CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, olası baskın seçim iddialarından muhalefetin Cumhurbaşkanı adayına, ertelenen Diyarbakır ziyaretinden ittifak ilişkilerine kadar birçok konuda değerlendirmelerde bulundu.

"DEVLETİ BİLEN, SAĞDUYULU BİRİSİNİ CUMHURBAŞKANI ADAYI OLARAK BELİRLERİZ"

Türkiye siyasi yapısını iyi bilen bir siyasetçinin muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı olması gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Bozulan hukuk düzenini yeniden inşa etmek, devletin yaşadığı çürümeyi sonlandırmak istiyorsak, devleti bilen, sağduyulu, ittifakın bileşenlerine güven veren ve ortak hareket etmeyi temel ilke olarak kabul etmiş birisini Cumhurbaşkanı adayı olarak belirleriz" dedi.

"6 PARTİ GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEM İÇİN SORUMLULUK İÇİNDE HAREKET EDİYOR"

Cumhur İttifakı'nın Millet İttifakı'nın parçalanacağına yönelik ülkeyi beklentiye sokmaya çalıştığını kaydeden Kılıçdaroğlu, "Şu an güçlendirilmiş parlamenter sistem için çalışan altı siyasi parti genel başkanı da büyük sorumluluk içinde hareket ediyor. Demokrasi konusundaki açmazların farkındalar. Altı siyasi partinin genel başkanları, güçlendirilmiş parlamenter sistem konusunda bir görüş addediyorlarsa bu Türkiye Cumhuriyeti siyasi tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır, umut vericidir. İttifakı oluşturacak siyasi partiler oturacak, konuşacak, kamuoyuna taahhütlerde bulunacaklar. Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçerken hangi adımların atılması gerekiyor, bu konuda çalışmak, çaba göstermek gerekiyor. Toplumun karamsar olmasına hiç gerek yok. Bütün bu sorunlar akılcı yöntemlerle uygarca konuşarak tartışarak çözülür" ifadelerini kullandı.

EKONOMİ PROGRAMININ ALİ BABACAN'A BIRAKILDIĞINA DAİR İDDİALARA YANIT

Her partinin ekonomi alanında çalışmaları olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Her partinin kendi programı var. Biz, 'Kendi programınızı bir kenara bırakın' diyemeyiz. Hepsini oturup konuşuruz. Her partide ekonomi konusunda genel başkan yardımcısı düzeyinde yetkin insanlar var" dedi. Ekonomi programının DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'a bırakıldığına dair iddiaları da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, "Hiçbir konu hiçbir siyasi partinin tekeline verilemez. Çünkü sorun ekonomi, insan hakları, adaletsizlik, liyakat sisteminin çökmesi, devletteki çürüme, liyakat sisteminin çürümüş olması. Hangi görüşten olursak olalım önce devleti doğru saat gibi çalışan bir organa dönüştürmek zorundayız. Merkez Bankası'ndan tutun Kamu İhale Kurumu'na kadar en nitelikli insanlar buralarda görev yapacaklar, yasaların gereğini yapacaklar, yasadışı iş yapan bürokratlar bürokrasiden ayıklanacak, düzgün, namuslu insanlar gelecek. Bunun A Partisi, B Partisi olmaz. Siz devletteki yapıya parti gözlüğü ile bakarsanız devletin yapılanmasında uyumsuzluk çıkar. Biz altı ay içinde Türkiye'de bütün çarkların rahatlıkla dönebileceğine inanıyoruz. Bütün bunların hepsi yapılabilir. Kamuda hala çalışan çok nitelikli insanlar var. Bunlar biraz köşeye atılmış insanlar, yetki ve görev verildiğinde çok iyi çalışırlar" açıklamasını yaptı.

KABUS SONA ERECEK

Kılıçdaroğlu, yarın seçim olacak gibi çalıştıklarını ifade ederek, "Seçim sandıklarının başındaki görevlilere kadar çalışma yapıyoruz. Bu konuda çok iddialıyız. 'Erdoğan seçim yapar mı, kaybetse de gitmez...' Bunlar hayal, halkın moralini bozmak için bazı arkadaşların yazdıkları, televizyonlarda söyledikleri. Seçim olacak ve Erdoğan'ı demokratik yollarla göndereceğiz. Türkiye coğrafyasının neresinde yaşarsa yaşasın vatandaşların bunu bilmesini isterim. 'Efendim acaba seçim olur mu?' diye soruyorlar. Bu özellikle AK Parti kanadının pompaladığı bir şey, insanların sandığa gitmemesini sağlamak için yürütülen bir çaba. Hiç kimsenin hele hiçbir aydının bunu söylemeye hakkı yok. Seçim olacak ya zamanında ya erken. Sandığa gideceğiz, sandıklara sahip çıkacağız, oyumuzu kullanacağız ve bir kâbus dönemini sonlandıracağız, herkesin buna inanması lazım" diye konuştu.

İTTİFAK İSMİ DEĞİŞEBİLİR

Yeni partilerle yeni bir ittifak kurulması ya da Millet İttifakı'nın isminin değişmesi konusunda da konuşan Kılıçdaroğlu, "İttifakı oluşturan bileşenlerin tamamı karar verir. 'Benim düşüncem şudur' demem doğru olmaz" dedi.