Siyonist İsrail ordusu ile 16 Ekim'de Refah Şehrinin Tel as-Sultan mahallesinde girdiği çatışmada saatlerce direndikten sonra şehit olan Hamas Siyasi Büro Şefi Yahya Sinvar'la ilgili İzzeddin Kassam Tugayları'ndan açıklama yayınlandı.

Kassam Tugayları, Yahya Sinvar'ın şehit olduğunu ilan etti.

KAHRAMANCA ÇARPIŞARAK ŞEHİD DÜŞMESİ BİR ŞEREF
Aynı zamanda Kassam Tugayları'nın kurucuları arasında yer alan Yahya Sinvar'ın "şehitler kervanına" katıldığı belirtilen açıklamada, "Hareketimiz, askerlerinden önce komutanlarını feda etmesi, liderlerinin, Allah yolunda canlarını ve kanlarını vermiş halkımızın Şehidler kervanına katılmaları ve liderlerimizin, korkak düşman ordusuyla kahramanca çarpışarak kahramanca savaşırken kardeşlerinin arasında şehid düşmesi bizim için büyük bir şereftir." denildi.

Açıklamada, "Liderlerimiz, gerilerinde Allah'ın izniyle Filistin'i ve Mescid-i Aksa'yı işgalcilerin pisliğinden temizlemeye kararlı, yüzbinlerce mücahidi halkımıza ve ümmetimize emanet bırakmışlardır." sözleri sarf edildi.

Kassam Tugayları'ndan yayınlanan askerî bildiride şu ifadeler yer aldı:

Ey Mücahid Filistin halkımız ve ey Arap ve İslam ümmetimizin evlatları:

Şehid İzzeddin el-Kassam Tugayları, Müslümanların mukaddes Mescid-i Aksa'sını ve halkımızın meşru haklarını savunurken şehadet şerbetini içen, İslami Direniş Harekatı Hamas’ın lideri büyük komutan Yahya es-Sinvar "Ebu İbrahim"i şehidlik makamına yükselidğini ilan ederiz. O, Mescid-i Aksa'yı ve halkımızın meşru haklarını savunurken arkasını dönmeden, yüzü ileriye, düşmana bakan bir mücahid olarak en şerefli savaşlardan birinde şehid oldu.

Hareketimiz, askerlerinden önce komutanlarını feda etmesi, liderlerinin, Allah yolunda canlarını ve kanlarını vermiş halkımızın Şehidler kervanına katılmaları ve liderlerimizin, korkak düşman ordusuyla kahramanca çarpışarak kahramanca savaşırken kardeşlerinin arasında şehid düşmesi bizim için büyük bir onurdur.

"Kalkan-28" operasyonları: 257 şüpheli göçmen kaçakçılığı organizatörü yakalandı "Kalkan-28" operasyonları: 257 şüpheli göçmen kaçakçılığı organizatörü yakalandı

Komutanımız Ebu İbrahim'in mücadelesi şanlı bir direniş yolculuğuydu. O, Hamas İslami Direniş Hareketiyle, Hareketin askerî ve güvenlik birimlerinin kurucularından biriydi. Yirmi yılı aşkın bir süre işgal hapishanelerinde gençliğinin en güzel dönemini feda etti ve "Özgürlerin Vefası" takasıyla başı dik bir şekilde serbest bırakıldı. Hapisten kurtulur kurtulmaz, direniş yoluna devam etmekte tereddüt etmedi ve asla rahat yüzü görmedi.

Hareketin askeri alandaki çalışmalarına üç bölgede de liderlik etti ve Kudüs'ün özgürülüğü yolunda direniş cephelerini birleştirme maksadıyla önemli bir rol oynadı. Daha sonra Gazze'de hareketin liderliğini üstlendi ve onun liderlik dönemi, davet, siyaset ve askerî alanda bir sıçrama yaparak "Aksa Tufanı" ile sonuçlandı.

Onun liderliği, Milli ve uusal birliktelik ve ortak direniş çalışmalarında da bir dönüm noktası oldu. Büyük komutan İsmail Heniyye'nin şehadetinden sonra hem içerde hem de dışarda hareketin liderliğini üstlendi.

Başta Hamas olmak üzere Direniş grupları, halkımızın ve İslam ümmetinin tarihindeki en önemli dönüm noktalarından biri olan bu büyük ve belirleyici savaşı başlatma kararı aldıklarında, özgürlüğün bedelinin çok ağır olduğunu biliyorlardı. Halkımızın meşru haklarını gasp eden zalim düşmana boyun eğmeyi ya da onun zulmüne sessiz kalmayı reddederek liderlerini ve askerlerini feda etmeye hazırdılar. Tıpkı "Aksa Tufanı" savaşından bir yıl sonra halkımızın büyük bedeller ödemesine ve siyonist işgalcilerin soykırım gerçekleştirmesine rağmen halkımızın diz çökmemesi ve teslim olmaması gibi, direniş yürüyüşümüz de Filistin'in özgürlüğüne kavuşup, son siyonist kovulana ve tüm haklarımız geri alınıncaya kadar durmayacaktır.

Bu suçlu düşman, Sinvar, Heniyye, Nasrallah, Aruri ve diğer büyük direniş liderlerini şehit ederek direnişi bastırabileceğini ya da geri adım attırabileceğini sanıyor. Ancak direniş, halkımızın meşru hedeflerine ulaşıncaya kadar devam edecek ve daha da güçlenecektir. Şehadet, liderlerimizin en büyük arzusuydu.  Onların kanı özgürlük yolunu aydınlatacak  ve işgalcileri yakacak birer meşaledir.

Liderlerimiz, gerilerinde Allah'ın izniyle Filistin'i ve Mescid-i Aksa'yı işgalcilerin pisliğinden temizlemeye kararlı, yüzbinlerce mücahidi halkımıza ve ümmetimize emanet bırakmışlardır.

Şüphesiz ki bu bir cihaddır;

Ya zafer ya da şehadet!