18 Ekim günü, 85 yaşında rahmeti Rahman'a kavuşan Kudüs Şairi Nuri Pakdil, Yedi Güzel Adam'dan biridir. 1934 yılında Kahramanmaraş'ta doğan Pakdil, İstanbul Hukuk Fakültesi'ni bitirdi, stajını da tamamladı fakat avukatlık yapmadı. Lise yıllarında başlayan yazı hayatıyla "Edebiyat"a gönül veren Pakdil, bu isimli bir dergi çıkardı. Daha sonra kurduğu Edebiyat Dergisi Yayınları'nın ilk kitabı olarak Batı Notları'nı yayınladı. On altı ayrı müstear isim kullanan Nuri Pakdil, en çok "Ebubekir Sonumut" adını tercih ederdi. Kültür Bakanlığı'nın Kültür ve Sanat Büyük Ödülü ile Necip Fazıl Saygı Ödülünün ilkini aldı. Kültür Bakanlığına ödülün maddi kısmını kabul etmediğini bir yazıyla bildirdi.

Onun yazdıkları ve savunduğu fikirlerle hayatı arasında en ufak bir çelişkiye rastlanmaz. Bunu, klas duruş olarak ifade eder ve şöyle açıklar:

"Klas duruş, her şeyden önce mala mülke itibar etmemektir. Vicdanlı olmaktır, ilkeli olmaktır. Yazdıklarınızla yaşama biçiminiz arasında çelişki olmamasıdır. Her koşulda, doğru bildiğiniz şeyin arkasında durmaktır."

***

Hiç şüphesiz onun en önemli vasfı Kudüs Şairi olmasıydı. Şiirlerinde Kudüs ve Mescidi Aksa bir figür olarak değil, en derin anlamıyla bir ideoloji olarak yer alır. Bazı ütopik kişilerin yaptığı gibi sadece fantezilerle değil, Filistin Davasıyla beraber Kudüs'e sahip çıkmıştır.

Kudüs'ün kendisi için ne kadar önemli olduğunu şöyle anlatmaktadır:

"Yeryüzünün değerli basiretli insanları. Sevgili Müslüman kardeşlerim. Hepinizi anti kapitalist, anti faşist, anti komünist, anti nasyonalist, anti siyonist ve en önemlisi de Türkiye üzerine ait olmak üzere anti firavunist bilinçle selamlıyorum.

Filistin davasına inanmış ve bu davanın başarıya ulaşması için karınca kararınca çaba sarf etmiş bir kardeşinizim, bir yazarım. Bu çabanın ana tetikleyicisi elbette, Filistin topraklarının bir parçası olan Kudüs'ün, ezeli ebedi ulu önderimiz, yeryüzünün gelmiş geçmiş en büyük devrimcisi Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa'nın (s.a.v.) miraca çıkarken son ayak bastığı yer oluşudur. Benim dünyamda İstanbul'un özel bir yeri, Kudüs'ün ise daha özel bir yeri vardır. Kalbimin yarısı Mekke'dir. Geri kalanı da Medine'dir. Üstünde bir tül gibi Kudüs vardır. Tutsak Kudüs'e borcumuz, Kudüs'ü savunmaktır. Özgürlüğüne kavuşturmaktır. Mekke, Medine, Kudüs ve İstanbul sevilmeden hayatın yani var oluşumuzun hikmeti kavranılamaz. Çünkü bizim eylemimizin evrenselliği Kudüs'ten başlamaktadır.

Kudüs sevilmeden insanlığa girilemez. Kudüs'ü bunun için biz Müslümanlar çok seviyoruz. Kudüs'ü savunmak, gerçek bağımsızlığı savunmaktır. Çünkü gerçek bağımsızlık yüzyıllar boyunca damıtılarak oluşturulan bir birikimdir. Kudüs insan onurunun asal kaynaklarından biridir. Putçuluğun kesinlikle iptalidir. Ve sevgili Kudüs, bizim ideolojik temelimizdir. Bu bağlamda vicdanını koruyabilen her edebiyatçı, her sanatçı, her yazar, sadece Filistin'de değil bütün insan coğrafyalarında batılı emperyalistler ve yerli işbirlikçileri tarafından ortaklaşa işlenen cürümlere karşı bir tavır almalıdırlar.

Batılılar yüreklerinin en gizli köşelerinde hâlâ duran Ortadoğu korkusunu atamamışlardır. Bu korku Ortadoğuluların İslam uygarlığını yeniden gün yüzüne çıkarmaları itibarıyladır. Çünkü Ortadoğu halkları İslam uygarlığını yeniden canlandırabilirse, çağın dengesizliği düzeltilebilecektir. Şimdi işgal altındaki el-Aksa, bütün Müslümanların inançlarını yıkmayı amaçlayan bir inanç cinayetinin suçsuz kurbanı olarak yıkık duvarlarıyla Müslümanların kalplerinde hepimizin kalbinde, sayfaları yırtılmış mukaddes bir kitap gibi duruyor. Türkiye'den Filistinli kardeşlerime İslami devrim özlemi yüklü İslami devrimci selamlarımı yolluyorum. Tüm direniş eylemlerinde hepinizin yanındayım.

Yaşasın yeryüzündeki tüm inananların birlikteliği. Yaşasın Filistin. Yaşasın Kudüs. Yaşasın ezeli ebedi ulu önderimiz Sevgili Peygamberimiz Hz Muhammed Mustafa'ya (a.s.m.) olan sarsılmaz bağlılığımız. Ne mutlu Müslümanım diyene!

***

Gerçekten Nuri Pakdil'in şiirlerinde yaşayan, umut taşıyan ve uğrunda mücadele edilen Kudüs'ü görürüz:

Tûr Dağını yaşa
Ki bilesin nerde Kudüs
Ben Kudüs'ü kol saatı gibi taşıyorum

Ayarlanmadan Kudüs'e
Boşuna vakit geçirirsin
Buz tutar
Gözün görmez olur

Gel
Anne ol
Çünkü anne
Bir çocuktan bir Kudüs yapar

Adam baba olunca
İçinde bir Kudüs canlanır

Yürü kardeşim
Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin

***

Mavi ışın dolanır anne gömleğinde
bal arısı deniz suyu
tayfı çocukların
gözetir Kudüs'leri

Kudüs'e şiir gömlek dikişi annenin
gösterir yönümüzü iğneden çıkan ipliğin konumu
kare ya dikdörtgen
annenin çocuk yanağındaki izi

Düşününce anne
Kudüs'ler yakınlaşır
bir tanrı tanımazın elinde de
Kudüs haritası bakar Kudüs yaklaşımıyla

Tapınakla yürek arasında en canlı ilişki
yüreğimiz sıkışınca
anladık
el Aksa'dan bir taş düşürülmüştür

Ve çocuk gülünce
ışır el aksa
el Aksa bilir ki
çocuk koyacak o taşı.