İnsan, çocuksu olarak var olduğu bu dünyada insan olmak erdemine erişmekle yükümlüdür. İnsan; hakikat (akıl) aynasına baktıkça olunması gereken bir serüvendir. İnsan olamamış her birey çocuksu ruh hali ile akıl dışında kalarak hayal dünyasında kötücül bir hayat yaşayarak depresyon tuzağında bocalamaktadır. Kendi gerçekliği ile yüzleşmek istemeyen insanlar, kendiliklerinden kaçmak adına başkalarının ilişkilerine sığınırlar. Bu ilişkilerin özü; ben ben olmamalıyım, ben seni tanrısallaştırırsam sen de beni tanrı yapar mısın ilişkileridir. İnsan, insan olmakla yetinmediği takdirde tanrısallaşma sürecine sürüklenmektedir. İktidar ve güç odakları kapitalizm, liberalizm, modernizm, postmodernizm insanlığı gönüllü bir kölelik sistemine dönüştürmüştür.

Ruhsal hayatımızda nevrotik dönemde depresyonla bocalarken teknoloji ve bilişim sistemleri sonucunda artık psikotik bir dönemde kendine yabancılaşma süreçleri içinde insanlık an ben an ölüyor. Kendi gerçekliğimizle yüzleşmemek adına sorumluluklarımızdan kaçtığımız oranda hayattaki en kesin gerçek ölüm; elllerimize, nefeslerimize, ciğerlerimize yani canımıza yapışıyor.

İnsan olmanın bedelini ödemek yerine bile isteye tanrısal olmayı seçtik. Erdemli (*) insan olmak için yeterli çabaları ortaya koymaksızın emeksiz ve çilesiz bir hayatın içinde insan olmanın hüznünden kaçmak için mutlu olmak adına tanrısallaştık. Oysa ki insan ancak hüzünle olgunlaşır. İnsan olmak kederli olmayı gerektirir. Tanrısallaşan insan ise yeryüzünde nafile bir çaba içinde sadece mutluluk peşinde koşmaktadır. Mutluluk sadece şeytanın kaderidir çünkü şeytan insanı baştan çıkarttığında mutlu olabilen tek varlıktır. Mutluluk şeytanın ekmeğidir. Şeytanın ekmeğinden yemek adına insanlığımızdan olduk şimdi de yavaş yavaş ve göz göre göre her akşam televizyonlarımızın başında ölümcül bir kederle (*) ölüyoruz.

Ölüm gerçeğinden kurtulmak için ölümsüzlük derdine düştükçe tanrısallaşan bireyler olarak mutlu olmak adına çarşı pazarlar da bize yetmediğinde gökdelenlere ve alışveriş merkezlerine Nuh'un gemisine koşar gibi koşmuştuk. Ad kavmi, Semud kavmi ve Lut kavmi gibi; Psikotik bir kavim olarak ölümcül bir tufanla, içi boş egolarımızın en yüksek olduğu zamanlarda beklemediğimiz bir an da karşılaştık.

İnsanlık Nuh'unu ve gemisini eninde sonunda bulacaktır. Erdemli yaşamak adına insanın yegane umudu da bu olsa gerek. Ölüm insanlık için en bilinçli öğreticidir. İnsanın hastalandığında sığınabileceği Allah'ı yoksa ölüm kaçınılmaz sondur.

Bilmeyenler için sözün özü:

Erdem (*): ahlakın övdüğü ve ahlaklı olmanın gerektirdiği doğruluk, yardımseverlik, yiğitlik, bilgelik, alçakgönüllülük, iyi yüreklilik, ölçülülük gibi niteliklerin ortak adı. İnsanın ahlaksal olarak iyiye yönelmesi, ruhsal yetkinlik.

Keder (*): Önlenemez doğal olayların yarattığı üzüntü, içe işleyen üzüntü, tasa, acı.