Ben hem hepim hem de hiç. 

Hayatta tek gerçek vardır. Ben bunu bayramın ikinci gecesi seyahat ederken öğrendim. Daha doğrusu ben bunu bilmiyordum fakat bilmediğim bu gerçek bana yaşatılarak öğretildi. Kalemle yazı yazmasını, bilmediklerini bildirip öğreten Allah'tır. Allah'ın dışında var olan her şey yokluktur. Adem iki buğday tanesi ile aldatıldı. Fakat onun soyundan olanlar fetvalarla, kurallarla, nizamlarla aldatıldı ve görünen odur ki kıyamete değil aldatılmaya aldanacaklardır. Allah'ı kitaplardan değil Allah'tan öğrenmek öz bilincine kavuşmak adına alın teri değil yürek teri akıtmak kutsal bir ödevdir. Öz bilincimizin hayal sahnesinin gerçekliğinde yüreklerimizi kurban etme bedelinin armağanı olarak kainatın sırları benliğimizde aydınlanacaktır. Bu aydınlanışla aydınlanan benlikler, kainatın iç dinamiklerinin seyrinde kendi iç dinamiklerini sürekli ve sükunetli bir şekilde inkişaf ettireceklerdir. Bu inkişaf Allah'ın gözetimindedir. Allah'ın öğreticiliğinin nirengi ilkesi göğsünü genişleterek terbiye etmektedir. Allah'ı Allah'tan öğrenmek, Oku! emrine boyun eğmek, kalemle yazı yazmasını ve bilmediklerini öğrenmek demektir. Az bir bedel karşılığında sonsuz iyilik armağanlarına kavuşmak. Allah'ım benim senden başka ne bir ilahım ne de bir yalnızlığım var. Var olanın aslında yaratılmışlığım ve sükunetli bir kuşatılmışlığım vardır. Bu kuşatılmışlığımın içinde senin bana sevdirdiklerin, sevdireceklerin ve yerdirdiklerin, yerdireceklerin vardır ve bir de beni yerenlere karşı sunacağım, senden gelen bir ahım vardır.

Allah'ım! Allah'ım!

Yarın ölmek istemiyorum. Yarınların ardındaki yarınlarda öz bilincimde ve genişlemiş gönlümde Allah'ı konuk etmenin hayali adına yaşamak istiyorum. Bu kirli benliğimle sana tertemiz geleceğim sonsuz günler adına ölmek istemiyorum. Allah'ım! Ölmeden önce teslim olmak istiyorum. Yönelişim ölümden yana değil teslimiyetten anadır. Kaderine teslim olanlar Allah'a, kaderine yenilenler ise Allah'ın azabına yönelmişlerdir. Yalnızlığın aslında ve sırlarında Allah vardır. Yalnızlaşan insan Allah'a ulaşacaktır fakat yalnızlığında yaşayacağı sırları aydınlatabildiği ölçüde. Var olan ger gerçek, gerçekliğin bir bedeli olarak, karşı karşıya kalındığında korkutucudur. Ruhsal rahatsızlıklara müptela olanlar gerçeğe yaklaşmışlar fakat gerçeğin koruyuculuğuna aldanmışlardır. Yakınlaştıkları halde yaşantılandıramadıkları gerçeğin, yakınlaşma yükümlülüğünün gereği olarak müsekkinlere ve psikolojik terapilerin tedavisine bağlananlar bir de Allah'ın terbiye ediciliğine yönelmelidirler. Yalnız Allah var olandır. Her varoluş Allah'a yöneldikçe var olabilecektir. Bütün bu olanların ve bitenlerin dışında bütün olanları ve bitenleri bilen Allah'tır.
Kainatın ve hayatın dansını, raksını ve semasını yaşamak; sabrın sükutunu ve sükutun sabrını yaşamaktır.

Tanrı misafiri olarak konuk olduğum konaklardan kovuldukça, Allah'ın kainatının kapısından kovulmadığımın güveni ile üzülmüyorum da gevşemiyorum da inanıyorum. Gönül musikimde Allah'ı hecelediğimde ağlayan gözyaşlarımın ahında yıkandım. Gönlü genişledikçe büyüyen dostlarım bit yana gönlü daraldıkça küçülenler, Allah'ın nurundan mahrumdurlar.

Dostum Kadir Tekeli dedi ki:
-   Hiç misafir ağırlanmadı bizim evimizde.
Oysaki bizim evimizde misafir eksik olmadı dense yeridir. Yandığımız ve tanımadığımız Tanrı misafirleri evimizi nurlandırdı. Tanrı misafirinin gönlü hoş tutulmalıdır, kırılmamalıdır.

Şehir Allah'ın şehridir. Allah'ın şehrinden kovabilirsiniz. Fakat gece Allah'ın gecesidir. Allah'ın gecesinden kovamazsınız. Gündüz Allah'ın gündüzüdür. Allah'ın gündüzünden kovamazsınız. Batıya yöneldikçe batmamak adına batanları sevmedim. Doğuya yöneldikçe doğmak adına doğanları sevdim. Allah'ım! Kainatın ve hayatın rahminde doğmak istiyorum. Doğmuş öz benliğimle teslim olmak istiyorum. Teslimiyete yönlendirilmiş bir benlik ne isteyebilir ki? Allah'ı yaşamak var olmaktır.

Ben hem hepim hem de hiç.

1999

[email protected]

Psikolog www.huseyinkacin.com