"Kuran-ı Kerim'in Kadrini bilemedik!"
Bismillahirrahmanirrahıım
Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allahımıza hamd; Başöğretmenimiz, Önderimiz, sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize, tüm Peygamberlerimize, izinden gidenlere, Ehlî Beyti'ne, Ashabına, canımız Ana ve Babamıza, Allah (c.c)'ın ilke ve inkılabı İslam'a tabi olan Mümin kardeşlerimize, Din ve Vatan muhafızı Şehid ve Gazilerimize salat ve selam olsun!
Ana Hayat Yasamız ve Ana Yasamız Kuranı Kerim'e kavuşmamızın mükâfatı olarak bin aydan hayırlı kılınan Kadr gecemiz mübarek olsun!
Kadr kelimesi "..Kendisine güvenenlere Allah yeter! Allah emrini kararını mutlaka yerine getirir. Hiçbir güç buna mani olamaz! Muhakkak Allah her şey için bir kadr(ölçü)koymuştur! (Talak S.3) ayetinde belirtildiği gibi paha biçilmez çok değerli ölçü manasınadır! Alışverişlerde kullandığımız miktar kelimesi de kadr kelimesinden türemiştir!
Kutsal Kitabımızı ölüler Kitabı yapmayalım diye Allah (c.c), Kuranı Kerim'i Bize emanet ettiği bu geceye paha biçilmez ölçü manasına gelen kadr ismini vermiştir!
Ferdi, Ailevi, Hukuki, İlmi, İktisadi, Siyasi ve Ahlaki tüm sosyal hayatımızın ana ölçüsü yani ilkelerimiz Kuranı Kerim'dir!
Bu Kulluk ölçülerimizin ana Kaynağı Kuranı Kerim, Sünneti Seniyye ve muhlis mürşidi kâmil âlimlerimizin içtihadına dayalı İslami ölçülerimiz tüm hayatımızın değişmez ve değiştirilemez ilkeleridir!
Bu İslami İlke, İnkılab ve ölçülerin tamamına İman edenlere Mümin, tatbik edenlere Müslüman, İnkâr edenlere ve yasaklayanlara Kâfir ve İslami İlkelere sadece dil ile inanıp tatbikatını yani yaşanmasını engelleyenlere de Münafık sıfatlarını veren Yüce Dinimiz İslam'dır!
Tarih boyu Müslümanlar, İslami İlkeleri yaşama uğrunda Kâfirlerin yaptığı hile ve eziyetlerin en az iki katını Münafıklardan çekmiş ve çekmeye devam ediyoruz!
Asr-ı Saadet’te bile Ashab-ı Kiram(r.a) Efendilerimizi Cemel ve Sıffın savaşlarında birbirleriyle savaştıran bu nifak ehlinin akıl almaz, vicdanlara sığmaz hile ve tuzaklarıdır!
Asırlardır kapanmayan yaramız Kerbela meydanında Hz. Hüseyin (r.a) Efendimizi ve ehli Beytini acımasızca katlederek şehid ettiren de aynı nifak ehlinin hile ve tuzaklarıdır!
Ağaçların içindeki kurtlar gibi gizlenerek Müslüman Ülkelerin ve tüm Müslümanların birliğini, dirliğini kurutan nifak ehlinin hilelerini önleyecek ölçülerimizin ilacı Kuran'ı Kerim nimetidir!
İlk emri oku olan ve okunacak manasına gelen Kuran-ı Kerim'in okunmaması, anlaşılmaması ve yaşanmaması için harflerinin devrimlerle yasak edilmesini sağlayan küfür ve nifak cephesinin oyunlarını ne zaman idrak edeceğiz?
Bu ihanetleri sebebiyle, Ana Hayat Yasamız Kuranı Kerim'in paha biçilmez kıymetini (kadrini)hala bilemedik! İdrak edemedik! Anlayamadık!
Allah'ımızın sayısız nimetleri içinde İnsan ve Akıl sahibi olma nimetlerinden de üstün en büyük nimeti Kuran-ı Kerim'in kadrini kıymetini bilseydik vakit geçirmeden nefsimize, hayatımıza, Vatanımıza ölçü Kitabı yapmaz mıydık?
