Son dönemde Gazze’ye yönelik askeri saldırılar, dünya kamuoyunun dikkatini bu bölgeye çekerken, İsrail’in Batı Şeria’daki işgal planları daha az fark edilmekte. Siyonist Faşist Bakanlar Bezalel Smotrich ve Itamar Ben-Gvir, “Büyük İsrail” projesinin bir parçası olarak Batı Şeria’nın tamamen ilhak edilmesi için sistematik adımlar atmaktadır. Bu süreç, sadece dini ve ideolojik bir motivasyonla değil, aynı zamanda bölgenin stratejik önemi nedeniyle de gerçekleştirilmektedir.
Batı Şeria’nın Stratejik Önemi
Batı Şeria, Siyonist işgalciler için sadece bir inanç meselesi olarak görülmüyor. Aynı zamanda vadileri, ormanları, dağları ve su kaynakları ile stratejik bir bölge. Bu alanlar, “Büyük İsrail” hayalinin gerçekleştirilmesi için kilit öneme sahip. Bu nedenle, Batı Şeria’nın Filistinlilerden arındırılması ve tamamen İsrail topraklarına katılması planlanmaktadır. Halihazırda 780 bin Siyonist yerleşimci, Batı Şeria’da yasadışı bir şekilde yerleşmiş durumda. Filistinlilere ait toprakların etrafına örülen sınır duvarları, bu halkı açık hava hapishanesine mahkûm etmekte.
Sistematik Baskılar ve Direniş
İsrail hükümeti, Batı Şeria’daki Filistinlileri göçe zorlamak için çeşitli baskı yöntemleri kullanıyor. Filistinlilerin şehirler arası doğrudan ulaşım imkanlarından mahrum bırakılması, işgalci askerlerin kontrol noktaları aracılığıyla halkın günlük yaşamını zorlaştırması bu baskıların bir parçasıdır. Bu yöntemlerle, Batı Şeria’daki Filistin nüfusunu azaltmak ve bölgeyi tamamen kontrol altına almak hedefleniyor.
Öte yandan, 7 Ekim’deki Aksa Tufanı Operasyonu öncesinde, Smotrich ve Ben-Gvir gibi Siyonist bakanlar tarafından silahlandırılan yerleşimci çeteler, Filistinlilere ait köy, kasaba, ev, arazi ve araçlara yönelik saldırılar düzenledi. Bu saldırılar, Filistin halkının yok edilmesini amaçlayan sistematik bir kampanyanın parçasıydı. Ancak tüm bu baskılara rağmen, Batı Şeria halkı direnişi seçti ve topraklarını terk etmeyi reddetti.
Aksa Tufanı Operasyonu ve İsrail’in İlhak Planları
İsrail hükümeti, 7 Ekim Aksa Tufanı Operasyonu öncesinde, Batı Şeria’da Filistinlilere ait geniş arazilere el koyarak, bu topraklarda 2 milyon yeni işgalcinin yerleşeceği yerleşim birimleri inşa etmeyi planladı. Bu projeyle, Batı Şeria’daki işgalci nüfusunun 3 milyonun üzerine çıkarılması hedefleniyordu. Ancak Aksa Tufanı Operasyonu, sadece İsrail ile Arap ülkeleri arasındaki normalleşme süreçlerini sekteye uğratmadı; aynı zamanda Batı Şeria’nın ilhakını ve Mescid-i Aksa’nın adım adım işgal edilmesi planlarını da durduran kritik bir hamle oldu.
İsrail’in Batı Şeria üzerindeki işgal planları, bölgenin stratejik ve ideolojik önemi nedeniyle giderek daha yoğun bir şekilde hayata geçirilmeye çalışılıyor. Ancak Filistin direnişi, bu planların önünde en büyük engel olmaya devam ediyor. Batı Şeria halkının direnişi, Siyonist işgalin genişleme politikasına karşı en güçlü cevap niteliğindedir. Bu direniş, sadece Filistin halkının değil, aynı zamanda tüm İslam dünyasının ve uluslararası toplumun da desteğiyle, işgal planlarının başarısız olmasını sağlayabilir.