Barış Pınarı Harekâtı bölgesindeki bombalı araç saldırısında şehid olan kahraman askerlerimize Cenabı Allah’tan rahmet diliyorum. Kederli ailelerinin ve Aziz Milletimizin Milletimizin başı sağolsun.

Kasım Süleymani, ABD-İran İlişkileri ve Şii yayılmacılığı başlıklı ikinci yazımda belirttiğim, İran'ı yakından tanımak, emellerini ve hedeflerini bilmek açısından mühim bir konu olduğu için, İran'ın şii yayılmacılığına öncülük eden "Devrim Muhafızları" ve bünyesindeki "Kudüs Ordusu" ile ilgili, aynı başlıklı bu üçüncü bölümünde biraz bilgi verelim. 

Bugün, İran’ın yayılmacı politikasının etkisi, Afganistan'dan Irak'a, Suriye'den Yemen'e kadar eskisinden daha fazla bariz görünür hale geldi. 

'Arap Baharı'ndan bu yana şiddetin, kan ve gözyaşının giderek arttığı Kuzey ve Orta Afrika ile özellikle Ortadoğu coğrafyasında, İran'ın etkisinin her geçen gün biraz daha artmakta olduğuna, bizzat o bölgelere giderek şahid oldum. 

İran'ın Ortadoğu'da, özellikle Suriye, Irak, Yemen ve Lübnan politikalarının şekillenmesinde en önemli aktörü ise, İran-Irak savaşından bu yana ülkesinin bölge politikalarında önemli bir yer tutan ve geçtiğimiz günlerde Amerika tarafından bir suikast ile öldürülen, Kasım Süleymani’dir.

Süleymani, Irak ve Afganistan konularında, ABD’yle yürütülen işbirliği temaslarında, tek yetkili idi. Suriye ve Irak yönetimlerini destekleyerek yürütülen askeri operasyonlarda çok büyük bir rol almıştı. Bununla birlikte Lübnan Hizbullahı’nın güçlenmesinde de önemli bir role sahipti. 

Süleymani'nin, Lübnan Hizbullahı, Hamas, Suriye’de rejim saflarında savaşan Iraklı ve Afganistanlı milis güçleri ile Haşdi Şabi'yi bizzat eğittiği ve silahlandırdığı da bilinir. 

İran'ın, özellikle Irak ve Suriye'de, her türlü politikasını formüle ederek hayata geçiren Süleymani, İran'ın Suriye'deki beynidir. Direk olarak İran'ın tepesindeki dini lidere bağlı olması, onun en önemli gücüdür. 

Süleymani, 'Kudüs Ordusu' adlı bir birlik kurarak, bu birliğin faaliyet ve sorumluluk alanını genişletti. 1998’den beri bu özel birliğin başında bulunmaktaydı ve bunları eğitiyordu. 

Kudüs Ordusu’nun faaliyet alanı, Afganistan, Irak, Tacikistan gibi komşu ülkelerin yanı sıra dünyanın uzak ülkelerine kadar uzanır ve askeri konularla birlikte diplomatik alanı da bizzat etkileyerek belirler. 

İsmine bakarak Kudüs için faaliyet gösterdiğini sanmayın! Kudüs için yaptıkları tek bir hayırlı faaliyetleri olmamıştır! 

Kudüs Ordusu, 'Devrim Muhafızları’na bağlı, düzensiz savaş taktikleri, istihbarat faaliyetleri ve yurt dışında özel operasyonlar yürüten en önemli askeri güçtür. Doğrudan başkomutana bağlı olması ve örtülü ödenekler ile özel kaynaklardan finanse edilmesi, onun en önemli güç kaynağıdır. 

Kudüs Ordusu, Devrim Muhafızları’nın 'özel gücü'dür ve İran rejimini ayakta tutan en önemli askeri-güvenlik birimidir. İran'ın sözde devrim ihraç politikasında, merkezi rol oynar. Başka ülkelere “Devrim ihraç” teorisinin uygulanması için, tüm siyasi, ekonomik ve askeri faaliyetlerin, kurumsal bir çerçevede eşgüdümlenerek gerçekleştirilmesi için kurulmuştur. 

Yurt dışında gizli faaliyetler yürüten “Birlik 400” adlı özel oluşum da, Kudüs Ordusu’nun en önemli özel operasyonlar birimidir. Bu birim, operasyon düzenleme, örgütleme, donatma, finanse etme ve 'Derin İran Gladyosu'nun kontgerilla örgütlerini yönlendirmektedir. İran’ın muhaliferine karşı operasyonlar düzenlemek, caydırıcı askeri güç oluşturmak, İran ve müttefiklerinin askeri ve siyasi gücünü artırmak, İran’a bağlı farklı bölgelerde gizli hücreler oluşturmak ve devrim ideolojisini ihraç etmek, "Birlik400" ün önemli görevlerindendir. 

Kudüs Ordusu’nun İran içinde ve dışında birçok kampı bulunmaktadır. İdari yapısı, coğrafi bölgelere göre merkezlere ayrılmıştır. Büyük çoğunluğu askeri taburlardır. Irak Taburu, Afganistan’la ilgili Ensar Taburu, Arap Yarım Adası Taburu, Lübnan Taburu, Avrupa Taburu, Kuzey Amerika Taburu ve Kuzey Afrika Taburu, bu komuta merkezlerinden bazılarıdır. Bu taburlar, ilgili bölgedeki siyasi ve askeri gücün oluşturulmasından, yönetilmesinden ve İran’ın siyasi ve güvenlik kurumlarıyla eşgüdümlü olarak koordinasyon içinde hareket etmekten sorumludur.

Şİİ maskesi takarak İSLAM DEVRİMİ ihraç etmek bahanesiyle müslüman coğrafyalarda vahşi katliamlar yapan bu DERİN PERS GLADYOSU, aslında DERİN AMERİKA ile de müttefiktir!

Şİİcilik, DERİN İRAN CUNTASInın sadece görünür BAHANESİdir! Asıl gaye, tarihten beri tamamen BÜYÜK TÜRKİYE'ye ve İSLAM BİRLİĞİ'ne engel olmaktır!

İran, eğer gerçekten dini hedeflerle şii mezhepçiliğinin yaygınlaştırılmasını hedeflemiş olsaydı, halkının büyük çoğunluğu CAFERİ (Şİİ) olan Azerbaycan'ın KARŞIsında yer alarak, Ermenilerin Azerbaycan torpaklarımı İŞGAL etmelerini desteklemez, oradaki şii Türklere sahip çıkardı!!!

Kasım Süleymani, Kudüs Ordusu ve Haşdi Şabi marifetiyle, Suriye, Irak ve Yemen Müslümanlarının KATİLİ, PKK'nın da Irak ve Suriye'deki DESTEKÇİSİ ve de İŞBİRLİKÇİSİdir!

Bu konularda daha uzun yazılabilir. Bu mesele, Anadolu halkının da çok iyi bilmesi gereken mühim bir mesele olduğu için, üç bölüm halinde ortaya çıkan bu yazı dizime burada şimdilik son veriyorum.