638'de Hazreti Ömer'in halifeliği döneminde fethedilmesinin ardından uzunca süre Müslümanların hakimiyetinde kalan Kudüs, Birinci Haçlı Seferi sonunda 1099'da yeniden Hristiyanlar tarafından işgal edildi.
Haçlı işgali altındaki şehri işgalden kurtaracak komutan, 1138'de Irak'ın Tikrit şehrinde dünyaya geldi. Selahaddin Eyyubi’nin babası Zengi hanedanlığında Tikrit, Ba'lebek ve Şam valilikleri yapmış Necmeddin Eyyub'tur.
Bir şehzade gibi yetişen ve iyi bir eğitim gören Selahaddin, genç yaşlarda Haçlılar'a karşı yapılan seferlere katılarak Şam şahneliğine kadar yükseldi.
Fatımilerin hilafetine son verdi
Nureddin Zengi'nin ordu komutanı olan amcası Esedüddin Şirkuh'un kumandasında 1164 ve 1169 yıllarında Fatımi egemenliğindeki Mısır'a yapılan seferlere katılan Selahaddin, başarılı bir asker ve yönetici olarak öne çıktı.
Nureddin Mahmud Zengi'nin vekili olarak Mısır'ı ve Mısır'a bağlı yerleri müstakil bir hükümdar gibi yönetmeye başlayan Selahaddin, kendisine ve Türklere karşı direnen Fatımiler ile onları destekleyen Haçlılar ve Bizanslılarla mücadeleye girişti.
Mısır'a tam anlamıyla hakim olan Selahaddin orduyu yeniden teşkilatlandırdı. Sünni medreseleri ve yeni kurumlar açtı. Fatımi bürokrasisini kademeli olarak tasfiye ederek, 1171'de Fatımi hilafetine son verdi.
Selahaddin Eyyubi, 1170 ve 1173 yıllarında, Kudüs Haçlı Krallığı'na karşı seferlere çıktı. Ayrıca 1173'te ağabeyi Turan Şah kumandasında Yemen ve Hicaz'a düzenlediği seferlerle bu şehirleri devletin birer eyaleti haline getirdi.
Nureddin Mahmud Zengi, 1174'te ölünce yerine 11 yaşındaki oğlu El-Melikü's-Salih İsmail geçti. Selahaddin, Salih'e bağlı kaldı ve onun adına hutbe okuttu, para bastırdı.
Salih'in de genç yaşta ölümünün ardından Selahaddin, 1181'de Fırat'ın doğusuna geçti, Diyarbakır, Urfa, Harran, Rakka, Habur, Re'sül'ayn, Dara, Nusaybin gibi el-Cezire bölgesi şehirlerini ele geçirdi ardından stratejik öneme sahip Halep'i ele geçirerek Kudüs yolunu açtı.
Kudüs'ün fethi
Selahaddin bir yandan devleti dağılmaktan kurtarmak, Orta Doğu'da İslam birliğini sağlamak için uğraşırken bir yandan da Haçlılarla mücadele etmek zorunda kaldı. Onun bu dönemde Haçlılar'a karşı ilk önemli seferi, 14 Kasım-9 Aralık 1177 tarihleri arasında gerçekleştirdiği Gazze-Askalan seferi oldu.
Selahaddin Eyyubi, Mısır'dan yapılan bu sefer sırasında düşmanın direncinin az olduğunu görünce hemen Remle'ye doğru ilerledi. Bu esnada Kral IV. Baudouin ile Renauld de Chatillon kumandasındaki Kudüs Krallığı güçlerinin ani baskınına uğradı ve savaşarak geri çekildi.
Selahaddin, Remle yenilgisinin yaralarını iki ay gibi kısa bir zamanda sarıp Kahire'den Şam'a hareket etti. Harim'i kuşatan Haçlılar onun gelmesi üzerine geri çekildi.
Haçlıların, Şam yoluna hakim bir noktadaki Beytülahzan denilen yerde kurdukları kaleyi kuşatarak 24 Ağustos 1179'da ele geçirdi. Bunun üzerine Haçlılar barış istemek zorunda kaldı.
Temmuz 1187'de Hittin denilen yerde Haçlılar'la yaptığı meydan savaşında büyük bir zafer kazanan Selahaddin, Haçlı ordusunu imha etti, bir kısmını da esir aldı. Esirler arasında Kral Guy de Lusignan ve Kerek-Şevbek bölgesi hakimi Renauld de Chatillon da yer aldı.
Selahaddin, bu zaferden sonra hızlı bir fetih hareketine girişerek, Filistin'de birçok kaleyi ele geçirdi. Birkaç hafta içinde büyüklü küçüklü 52 şehir fethettikten sonra 20 Eylül 1187'de Kudüs'ü kuşattı. Mirac mucizesinin yıl dönümü olan 2 Ekim 1187 Cuma günü Kudüs fethedildi.