Kuran-ı Kerim'in kadrini kıymetini bilip ilmi, iktisadi, siyasi ve ahlaki ölçülerini öğrenip yaşayabilseydik fert, aile, toplum ve Devletlerarası ihtilaflar, isyanlar, düşmanlıklar ve nefret, kin, haset, hırs nedeniyle nifak savaşları artarak devam eder miydi?
Kuranı Kerim'i ölüler kitabı değil de ölçüler kitabı yapsaydık Irkçılık, Mezhepçilik, Tarikatçılık ve Particilik hastalıklarıyla birbirine düşman gibi bakar mıydık?
Kuran-ı Kerim'in kadrini kıymetini ve paha biçilmez ölçülerini bilseydik Mümin kardeşler topluluğu olarak bir bina gibi sarsılmaz parçalanmaz tek bir Ümmet olmaz mıydık?
Kuran-ı Kerim'in tüm Varlık âlemine gönderilen en büyük nimet olduğunu bilseydik İlim, Hak, Adalet, Ehliyet, Emanet, Meşveret, Merhamet, Uhuvvet, Sadakat, Vefa, Hayâ, Ahlak ve Yer Yüzünde rakipsiz Süper Güç olma nimetlerinden mahrum olur muyduk?
Okunması, ezberlenmesi ve dinlenmesi mucizevi eşsiz güzellikte olan şifa, rahmet ve mutluluk ve sevgi kaynağımız Kuranı Kerim'e kavuştuğumuz Kadr gecemiz ve Kuran-ı Kerim ile Oruçlarımızla, Sadakalarımızla, aslımıza ve yaratılış gayemize yani Kulluk ayarlarımıza dönüşümüzün mükâfatı olan Fıtr( fıtratımıza, özümüze) Bayramımız mübarek olsun!
Allah(c.c), Kuran-ı Kerim'in kadrini ve kıymetini bilip yaşamak için Baş Öğretmenimiz ve Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed(s.a.v) Efendimizin izinden yürüyenlerden eylesin!
Kadir Gecemiz münasebetiyle yazamadığımız "İmam'a değil, İmam ve ekibini uyarıcı cesur Müezzinlere ihtiyacımız var! Nasıl mı?" yazımızı özrümüzle haftaya İnşallah!
El birliğiyle maddi ve manevi çalışmalarımızla oluşacak sadece İslami İlke ve İnkılabına bağlı Bağımsız Türkiye'mizin yeniden dünya nöbetini beşli çeteden alması, Fethin sembolü Ayasofya'mızın açılması, Mescid-i Aksa'mızın özgürlüğü ve tatil olması dileğiyle İstanbul'un Fethi, Cuma ve Ramazanı Şerifimizin hediyesi Fıtr ( Kuran ile öze dönüş) Bayramlarımız mübarek olsun!
Selam, sevgi ve dua ile...
Şevki Yılmaz
www.sevkiyilmaz.net
www.habervakti.com
Twitter: @sevkiyilmaz
Facebook: @sevkiyilmaztr @sevkiyilmaz1955

Whatsapp Sözleşmesi'ni kabul ettiniz mi?
