Mevsimlerin ruhunu okuyabilseydik eğer bütün bu karmaşıklığı, yoğunluğu ve koşar adım yürüyüşü ile hemen tanırdık yaz mevsimini.. Günün öğleden sonrası gibi ele avuca sığmaz tavırlarıyla şehirleri kuşatıyor şimdilerde.

Bir sahil kentinde mehtabı izlemenin şiir tadında temaşasından bahsedebilirdim belki. Fakat zihnimde bayrağa sarılı tabutların gölgesinde yükselen acı feryatlar, şehit haberleri ve kahrolası terörizm olmalı. Zira kalbimize ağır gelmeli, hiçbir şey olmamış gibi eğlence ve tatil kültürüyle yaşamak..

Sözün gücünün gücün sözüne galip geldiğine şahit olduk yıllar yılı. Eli kanlı şiddet yanlılarını bilmiyorum ama bizim kadim tarihimiz söz medeniyetini inşa etmişti. Barış söylemlerinin altında özgürlüğü, demokrasiyi ve kaybedilen hakları tartıştık. Irkçılığı, sloganik milliyetçiliği ve tefrikayı ayaklar altına alıp hoşgörü merkezli siyaset, kalp coğrafyasında bir arada yaşamak gibi kavramlarla tanıştık. Bütün bunları bir kenara bırakalım Avrupa'dan ya da herhangi bir ülkeden bakılırsa demokratikleşme ve normalleşme yolunda önemli adımlar attık. Çok yüzlü politikacıların sözde 'barış' söylemleri bizi, ilkeli siyaset kavramı üzerine düşündürmeli. Siyasetçi olabilirsiniz ama ahlâklı siyaset yapmıyorsanız kendinizi bir kez daha sorgulamalısınız. Ama görünen o ki konuşma metinlerinin anahtar kelimelerine baksanız "barış, demokrasi, özgürlük" gibi sözde söylemler göreceğiniz birileri, her zaman olduğu gibi kaostan, terörden yana oldu. Yeni bir anayasa olmadığı sürece kamu düzeninde, eğitim ve adalette umut vaat eden gelişmelerin yaşanmayacağını, ateş çemberinin ortasında istikrar istemeyenlerin ittifak halinde saldırdığını elbette ki biliyoruz. Meçhulden istikrara hicret etmezsek bu kaotik ortamın devam edeceği de aşikâr. Terör saldırılarının ardından refleks olarak verilen tepkiler araştırılsa fail arayışı ilk sıralarda olur. Faturayı karşı tarafa kesip teşhis koymakta pek usta bir toplumuz. Mevcudiyeti internet paketine bağlı, anında analiz yapabilenlerin büyük fotoğrafa dair söylediklerini herkes biliyor artık. Yeni tanıştığımız sıradan biriyle ilk konuşmanın ardından siyaset konuşuluyor ve Yahudi lobisi, sermaye, dış güçler gibi klişeleri herkes dillendiriyor. Bu sloganik siyasal dili değiştirip daha gerçekçi düşünmek, özeleştiri bilinciyle hayata bakmak durumundayız. Her şeyin en doğrusunu bilen, kendinden başkasını göremez hale gelen ve bunu siyasi düşüncelerine de yansıtan modern insan, gittikçe yalnızlaşıyor..

Din adına (!) terör eylemi yapan, kaynağında mezhepçiliğin olduğu sözde 'cihad' adı altında palazlanan örgütler şüphesiz ki doğrudan İslam'ı hedef alıyor. İslamlaşan dünya ülkelerinde titizlikle yürütülen İslamofobik projelerin önemli bir parçası da terörle ilişkilendirilen bir din anlayışıdır. MİT Eski Mensubu rahmetli Prof.Mahir Kaynak ile terör üzerine konuşurken alışılmış terör tanımından farklı bir yaklaşımla karşılaşmıştım. "Terörün amacı teröristin amacıyla aynı değildir. Bu tarz eylemlerde düz mantık değil, diyalektik mantık kullanılır. Türkiye'de terör eylemleri sıradan bir zabıta vakası olarak ele alınır, faillerin yakalanmasıyla olay çözülecek sanılır. Oysa terör, toplumu yönetenleri belli bir yöne sevk etmek için yapılan bir eylemdir.." demişti. Yani terörist eyleminden çok ona yönelik reaksiyonlardır önemli olan. İşte bu aşamada ideolojiler, örgütler ve onların kullandığı gençler geliyor aklımıza. Bilime ve kendi karakterlerine katkı sunabilecek en verimli üniversite yıllarını eylemlerle, adını yeni duydukları 'izm'lere hizmet etmekle geçiriyorlar. Devrimden bahsediyorlar, yoldaş diyorlar birbirlerine ama satrancın en önemli noktasında piyon olduklarının farkında değiller belki. Emeği sömüren ideolojilere, eleştirel düşünmenin, soru sormanın yasak olduğu cemaatlere ya da partilere koşulsuz itaatin adını dava koymak genç beyinlere yapılan en büyük saldırılardandır..

Ümmete, vatana ve bayrağa sevdalı gençler olarak tefrikaya rağmen kardeşlik halkasını, sınırları aşan bir bilinçle inşa etmeliyiz. Gerçek şu ki; ortak acılar karşısında birleşebilen bir milleti hiçbir güç diz çöktüremez.
Irkçılığa ve terörizme karşı duâdayız. Safları sık tutma zamanı şimdi..