceği müthiş bir organizasyon da işin içindeydi. Üç pusulalı seçimde, CHP’li ve HDP’li sandık görevlileri gözüne kestirdikleri özellikle yaşlı AK Partililere İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayının yazılı olduğu beyaz pusulayı vermemiş, seçim sonucunda AK Parti İl Genel Mecliste ve ilçe belediyelerinde açık farkta önde olmasına rağmen, İstanbul Büyük Şehir Başkanlığı’nda AK Parti adayı Binali Yıldırım değil, CHP adayı Ekrem İmamoğlu önde olmuştu.

AK Parti bu organizasyonu sonradan fark etti, itiraz etti ve kısmi sayımda fark 13 bine düştü. Bütün sandıklar yeniden sayılmış olsaydı Binali Yıldırım’ın açık farkla kazanacağı belliydi ama YSK bütün sandıkların yeniden sayılmasına değil, seçimin yenilenmesine karar verdi.

Bu da, oyları gasp eden CHP’nin adayının yeniden mağdur görülmesini sağladı. İmamoğlu “hakkı yenen” Belediye Başkanı Adayı imajı bazı AK Partilileri ve MHP’lileri bile etkiledi. Yurt dışında da bu imaj oluşmuş, ABD ve AB olumsuz sözler etmeye başlamıştı. Artık bütün muhalefet daha sıkı birleşti. AK Parti’den umduklarını bulamayanlar, bazı konularda rahatsız olanlar AK Parti’yi uyarmak adına mağdur İmamoğlu’nu destekledi. MHP’lilerin bir kısmı zaten baştan beri Cumhur ittifakına destek vermiyordu, bu sefer daha fazla fire verdi.

HDP’liler, İYİ Partililer, SP’liler, bazı Nurcular, Süleymancılar, Yeni Asyacılar, kimi tarikatlar, fire veren MHP’liler, partisine uyarı vermek isteyen AK Partililer CHP’ye yöneldi ve İmamoğlu, bu sefer 800 bin gibi büyük bir farkla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi.

Ancak İmamoğlu’nun iki seçim arasındaki bazı tavırları dikkat çekiciydi. bir Belediye Başkanı adayı gibi değil, sanki Cumhurbaşkanı adayı gibi davranıyordu. CHP’nin genel başkanı, geleceğin Cumhurbaşkanı gibi davranış şekli CHP yönetiminin şimdilik dışarıya vuramadığı en büyük rahatsızlık.

Belediye Başkanı seçildikten sonra, zaten İstanbul için her şey yapılmış olmasına rağmen en küçük icraat yapmamanın dışında işi şovlara döken hareketleri de CHP yönetiminin kendi arasında konuştuğu başka bir rahatsızlık.Yenikapı’da evlere hizmet araçlarının, ambulansların, itfaiyelerin AK Parti belediyesinin israf makamları gibi sunulması, CHP tarafından “bir çuval inciri berbat etmek” olarak yorumlandı, “ihtiyaç fazlası araç” olarak düzeltildi ve İmamoğlu’nun pazar günü yapacağım dediği konuşmanın yapılmasını engelledi.

AK Partili işçilerin çıkarılması, holding temsilcilerinin önemli görevlere getirilmesi, vaatlerinin hiçbir şekilde uygulanmaması, devr-i sabık uygulamaları ise AK Parti’ye kızıp uyarmak adına oy verenleri rahatsız ediyor. Sadece geçici oy veren AK Partililer değil, SP’liler ve destek atan MHP’liler de belediyenin ambleminden caminin çıkarılması gibi icraatları benimsemiyor ve çoğu şimdiden desteğini çekmiş durumda.

Mütevazi görünen, sürekli “mağdurum” imajı çizen İmamoğlu’nun hırsı biliniyor, gün geçtikçe de göze batıyor. İmamoğlu kendisini geleceğin CHP Genel Başkanı olarak görüyor ve şimdiden etrafında bir ekip oluşturuyor. Kendisini açıkça sonraki seçimde Cumhurbaşkanı adayı olarak hazırlıyor.

CHP yönetimi de bunun farkında, İmamoğlu da CHP yönetiminin farkında olduğunun farkında. O yüzden sadece CHP’yi tek seçenek olarak görmüyor. Şu anda arkasında bulduğu desteğin CHP’den daha çok olduğunu düşünüyor ve bir yandan ileride kendisinin kuracağı partinin zeminini oluşturma çalışmaları yapıyor.

CHP olmazsa, yeni partiyle yola çıkacak.

Şimdiden AK Parti’den ayrılıp parti kuranlarla görüşmeler yapıyor.

Bakalım İmamoğlu, CHP’de kalacak mı?

İnsanı gösteren sözü değil, işidir.

Kemalettin İSAOĞLU