İmsak | 06:48 | ||
Güneş | 08:17 | ||
Öğle | 13:20 | ||
İkindi | 15:51 | ||
Akşam | 18:14 | ||
Yatsı | 19:38 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Beşiktaş | 18 | 38 |
2. Fenerbahçe | 18 | 38 |
3. Galatasaray | 19 | 36 |
4. Gaziantep FK | 19 | 34 |
5. Hatayspor | 19 | 31 |
6. Alanyaspor | 18 | 30 |
7. Trabzonspor | 19 | 30 |
8. Karagümrük | 18 | 27 |
9. Malatyaspor | 19 | 27 |
10. Göztepe | 19 | 25 |
11. Antalyaspor | 19 | 25 |
12. Rizespor | 19 | 24 |
13. Sivasspor | 18 | 23 |
14. Başakşehir | 19 | 23 |
15. Konyaspor | 19 | 22 |
16. Kasımpaşa | 18 | 22 |
17. Kayserispor | 19 | 19 |
18. Gençlerbirliği | 19 | 19 |
19. Erzurumspor | 19 | 16 |
20. Ankaragücü | 18 | 15 |
21. Denizlispor | 19 | 14 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Giresunspor | 17 | 35 |
2. İstanbulspor | 17 | 34 |
3. Samsunspor | 17 | 33 |
4. Altay | 17 | 32 |
5. Adana Demirspor | 17 | 31 |
6. Tuzlaspor | 17 | 30 |
7. Ankara Keçiörengücü | 17 | 28 |
8. Altınordu | 17 | 28 |
9. Bursaspor | 17 | 27 |
10. Bandırmaspor | 17 | 24 |
11. Adanaspor | 17 | 21 |
12. Ümraniye | 17 | 20 |
13. Boluspor | 17 | 19 |
14. Menemen Belediyespor | 17 | 16 |
15. Balıkesirspor | 17 | 16 |
16. Akhisar Bld.Spor | 17 | 13 |
17. Ankaraspor | 17 | 9 |
18. Eskişehirspor | 17 | 3 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. M. United | 19 | 40 |
2. Man City | 18 | 38 |
3. Leicester City | 19 | 38 |
4. Liverpool | 18 | 34 |
5. Tottenham | 18 | 33 |
6. Everton | 17 | 32 |
7. West Ham | 19 | 32 |
8. Chelsea | 19 | 29 |
9. Southampton | 18 | 29 |
10. Arsenal | 19 | 27 |
11. Aston Villa | 16 | 26 |
12. Leeds United | 18 | 23 |
13. Crystal Palace | 19 | 23 |
14. Wolverhampton | 19 | 22 |
15. Newcastle | 18 | 19 |
16. Brighton | 19 | 17 |
17. Burnley | 17 | 16 |
18. Fulham | 18 | 12 |
19. West Bromwich | 19 | 11 |
20. Sheffield United | 19 | 5 |
Takımlar | O | P |
---|---|---|
1. Atletico Madrid | 16 | 41 |
2. Real Madrid | 18 | 37 |
3. Barcelona | 18 | 34 |
4. Villarreal | 19 | 33 |
5. Sevilla | 18 | 33 |
6. Real Sociedad | 19 | 30 |
7. Granada | 19 | 28 |
8. Real Betis | 19 | 26 |
9. Cádiz | 19 | 24 |
10. Getafe | 18 | 23 |
11. Celta de Vigo | 19 | 23 |
12. Levante | 18 | 22 |
13. Athletic Bilbao | 18 | 21 |
14. Valencia | 18 | 19 |
15. Eibar | 18 | 19 |
16. Real Valladolid | 19 | 19 |
17. Deportivo Alaves | 19 | 18 |
18. Elche | 17 | 17 |
19. Osasuna | 18 | 15 |
20. Huesca | 19 | 12 |
Selamun Aleyküm Şevki bey,
Bakara 29 ve Casiye 13 de Rabbimiz, dünyayı ve kainatı insanın emrine verdiğini beyan buyuruyor. Dünya ve kainat insanın emrine verildiğine göre o zaman insandan istenen nedir? İstenen sadece ve sadece insanın mutluluğudur. 51/ZÂRİYÂT-56: Ve mâ halaktul cinne vel inse illâ li ya'budûn.Ve Ben, insanları ve cinleri (başka bir şey için değil, sadece Bana kul olsunlar diye yarattım).Ancak Allah'a kul olanlar mutluluğu yaşayabilirler.Zümer 17 de ancak Allah'a ulaşmayı dileyenlerin şeytana kul olmaktan kurtulup Allah'a kul olduğu ve cennetle müjdelendiği bildiriliyor. İşte kullukta zaten bu noktada başlıyor.Mutluluğun başladığı nokta da burası oluyor. Yani Allah’a ulaşmayı dileyerek ilk kulluğa ulaştığımız nokta. Dünya ve kainat insanın emrine verildiğine göre geriye istenmesi gereken sadece Allah kalıyor ( eğer cinleri ve şeytanları istemiyorsak). Allah ile bile olmadan mutlu olmak asla mümkün değildir. Hud suresi 105 ve 106. ayetlerde mutsuz olanların cehenneme gideceği bildirilirken, hud 108 de mutlu olanların cennete gideceği bildirilmektedir.