İnsan, aklı ve mantığı gereği, lehinde ve aleyhinde olan durumları öğrenme ihtiyacı içindedir. Lehinde olan şeyleri, durumları tercih etmesi, aklının büyümesine, çoğalmasına ve olgunlaşmasına bağlıdır. Tercih edilen duruma göre zihin yol açar. Zihnin anlam vermesine yarayacak donanıma kavuştukça, güçlü duygular bu yolculuğa eşlik eder. Nerede duygu varsa, orada yağmur suyuyla toprağın bağrındaki tohumların yeryüzüne çıkması gibi, üretimler, adımlar ve coşkulu yürüyüşler açığa çıkar. Bilginin devamı, gıdanın devamı gibidir. Gıda hayatta tutar, doğru bilgi istikamette tutar.

Gündemimizden düşenler bizden uzaklaşır

Herhangi bir gerekçeyle, bilgi kaynağı ile aramıza mesafe girerse, istikametimizde şaşmalar olur. Eğer hızlıca bu açığı kapatmazsak, başka bir tehlike baş gösterir ki o da yapılanı ve gidilen yolu normal görmeye başlama eğilimidir. Önce gözümüz, sonra gönlümüz alışır ve o eylemin yol arkadaşları da bu yolculuğa eşlik ederler. İşte o zaman asıl kaçtığımız şeye yakalanmış oluruz ki bu da yaptıklarımıza ve o hale inanıp savunmaya başlama aşamasıdır.

Maksadı canlı tutmak, bizi de o yolda aktif tutar

Büyük fotoğrafı, yani bu dünyaya gönderiliş maksadımızı, Rabbimizi (c.c) esmalarıyla tanıyıp hayatımızın içine yerleştirebilmeyi ve sevgili Peygamberimiz (s.a.v)’ın hayatını iyice öğrenip bağımızı canlı tutarak, gündelik ilişkilerimizi bu denge üzerine yürütmeyi başarabilirsek, Allah’ın (c.c) izniyle kolay kolay eksen kayması yaşamayız. Beslenme kaynaklarımız, ideallerimizin hayatta kalma şartı gibidir. Abdestli durmak, namaz, kur’an ve sünnet, ilâveten doğru çevre ile bağımız; hakikat ile bağımızdır. Allah’ın (c.c) tanımladığı iyiliğin devamı, gerçek kaynaklarla irtibatımızla yakından ilişkilidir. Akıl, ne verirsek onunla çalışır. Bu ise, sürekli dikkatli, uyanık ve duyarlı olmamızı gerektirir. Hiçbir güzellik, bilinçli bir çaba, olmaksızın açığa çıkmaz. Ve bir Müslümanın hayatı en güzeli ve en iyisiyle bu çabaya değer.