Haçlıların tahrip ettiği Mescid-i Aksa'yı elleriyle süpürdü
Kazanılan zafer taşkınlık yapılmadan büyük bir olgunluk içinde kutlanırken Haçlılar şehirden çıkarıldı. Ancak Selahaddin Eyyubi, diğer Hristiyanların yanı sıra Yahudilerin de şehre yerleşmesine izin verdi.
Haçlılarca tahrip edilen Mescid-i Aksa'yı kendi elleriyle süpüren ve gül yağıyla yıkatan Selahaddin Eyyubi, Harem-i Şerif'i Hristiyanlara ait sembollerden arındırdı.
Fetih sonrası Kubbetü's Sahra'daki haçın da indirilmesinin ardından 88 yıl boyunca duyulamayan ezan sesi yeniden şehrin semalarında yankılanmaya başladı.
Aynı yıl Trablus Kontluğu ve Haçlıların kurduğu Antakya Prensliği'ne karşı sefere çıkan Selahaddin, Trablusşam'a ait birkaç kale ile Antakya Prensliği'nin topraklarının çoğunu ele geçirdi.
Diğer yandan Kudüs'ün ve birçok kalesinin düşmesi üzerine bütün Batı Avrupa ülkelerinin katıldığı yeni bir Haçlı seferi düzenlendi. Haçlılar 1189'da Akka'yı kuşattı. Selahaddin'in ordusu ile Haçlılar arasında Akka önünde iki yıla yakın süren şiddetli savaşlar yapıldı.
Fransa Kralı Philippe Auguste, Alman İmparatoru Barbarossa, İngiltere Kralı Arslan Yürekli Richard orduları ve donanmalarıyla gelip savaşa katıldı. Akka, 12 Temmuz 1191'de Haçlılar'ın eline geçti. Ancak Selahaddin, Haçlılar'ın Kudüs'ü almak için yaptıkları teşebbüsleri boşa çıkardı. Daha sonra 1 Eylül 1192'de iki taraf arasında 3 yıl 8 ay süreli barış antlaşması imzalandı.
Selahaddin, Haçlılar'la antlaşma yaptıktan kısa bir süre sonra 4 Mart 1193'te Şam'da vefat etti. Kabri, Emevi Camisi haziresinde bulunuyor.
İdeolojik parçalanmaya son verdi
Vefat ettiği tarihte Mısır, Libya, Yemen, Filistin, Suriye ile Malatya ve Ahlat'a kadar Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da ve Hemedan'a kadar Kuzey Irak'ta onun adına hutbe okunuyordu.
Selahaddin Eyyubi, geniş bir alanı kapsayan siyasi birlik kuran büyük bir devlet adamı olarak tarihe geçti. Bu siyasi birlik, Eyyubiler'in ardından Memlükler'le devam etti, 1517'de Yavuz Sultan Selim'in Kahire'yi ele geçirmesiyle son buldu. Selahaddin, kuvvetli bir ordu, iyi çalışan bir devlet teşkilatı kurup, Fatımi hilafetini yıkarak bölgedeki ideolojik parçalanmaya son verdi.
Selahaddin Eyyubi’nin diğer büyük başarısı, Kudüs'ü ve Haçlılar'ın elinde olan birçok yeri kurtarması olarak tarihte yerini aldı. Kudüs'ü geri alması İslam dünyasının en ünlü kahramanları arasında yer almasını sağladı.
İmar faaliyetleriyle yakından ilgilenen Selahaddin'in devrinde Filistin, Mısır, Hicaz ve Yemen'de çok sayıda medrese, zaviye, cami, köprü, kale, hamam inşa edildi.
İlim insanlarına ve sanatkarlara verdiği önem dolayısıyla Suriye ve Mısır, İslam dünyasının önemli ilim merkezleri haline geldi. Hicaz bölgesine, özellikle Mekke ve Medine'ye önem veren Selahaddin Eyyubi, "Hadimü'l-Haremeyn" unvanını kullanan ilk hükümdar oldu.
Doğulu ve Batılı tarihçiler övgüyle söz etti
Müslümanlar onun şahsında ideal bir sultan, Haçlılar gerçek bir İslam kahramanı gördü. Doğulu ve Batılı tarihçilerin, yazarların eserlerinde kendisinden övgüyle söz edildi.
Fransız tarihçi Albert Champdor, Selahaddin Eyyubi'yi mertliği, düşmanlarına karşı da adaletli olması sebebiyle "İslam'ın en saf kahramanı" diye niteledi.
Selahaddin Eyyubi, verdiği sözü ne pahasına olursa olsun tutar, affetmeyi severdi. Eman verdiği kişileri kesinlikle cezalandırmadı. Uzun dönem savaştığı Haçlılar da onun bu yönünü çok takdir etti.
Cömert bir sultan olarak bilinen Selahaddin, öldüğünde ise özel hazinesinden sadece 1 Mısır dinarı ile 36 Nasıri dirhemi çıktı.