Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in tutuklanmasının ardından hareketli saatler yaşanıyor.

Özer'in görevden alınmasının ardından Esenyurt Belediyesi'ne kayyum atandı.

Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) eski genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Özer'in tutuklanmasını eleştirdi.

"MİLLET İRADESİNİ YOK SAYACAK İŞLEMLER YAPTIRDILAR"

Kılıçdaroğlu, 'Sine-i Millet' çağrısı yaparak şu ifadeleri kullandı:

Yargı ve yürütme, tek adamın emrine girdi. Yasama organımız işlevsiz hale getirildi. Liyakat gerektiren bütün makamlar, hukuksuz talimatlara itaat eden beceriksizlerle dolduruldu.

Denetleme mekanizmaları yok edildi. Şeffaflık ve hesap sorulabilirlik ortadan kaldırıldı. Muhalif siyasetçiler, gazeteciler, aydınlar, öğrenciler, sanatçılar, karşı duran herkes davalarla ve hapis cezalarıyla sindirilmeye çalışıldı. Yaratılan korku ikliminde toplum edilgenleştirildi.

Ahlaksızlık ve yolsuzluk olağanlaştı ve kurumsallaştı.

SİNE-İ MİLLET NE DEMEK?

Sine-i Millet yani sineyi millete dönmek, Türkiye siyasi tarihinde siyasi temsil meşruiyetini yitirdiği düşünülen TBMM'den çekilerek siyasete halk içinde devam etmek anlamında kullanılan ifadedir.

Türkiye tarihinde her dönemde birçok siyasetçi tarafından dile getirilmiş olsa da fiili olarak şimdiye kadar herhangi bir siyasi parti tarafından uygulanmamıştır.

Savcılık harekete geçti: ABB konserlerine 'israf' soruşturması Savcılık harekete geçti: ABB konserlerine 'israf' soruşturması

İfade, Türkiye siyasi tarihinde çok partili dönem geçişle birlikte kullanılmaya başlanmıştır. 1946 genel seçimlerinde usulsüzlük yapıldığını iddia ederek seçimlerin şaibeli olduğu gerekçesiyle DP'li bazı milletvekilleri sine-i millete dönmeyi istemiş ancak bu gerçekleşmemiştir.

Anavatan Partisi, 1987 genel seçimlerinde birinci parti olarak yüzde 36 oy almasına karşın, 1989 yerel seçimlerinde oy oranı yüzde 21'e düşmüş ve seçimde üçüncü parti olmuştur. Yerel seçim sonuçlarını gerekçe gösteren bazı DYP ve SHP milletvekilleri TBMM'deki partiler arası milletvekili dağılımının halkın iradesini yansıtmadığını öne sürerek sine-i millete dönme fikrini savunmuş ancak bu gerçekleşmemiştir.

Sine-i millete dönmeyi fiili olarak günümüze dek gerçekleştiren tek kişi 1989'da Turgut Özal'ın cumhurbaşkanı seçilmesi sonrası milletvekilliği görevinden istifa eden DYP üyesi Murat Sökmenoğlu'dur. Turgut Özal'ın mecliste gerekli oy oranını almadan seçildiğini ifade ederek bu durumu protesto amacıyla istifa etmiştir.

Dillerinden düşürmedikleri "dış güçler," metaforuyla kendilerine bağlı kalacak bir kitle ve tek adam rejimini tesis ettiler. Talimatlarına harfiyen uyacak ve her türlü hukuksuzluğu gerçekleştirecek sözde savcıları etkin yerlere atayıp, onlar eliyle millet iradesini yok sayacak işlemler yaptırdılar. Böylesi ahlaksız bir yapı ile karşı karşıyayız.

"KURTULUŞUMUZUN TEK YOLU: SİNE-İ MİLLETTİR"

Karşımızda bir kişi yok; emperyal güçler tarafından teslim alınmış ve bütün gücü elinde bulunduran, onların emriyle hareket eden bir yapı var.

O nedenle buradan tekrar ediyorum: Müzakere yok, mücadele var...

Saray ve kullanışlı aparatlarından kurtuluşumuzun tek yolu: Sine-i Millettir.

Halkın helal oylarıyla seçilmiş bir siyasetçiye yapılan hiçbir hukuksuzluğu ve kayyum garabetini kabul etmiyoruz.