Hilafeti (Liderliği) kendi ellerimizle lağv edip, dünya idaresini İsrailoğulları’na kaptıralı, tam yüzyıldır dünya’nın tamamı Siyonist cezaevine çevrildi.

İsrail dışında tüm insanlık o cezaevinde tutsak! Siyonist İsrail, işgali altındaki Kudüs’ü Şerif’ten yönettiği Emperyalist ustaları Obama, Putin ve Papa gibi cezaevi müdürleriyle Washington, Pekin, Moskova ve Avrupa’nın manevi başkenti Roma’yı istediği gibi idare ediyor. Kendilerini Siyonist ve emperyalist cezaevinden kurtarmak için uğraşan iktidarları da, cezaevi mahkûmları olduğunu hâlâ anlayamayan aldatılmış halk kitleleri eliyle yıktırmaya devam ediyor. Yani ezilenleri birbirine ezdirerek ezenlerin yeryüzü iktidarını sağlıyorlar. Yukarıda saydığım emperyalist ve vahşi ülkeler eliyle yeryüzü coğrafyasındaki sömürülen ülkelerin başına da cezaevi gardiyanları görevi için hain Yezid-i Esad ve Sisi gibi av köpeklerini(!) getirebiliyorlar! Kendi yakaladığı avını yemeye kalkan av köpeklerini de Saddam gibi kendi halkları eliyle acımasızca yok edebiliyorlar! Çıkarlarına uyuyorsa Demokrasi fazilet, krallık ve darbeler rezalet olurken; çıkarları zarara uğradığı an krallık ve askeri darbeler fazilet, Demokrasi ise rezalet bir rejim oluveriyor! Dünya ekonomisini faiz tuzağıyla ele geçiren mel’un Siyonist İsrail, materyalist eğitim ve medya yoluyla dini devre dışı bırakarak, ahlakı ve aile yapısını çökerterek, kendi vatanına, medeniyetine, tarihine ve ecdadına düşman ve bindiği dalı kesebilen cahil mi cahil bir toplum oluşturmayı da başarmıştır maalesef! Kimilerini esrar eroinle, kimilerini alkol, kumar, fuhuş ve moda hastalığı yoluyla düşüncesiz, şuursuz bir toplum haline getirerek kendi ülkelerinde cezaevi mahkûmu haline dönüştürmeye ise devam ediyorlar.