İnsanın iki cihan saadetine ulaşabilmesi için Allahu Teala şeriat kitaplarının sonuncusu olarak Kuran'ı indirmiş ve Kuran'da bu dünyada nasıl mutlu olup ahirette de nasıl cennete gideceğimiz anlatılmıştır (enbiya 10, sad 29). Ali imran 73 ve Bakara 120 de belirtildiği gibi hidayet, (ölmeden evvel) ruhu Allah'a ulaştırmaktır. Kuran'a göre cehennemin kilidi, cennetin anahtarı Allah'a ulaşmayı dilemektir yani yaşarken ruhumuzu Allah'a ulaştırma talebimizdir (yunus 7-8 ve bakara 156-157) biliyorsunuz. Bu talep yoksa bütün amellerin boşa gideceği kehf suresi 105. ve araf suresi 147. ayetlerde anlatılıyor. Konuyla ilgili Peygamber Efendimiz SAV şöyle buyuruyor; " Men habbebe likaAllahi, habbAllahu likaihi. Men kerihe likaAllahi,KerihAllahu likaihi. Kim Allah’a ulaşmayı kalpten arzu ederse, Allah onu Kendisine ulaştırır. Kim de Allah’a ulaşmayı arzu etmezse, Allah da onu kendisine ulaştırmaz"(Sahih-i Buhari-12 cild/2043 ,Riyazussalihin/6.cild /228.sayfa). Resulullah bir başka hadisinde " Kulluk, duanın (Allah’a yaşarken ulaşma dileğinin) kabulüyle ruhun (Allah’a) yükselmesidir (ulaşmasıdır) buyuruyor (Tirmızi dav-at 112. Hadis). Yine bir başka hadisinde " mutu kable en temutu..." ölmeden önce ölünüz ki, Allah size bire yediyüz derecat versin" yani ölmeden evvel Allah'a ruhunuzu ulaştırın ki, Allah size bire yüzden bire yediyüze kadar deracat versin" buyuruyor. Bir başka hadiste Allahu Teala Peygamber Efendimize şöyle söyletiyor; "Ben dünyaya dostlarım için acı, bulanık ve dar geçimli olması için vahyettim. Ta ki Bana kavuşmayı özlesinler, Bana kavuşmayı (ulaşmayı) dilesinler" (Camiu’s Sağır, Hadis no: 3276 . Rivayet: Hz. Aişe ). Mevlana Celaleddin Rumi ise konuyla ilgili "Canan'a (Allah'a) ulaşmayı canı gönülden(kalpten) dile, sessiz sesinle Rabbinin ismini (Allah ,Allah,Allah diye) zikreyle" derken, Yunus Emre "Gel kardaş Hakk'a (Allah'a) ulaşayım dersen bir kamil mürşide varmazsan olmaz" diyor. Abdülkadir Geylani Hz.leri se "Hakk'ı (Allah'ı) dileyen cenneti ummaz, cehennemden korkmaz. Yanlız Hakk'ı (Allah'ı) diler. Bu dilekte(kurtulmak için) ona yeter" buyurmaktadır.
Şimdi zamanda daha geriye Hz. İbrahim dönemine gidelim ve saffat 99 a bakalım. Bu ayette Hz. İbrahim " Muhakkak ki ben, Rabbime ulaşan olacağım. Böylece O, beni hidayete erdirecek" diyor. Saffat 83 de ise Hz. İbrahim'in Nuh'un dininden olduğu anlatılıyor. Yetmez, Nahl 123 de Rabbimiz, Peygamber Efendimize Hz. İbrahim'in dinine tabi olmasını emir buyuruyor. Bütün bunlar gösteriyor ki, ezelden ebede dinin temeli ve olmazsa olmaz şartı ölmeden ruhu Allah'a ulaşmayı dilemektir. İnsanların doğru mesajı alabilmeleri ve iki cihan saadetine ulaşabilmeleri açısından hidayetin doğru tarif edilmesinin çok ama çok önemli olduğunu düşünüyorum. Hidayet, ne yoldur nede doğru yoldur. Yol yada doğru yol tarifi şeytanın uydurduğu bir yalandır. Bakara 223 ve rum 31 e göre sadece Allah'a ulaşmayı dileyenler, mümindirler, takva sahibidirler ve (gizli) şirkten kurtulmuşlardır. (Rum 31 de Allah'a ulaşmak değil, yönelmek emrediliyor deniliyorsa, bilinmeli ki; yönelmek namaz kılmak,zekat vermek,oruç tutmak vs. değildir. Namaz, peygamberlikten 11 yıl sonra miraçta emredilmiştir. Zekat ve oruç ise hicretten sonra emredilmiştir. O halde yönelmek kelimesinden murat, ibadet etmek değil, Allah'a ulaşmayı dilemektir.) Esasen Rabbimiz meariç suresi 4. ayette, Allah'a ulaşan şeyin RUH olduğunu bizim ellibin yıl saydığımız bir günde Kendisine yükseldiğini söylüyor.
