İnsan; yeryüzünün bütün nimetleri emrine verilen Rabb’inin (c.c.) kıymetlisi. Onun zarar görmemesi için Rabb’imiz (c.c.) her türlü tedbiri almış ve kullarına da birbirinizi kardeş gibi sevin, koruyun ve iyi olmanız için yardımlaşın, buyurmuş. İnsan zihni anlam yüklediklerine yönelir. “Niçin?” sorusuna verilen cevaplar kadar yürüme ve hatta koşma gücümüz olur.

İnsan varsa değer de olmalı

Değerler ailede öğrenilir. Hayata nasıl geçirilir, orada görülür. Bu da ilk önce insan ilişkilerinde açığa çıkar. Eşlerin birbirlerine nasıl davrandıkları, varlıkta ve yoklukta, kendilerinin hoşuna gitmeyen bir şey oluştuğunda, duygularını ve ihtiyaçlarını nasıl ifade ettikleri; insan kıymeti bilip bilmediklerinin de bir ifadesi olur. İnsan sevip değer verdiği şeylere özenli davranır, kıyamaz ve korur. Burada iki şey insanın insana nasıl davranacağının açıklaması olur; 1. İnsanı ne kadar tanıyıp önem verdiği, 2. Kendisini ne kadar sevip değer verdiği,

Bilgi gördürür, niyet yaptırır

İnsan hakkındaki bilgi arttıkça, ilgi ve özen de artar. İnsana ilginin ve özenin artması, Rabb’imizi (c.c.) ne kadar tanıdığımıza, O’nun taleplerini, emirlerini ne kadar anladığımıza ve Peygamber’imiz Hz. Muhammed’in (s.a.v.) ve hayatını ne kadar bildiğimize göre, bizim zihnimizde kriterler oluşur, sıralamalar belirir ve bizi adanmışlığa sevk edecek kadar yürekten sevdiklerimiz ortaya çıkar. İşte bu, bilginin bilince, bilincin hayatı şekillendirmesine vesile olur. Böylece, önemsediklerimiz öne geçer.

İnsanın zarar gördüğü yerde gelişim durur

Bir dil kırıcı, yıkıcı ve bozucu bir hale gelmişse, o insanın iç yapılanmasında yıkım başlamıştır. Sürekli bozulan bir iç düzenekten, yapıcı bir hamle beklenemez. Burada, kendisine değer vermeyi, kadrini kıymetini bilmemeyi konuşmamız ya da tahrip edilmiş bir iç düzeneğin tamir edilememesinden söz etmemiz gerekiyor. Bu durumda, o insanın ne söylediğinden bağımsız olarak, yardıma ihtiyacı olduğunu anlamamız gerekiyor. Tabii olarak bu yardımın gerçekleşebilmesi için de yardıma açık olunması, durumunu tarafsız bir akılla görmesi gerekiyor. Fakat diyelim ki kendisini görmedi, yardımı da kabul etmedi. İşte burada en önemli şey, bu yıkıcı diyaloğun bizi yıkmasına karşı kendimizi koruyarak, doğru davranışı sürdürmeye çalışmaktır. Burada da hemen dinimiz devreye girmeli ve doğru davranmanın kişiye, muhatabına, çevresindekilere, yani dünyasına ve ahiretine neler kazandıracağını öğrenmeliyiz. Daha doğrusu bilmeliyiz ki hayatımızı sağlam temeller üzerine inşa edebilelim.

İnsan kıymetini bilen kendi değerini bilendir  

Hayattaki her şey zincirleme birbirini etkiler. Etkileyen en önemli unsurların başında, bilginin yüreğe dokunması ve insanın yüreğiyle düşünebilmesidir. En güçlü eylemler yürekten beslenenlerdir. Bu da bilginin sevgiye dönüşmesidir. İnsan sevgi ve değer gördükçe, paylaşımlar bu ikisinin harmanlanmasıyla oluştukça, ulaşabileceği en üst mertebeye ulaşmak için zemin hazır olur. Sevgisizlik kilitler, sevgi açar. Değersizlik tüketir, değer üretir. Ve sevgi değer gördüğü yere akar. İnsanın daha iyiye taşınmasına kaynaklık etmeyen, hürmet görmesini sağlamayan bütün çabalar boşunadır. Öyleyse, insanın değeri bilinmeden hayatın değeri bilinemez.