Tarih boyunca din ve mezhep çatışmalarını körükleyerek organize ettirdikleri haçlı seferleriyle Müslümanlarla Hristiyan âlemini, iç çatışmalarla ise Avrupa’da 1. ve 2. Dünya savaşlarıyla toplumları birbirine kırdırdıkları gibi, Şia-Sünni mezhebi ihtilaflarını asırlardır körüklemek suretiyle de Müslüman Coğrafyasını paramparça ettiler. Kanayan yara Kerbela’yı bile her sene mahsus, yanlış ve yalan anlattırmak suretiyle Müslümanı Müslümana düşman göstermeyi bile başarabildiler! Ehl-i Sünnet âleminde hain, zalim ve katil Yezit melununu seven bir kişi dahi yokken, önderlerimizden büyük Şehid Hz. Hüseyin (r.a) Efendimizin’in katilini, Ehli Sünnet camiasında arama ahlaksızlığını tam on dört asırdır devam ettirmeyi de, içimizdeki Ehl-i Beyt istismarcısı din taciri Bel’amlar yoluyla başarabildiler! Tabandaki samimi Ehli Beyt âşıkları kardeşlerimizi asırlık yalan ve iftiralarla Ehli Sünnet kardeşlerine düşman yapmayı da başarabildiler! Kurucularının tamamı Lawrence ve Moiz Kohen (Tekin Alp) gibi Yahudi olan irkçı faşist hareketlerle ve mezhepçilik hastalıklarıyla ülkelerde terör belasını yaygınlaştırarak gücü ve kuvveti ele geçirdiler. Sömürdükleri ülkelerde kurdurttukları Mason locaları eliyle oluşturulan Lions ve Rotary kulüpleriyle yetiştirilen Yeniçeri gardiyanlarını milletin ensesine inen bir demir el (!) yapmayı da başarabildiler. Şimdi Türkiye, Mısır, Tunus, Suriye gibi kapalı Siyonist Cezaevlerinde halkın isyanları başlayınca yeniden gardiyanlar ve emrindeki silahlı güçler harekete geçiriliyor! Aynı halk ayaklanmalarının ülkelerine yayılacağından korkan, halkına Kral olan İsrail gardiyanları da baskı, şiddet ve zulümlerini artırmaya başladılar. Bu Şeytani oyunları bozmak için; Sabır ilacıyla hareket edilerek aldatılmış kitleleri uyandırıcı sohbetlere, konferanslara ve eğitim çalışmalarına ağırlık verilmeli. Alevi-Sünni, Türk-Kürt kardeşliğinin laftan eyleme dönüştürülmesi için hükümette Alevi kardeşlerimizin sorunlarıyla ilgilenecek bir Alevi kardeşimiz temsil görevini üstlenmelidir. Herkesin inancının gereğini yapabileceği özgür ortamlar mutlaka artırılmalıdır. İnsan hak ve özgürlükler ile adalet ilkelerinden asla taviz verilmemelidir. Akıllı ve merhametli doktor hastaya değil mikroba kızar. Onun için hastalarla değil, cehalet ve aldatılmışlık mikroplarıyla mücadele edilmelidir. Sömürgecilerin ekonomik güçlerini kırmak için Siyonizm ve yandaşları Masonların ürettikleri mallara, gazetelerine, tv ve internetlerine süratle boykot kampanyaları yaygınlaştırılmalıdır. Her zaman barışa ve halkın sandıktan çıkan iradesine toslama huyundan vazgeçmeyen KOÇların ekonomik boynuzları kontrol altına alınmalıdır. Yerli ve milli mal kullanmaya teşvik kampanyaları artırılmalı. Yerli ve Milli sermaye güçlendirilmelidir. İmanlı, ahlaklı, hayâlı ve vatansever dindar bir nesil yetiştirme seferberliğine destek vermeliyiz. Bu idealle yıllarca çalışan cemaat, tarikat ve sivil toplum örgütlerine maddi ve manevi desteklerimizi mutlaka artırmalıyız. İsmini Peygamberimizden alan Asker ve Polis Mehmetçiğimiz bilgilendirilmeli. Her zaman İsrail çıkarları adına ihtilal yapan paletli ve apoletli paşalara (!) asla itaat edilmeyeceği öğretilmelidir. Devletimizin Din, Vatan ve Namus müdafaası için emanet ettiği silahı halka ve halkın seçtiklerine doğrultmanın haram olduğu inancıyla nöbet tutmaları mutlaka defalarca telkin edilmelidir. Polis ve askerimizin ihtilal anında silahlarıyla beraber halkın ve seçtiklerinin yanına katılmalarının hukukun ve imanın gereği olduğu hatırlatılmalıdır. Yalan ve iftiralara kanarak sokaklara dökülen aldatılmış kitleler aydınlatıcı bilgilerle uyarılmalı. Niçin ve kimin için yürüdüklerini düşünmeleri sağlanmalıdır. Bu vatan gemisi batırılırsa beraberce boğulacağımız kendilerine anlatılmalıdır. Alevi’siyle Sünni’siyle, Türküyle Kürdüyle birlikte olmayı başaramazsak birlikte ağlamaya devam edeceğimiz gerçeğini dev afişlerle ve medya ilanlarıyla duyurmalıyız. Korkmak, durmak ve yılmak yok! Yola devam inşallah! Bu duygularla bin aydan daha hayırlı Kadir Gecenizi ve Ramazan Bayramınızı tebrik ediyorum.

Not: 140 Hafız adayı talebenin yatılı okuduğu Gölcük Eyüp Sultan Kur’an-ı Kerim Hafızlık Kursuna desteklerinizi (Gölcük Eyüp Sultan Camii ve Kur’an Kursu Derneği –Vakıfbank Gölcük Şubesi TL Hesabı; TR28 0001 5001 5800 7300 4950 15) bekliyoruz.