Fizik vucud (hicr 26),ruh (Allah'ın temsilcisi)(Secde 9) ve nefs (şeytanın temsilcisi)(şems 7) olarak üç vucudla yaratılmış olan insan (enbiya 10) Allah'a ulaşma talebinin ardından Rabbimiz tarafından kalbine konulan mürşid sevgisiyle mürşidini aramaya başlar (cinn 14, maide 35, kehf 17,kasas 50,ahkaf 31-32, fetih 10,mümtehine 12, hud 112, araf 157,mümin 38, meryem 43-44). Allah'ın kendisi için tayin ettiği hayatta olan mürşide tabi olduğunda ise mücadele 22. ayete göre kalblerine iman yazılır. Bu nedenle Saidi Nursi Hz.leri ” iman intisaptır” (mürşide tabiyettir) buyuruyor. Kalblerine iman yazılanların başlarının üzerine aynı anda Allah'ın katında eğitim görmüş olan devrin imamının ruhu nimet olarak gönderilir.(Kadir gecesinde yeryüzüne inen melekler ve ruh dendiğinde ruhun Cebrail AS olduğu zannediliyor, Oysa Cebrail AS bir melektir ve meleklerin içinde yer alır. Burada kasdedilen ruh ise devrin imamının ruhudur). Bu suretle onlar, o ruhla desteklenirler (mücadele 22). (Bu nimet (ali imran 164) fatiha suresinde sırat-ı mustakime ulaşmak için Allah'tan istediğimiz nimettir). Aynı zamanda kendi ruhları vücudlarından ayrılarak (mümin 15) Allah'a vasıl olmak üzere sırat-ı mustakime ulaştırılır. Tabiyetle birlikte kişi mürşidinden aldığı zikir dersi ile yani zikrullah ile Allah Allah Allah diye zikretmeye(araf 205,müzemmil 8) başlar. Böylece daha önce şerh edilen (enam125, inşirah 1) kalbe zümer 23 e göre nurlar ulaşmaya başlar. Karanlıklar dışarı atılırken faziletler kalbe dolar. İşte Allah amenu olanların (Hud 29) yani Allah'a ulaşmayı dileyenlerin dostu olarak onların nefslerinin kalblerini bu şekilde zulmetten nura çıkarır (bakara 257). Ve böylece zikirle Allah'ın katından gelen nurlarla, bu insanlar güzel ahlakla ahlaklanmaya başlarlar.
