Klasik Türk edebiyatında kaside

Bir- edebiyat terimi olarak ilk beyti kendi içinde, diğer beyitleri ilk beyitle kafiyeli olmak üzere en az 15 beyit uzunluğunda ve aynı vezinde söylenilmiş nazım biçiminin adıdır. Genellikle 31 beyitten 99 beyte  kadar uzunlukta yazılsa da beyit sayısı konusu nda kesinlik bulunmamaktadır.


Tanımlarda geçen "uzun şiir" ise görece bir niteleme olup terkib-bend, terci-bend dışındaki nazım şekillerine göre daha uzun yazılmasındandır. Kasidenin uzunluğu aslında kafiye bulma zorluğu ile de ilişkilidir. Kasideler divanlarda ilk başta yer alırlar.

Kasidenin ilk beytine matla, ikinci beytine hüsn-i matla, son beytine makta, sondan bir evvelki beyte (güzel ve etkileyici olmasına özel önem verildiği için) hüsn-i makta, şairin mahlasının bulunduğu beyte tac beyit, kasidenin en güzel kabul edilen beytine şah-beyit ve beytü'l-kasid adları verilir. (Hüsn-i matla' ve hüsn-i makta terimlerinin farklı anlamları için giriş
kısmında söylediklerimiz burada da geçerlidir.) Şair kasidenin herhangi bir yerinde yeni bir matla beyit söyleyebilir. Bu durum tecdid-i matla' (yeni bir matla getirmek, matlaı yenilemek) olarak adlandırılır.

Kasidenin kâfiye düzeni şu şekildedir: aa, xa, xa, xa, xa,...

Kaside kelimesinin sözlük anlamı nedir?

Kaside kelimesinin sözlük anlamı kastetmek, bir şeye yönelmek, doğru yolda bulunmaktır. 

Kasidelerin bölümleri

a)Nesib (tebib): Kasidenin giriş bölümüdür. Nesibin önemi, bu bölümde işlenen konunun bazen kasideye ad olmasından da anlaşılmaktadır. Genellikle 15-20 beyit arası uzunluktadır.  (Nesib ile teşbib bölümlerinin arasını yukarıda söylediğimiz şekilde, kasidenin bu giriş kısmı âşıkane duyguları barındırıyorsa nesib, aşkın dışında başkaca konulan işliyorsa teşbib adını vererek ayıranlar olduğu gibi bunları birbirinin yerine de kullanılan kavramlar olarak kabul edenler de vardır.)

b) Girizgah (gürizgah): Şairin medhiye(övgü) kısmına geçeceğini haber veren bir iki beyitlik kısımdır. Dolayısıyla aslında ayrı bir bölüm sayılmaz. Nesib ile medhiye arasında geçişin şairane bir tarzda yapılması gerekmektedir.

c) Medhiyye (maksad, maksid). Bu bölümde kasidenin sunulduğu kişiövülür. Kasidenin asıl yazılış maksadının ifade edildiği bu bölüm şirin merkezidir. Baştaki ve sondaki bölümler bu kısmı desteklemek durumundadır. Genellikle önemli bir kişinin veya değerli bir varlığım övüldüğü bu kısımda şair sanatkârane bir tarzda memduhunu övmektedir. 

d) Tegazzül: Kaside içinde yazılan bir gazeldir. Kasidedeki yeri tam olarak belirlenmiş değildir. Nesibden hemen sonra gelebileceği gibi medhiye kısmından sonra da yer alabilir. Tegazzül her kasidede görülmez.

e) Fahriyye. Şairin kendisini övdüğü bu bölüm aslında sanatkâr yönünün muhataba hatırlatılması amacını da taşımaktadır.

f) Dua: Şairin övdüğü kişi veya varlığa dua ettiği bölümdür. Aynı zamandabu bölümde kasidenin tamamlanması dolayısıyla Allahu Tealâ'ya hamd ve şükr edilir.

Kasidenin yukarıda yazılan kompozisyonu her kaside için söz konusu değildir. Hatta kasidelerin çok azında bu kompozisyonun takip edildiğini görürüz.

Kasidelerin tasnifi ve adlandırılması

a) İşlenen konulara göre: Kasideler nesib, teşbîb ve medhiye bölümlerinde işlenen konularına göre adlar alırlar. Allahu Teâlâ'nın yüceliğini ve birliğini konu alan kasideler tevhid, O'na yakarışta bulunan şiirler münâcât, peygamberimiz, onun dört halifesi ve hatta on iki imam için yazılanlar na't adını alır. Bir şahsın ölümü üzerine duyulan üzüntüyü ifade eden kasidelere mersiye, birisinin yergisi söz konusu ise hicviye adı verilir.

b) Rediflerine göre: Kasidelerin bazıları redif olan kelimeleri ile adlandırılmıştır. Ahmed Paşa'nın "güneş" ve "kerem" kasideleri, Fuzûlî'nin "su" kasidesi bu adlandırma çeşidinin örneklerindendir.

c) Bazı kasidelerin kafiye (revi) harfine göre adlandırıldıkları görülür. Kaside re harfiyle bitiyorsa râiyye, mim harfiyle bitiyorsa mimiyye olarak adlandırılır.