Aydın'ın Efeler ilçesindeki Şükran Güngör-Yıldız Kenter Tiyatro Salonu'nda partisinin üye katılım töreninde konuşan Kılıçdaroğlu, CHP'ye üye olmanın zor bir görev olduğunu, CHP'li olmanın kul hakkı yememek, adalet, hak ve hukuku savunmak, herkesin kimliğine saygı duymak demek olduğunu söyledi.

Türkiye'nin sorunlarının farkında olduklarını, 6 lider bir araya gelerek Türkiye'nin kaderini değiştirmek, 2023'e giderken cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak istediklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bugün Türkiye'nin içinde bulunduğu durum, bir parti olayı olmaktan çoktan çıkmıştır. Sorun bir Türkiye sorunudur ve biz Türkiye'yi ayağa kaldırmak zorundayız" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, bölgesinde saygınlığı olan bir ülke inşa edeceklerini, bütün komşularla huzur içinde yaşayacaklarını aktararak Türkiye'deki Suriyelileri ırkçılık yapmadan, kendi iradeleriyle kendi ülkelerine göndereceklerini dile getirdi.

Parti olarak geçmişteki hatalarından ders çıkarmaya çalıştıklarını anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"CHP olarak geçmişte hatalarımız, eksikliklerimiz oldu. Bugün de olabilir. Bütün mesele hatalardan ders çıkarmaktır. Hataları tekrar etmemektir. Bunları yapmadığımız taktirde sorunu çözeriz. Biz bazen oturduk Ankara'da güzel nutuklar attık. Efendim niye bize oy çıkmıyor? E sen gittin vatandaşın sofrasına oturdun mu, çayını kahvesini içtin mi, derdini dinledin mi? Senin derdini şöyle çözeriz diye anlattın mı? Anlatmadık. 'Niye iktidar olamıyoruz?' diye kendi kendimize düşündük. Demek ki gezmek, oturmak, konuşmak, vatandaşın derdini dinlemek lazım. Biz bir ara da başörtüsü sorununu Türkiye'nin bir numaralı sorunu haline getirdik. Sana ne kardeşim kadının giyim kuşamından, kadın istediği gibi giyinir. Ona bizim sadece saygı duymamız lazım. O kadının işi gücü var mı, mutfağında, evinde huzuru var mı, evladı çalışıyor mu? Asıl onlarla ilgilenmemiz lazım."

Vatandaşlardan sandık geldiğinde ellerini vicdanlarına koyarak oy vermelerini istediğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, seçimlerin kaderini ilk kez sandığa gidecek gençlerin belirleyeceğini, bu gençlerin "otoriter bir yönetimi kullandıkları oylarla değiştirerek dünya siyaset tarihine geçeceklerini" savundu.