Her meslek grubuna, her konuya... bir günün düştüğü günümüz dünyasında bizde 24 Kasım, dünyada 5 Ekim Öğretmenler Günü olarak kutlanıyor.

Son dönemlerde özel günleri pek sever olduk. Özellikle politikacılar özel günlerde özel demeçler verirler, konunun önemine göre programlar, törenler... düzenlenir. Genelde güzel sözler söylenir, muhataplar mutlu edilmeye çalışılır. Kendileri için özel gün tahsis edilenler, o gün kendilerini "çok özel" hissederler. Ertesi gün her şey yine rutine döner. Her yıl bu döngü tekrarlanır.

Bir de özel gün karşıtlarımız vardır. Örneğin, Anneler Günü mü geldi, başlarlar "bizim için bir gün değil; 365 gün, Anneler Günü" demeye ve özel günlerin kapitalizmin bir icadı olduğunu söylemeye. Söylemesine söylerler ama bunların da artık "kutlamacılar"dan pek farkı kalmadığı söylenebilir.

Özel günlerin şöyle de bir faydası vardır: O gün, herkes size kulak kesilir, sorunlarınız konusunda bir duyarlık oluşur, herkeste size özel davranma hissiyatı oluşur, bazen de müjde alırsınız. Meslek grupları da zaten genelde müjde kısmına odaklanır.

Bir de özel günlerin ziyaretler boyutu vardır. Öğretmenler boyutuyla bakacak olursak, öğretmen ve yöneticilerden oluşturulan heyetler kapı kapı dolaştırılır, dolaştırılanlar günün kimin kimin günü olduğu konusunda tereddüde düşerler. Zira normalde kim/ler tebrik edilecekse onlara gidilirken, sistem burada tam tersine işletilir. Buradan yetkilileri özel günlerde bürokrasi ziyaretlerini kaldırmaya davet ediyorum. Bilmem farkındalar mı ama öğretmenlerin kapı kapı bürokrasi ziyareti için dolaştırılmaları trajikomik oluyor.

"2023 Eğitim Vizyonu" açıklandığında 3600 Ek Gösterge ile ilgili açıklamanın 24 Kasımda yapılacağı belirtildi. O gün gelip çattı. Bu konudaki endişemiz, konunun zamana yayılacağı endişesidir. Ülkenin ekonomik durumunu anlamakla birlikte, emeklilik için 3600 Ek Göstergeyi bekleyen bir kitlenin olduğunu söylemek gerekir. Kitle halinde emeklilik demek, yeni istihdama fırsat oluşması demektir. Yeni istihdam da kurumlara taze kan, yeni bir heyecan demektir ki bunu ıskalamamak gerekir.

3600 Ek Gösterge, Kamu Görevlilerinin önemli bir kısmını kapsam dışında bırakması nedeniyle çalışma barışını bozacak bir durum arz etmektedır. Bunun yerine, her kamu görevlisi grubunun ek gösterge rakamını 600 puan artırmak daha makuldür. Bu da öğretmenlerde 3600 Ek Göstergeye tekabül etmektedir.

Kamu Görevlileri için ek gösterge artırımı önemli olmakla birlikte başka önemli şeyler de vardır. Öğretmenler açısından bakıldığında, 12 yıldır yılan hikâyesini bile aratan uzman öğretmenlik ve baş öğretmenlik meselesi vardır. Sayın Bakan, bu meseleyi objektif, hayata geçirilebilir kriterlere dayalı bir düzenleme ile çözebilirse on iki yıllık bir adaletsizliği de sona erdirmiş olur. Cazip bir öğretmenlik kariyer sistemi, eğitim hayatımıza, öğretmenlik mesleğinin saygınlığına çok şey katacaktır. Bu manada Öğretmenlik Meslek Kanunu'nu önemli bir fırsat olarak görmek gerekir.

Bütün kamu görevlileri açısından son yılların en mağduriyet oluşturan konusu, vergi dilimidir. Vergi dilimlerine kaynaklık eden matrahtaki çok düşük artışlar, örneğin öğretmenleri üçüncü vergi dilimiyle tanıştırmıştır. Ancak öğretmenler bu tanışmadan hiç de memnun değildir. Eskiden ikinci vergi dilimi, temmuz zammını alıp götürürken artık Ocak zammı da Mart-nisan aylarıyla birlikte vergi dilimiyle uçup gitmektedir. Devletin vergi ihtiyacı, çalışan kesim açısından mağduriyet üretmemelidir.

TUİK verilerine göre enflasyonun %25 bandını aştığı günümüzde, enflasyonu geçmeyen maaş artışı, çalışanların refah ve huzuruna katkı sağlamamaktadır. Kısaca "çalışanı enflasyona ezdirmiyoruz" söylemi, çalışanı mutlu edecek bir söylem değildir. Eskiden enflasyon oranında zam verilmiyordu söylemi de bayatlamıştır. Devlet; çok şey beklediği, büyük sorumluluklar yüklediği, sınırsız iletişimin olduğu günümüzde gece gündüz teyakkuz halinde tuttuğu kamu görevlilerine, enflasyonunun üzerinde bir zam vermeyi bir zorunluluk olarak görmelidir.

Bir de Öğretmenler Günü arefesinde bile uğradığımız şiddet sorunumuz var. Bu sorun, bazen diğer sorunları ikinci plâna dahi itebilecek kadar vahim bir sorundur. Öğretmenlerin uğradığı şiddet, önlem alınmadığı takdirde terör boyutuna ulaşacak bir potansiyeli barındırmaktadır. Bu meseleyi çözen, eğitim tarihindeki mümtaz yerini alır.

Velhasılı, önemli gün ve haftalar sadece törenlerin yapıldığı, muhataplarına güzel sözlerin söylendiği zaman dilimleri değildir. Aynı zamanda beklentiler için yol haritası çizildiği, beklentilerin karşılandığı günler olmalıdır.

Öğretmenler Günü vesilesiyle en önemli birkaç sorunu bir kez daha ilgili ve yetkili mercilerin dikkatine sunuyoruz. Her türlü demokratik yolu kullanarak hak arayışımız devam edecektir.

Öğretmenin hak ettiği değeri gördüğü ve eğitimin bütün sorunlarının çözüldüğü bir Türkiye temennisiyle, Öğretmenler Günü kutlu olsun.  

- - - -