Rabbimiz, Kuran'da bu işleme nefs teskiyesi diyor. Nefsleri Allah (nur 21), mürşidleri vasıtasıyla tezkiye eder. Ali imran 164,cuma 2,bakara 151.) biliyorsunuz. Peygamber Efendimiz "en nezafetül minel iman" temizlik (nefs temizliği yani nefs tezkiyesi) imandan gelir" buyurararak mürşidine tabi olan kişinin kalbine iman yazıldığı cihetle (mücadele 22), bu işlemden sonra nefs tezkiyesinin başladığına işaret etmiştir. Yaratılıştan nefsimizin kalbinde bulunan ve gizli şirki oluşturan (casiye 23) kin,öfke,nefret, kıskançlık, kibir, düşmanlık,yalan, zan, zulüm,fitne,fesat vs. nin yerini yapılan zikirlerle gelen nurlar (rahmetle gelen fazıl ve salavat nur 21,bakara 156-157) almaya başlar. Nur 21 de (eğer zikir yapmazsanız) Allah'ın rahmeti fazlı beraberce üzerinize olmaz ve nefsinizi ebediyen tezkiye edemezsiniz buyrulurken, bakara 156-157 de rahmetle salavat onların (Allah'a ulaşmayı dileyenlerin) üzerinedir ve kurtulanlar onlardır buyruluyor. Yapılan zikirlerle şeytanın nefsimizin kalbindeki fucurları azalırken,Allah'ın ilhamları da artmaya başlar (şems 8). Müminun suresi 1.ayette "müminler felaha erenlerdir" buyruluyor. Şems 9 da ise felaha erenlerin nefs tezkiyesi yapanlar olduğu bildiriliyor. O halde müminler, nefs tezkiyesi yapanlardır. Ala 14-15 de ise nefs tezkiyesinin zikirle (Allah, Allah, Allah diyerek (ahzab 41)) yapıldığı belirtiliyor. Nefs, mürşide tabiyetin ardından yapılan zikirlerle tezkiye olurken, ruh da müzemmil 8 e göre yapılan zikirlerle gök katlarında seyrederek Allah'a ulaşır (fatır 18, kehf 110) ve Rabbinde ifna(yok) olur (rad 20-22). Allah'a ulaşmayı dilemeyenlere yani kibirlilere ise gök kapıları açılmaz (araf 40) ve onlar Allah'a ulaşamazlar,dalalette kalırlar (furkan 21) ve deve iğne deliğinden geçmedikçe cennete giremezler. Peygamber Efendimiz SAV konuyla ilgili şöyle buyuruyor; "Kulluk, duanın (Allah’a yaşarken ulaşma dileğinin) kabulüyle ruhun (Allah’a) yükselmesidir (ulaşmasıdır) (Tirmızi dav-at 112. Hadis)".
Bundan sonra günbegün arttırılan zikirlerle (ahzab 41) nefs tasfiyesine gidilir. Ruhun Allah'a ulaşmasından sonra yani ermiş evliya olduktan sonra teslim olma sırası fizik vucuttadır (Ali imran 20). Bunun için günde18-20 saat zikretmek gerekmektedir. Daha sonra daimi zikre ulaşıldığında (Ali imran 190-191) nefs, Allah'a teslim olur (Bakara 139,hucurat 7,beyinne 5).Resulullah bu konuda ise şöyle buyurmuştur; "Yenamu aynani vela tenamu kalbi" Benim gözlerim uyur ama kalbim uyumaz ( hep Allah'ı zikreder). Bu noktada nefs tasfiyesi de tamamlanmış olur. Ardından kişi Allahu Teala tarafından tahrim 8 e göre tövbe-i nasuha davet edilerek salah makamına ulaştırılır. Bu makamda irade Allah'a teslim edilir ve teslimler tamamlanır. İslam (teslim yani muslimum) olduğumuz nokta burasıdır. Allahu Teala bu noktaya ulaşmış olan kişiyi irşada memur ve mezun kılındın cümlesiyle mürşid olarak atar. Mürşid, bu kainattaki en mutlu kişidir, fevzül azimin,ecrun azimin, fazzul azimin ve hazzul azimin sahibidir. Diğer insanlarında bu dünya da mutlu olabilmeleri ve ahirette cennete gidebilmeleri için hayatı boyunca irşad ve tebliğ ile meşgul olur ve onları Allah'a (ulaşmaya ve O'na teslim olmaya) davet eder. Peygamber Efendimiz Kendisine tabi olan sahabesi (fetih 10,mümtehine 12) için şöyle buyurmuştur; " Benim sahabem gökteki yıldızlar gibidir, hangisine tabi olursanız hidayete erersiniz." Bütün bunlar ibadetlerin en büyüğü zikrullah (Ankebut 45) ile gerçekleştilir (nisa 103, Ali imran 190-191). Diğer ibadetler de farzdır ancak, ibadet zevkinin yaşanması ve derecat kazandırmak için farz kılınmışlardır. Zikir ise esfeli safiline reddedilen ama bir takvim içersinde ahsene dönüşebilecek şekilde yaratılan insanın (tin 4-5) nefs tezkiyesi ve tasfiyesiyle kamil insan olması için farz kılınmıştır. Peygamber Efendimiz SAV zikrullah ile ilgili şöyle buyurmaktadır ; "Bilin ki, sizin derecenizi her amelden daha yukarı çıkaran ve sizin için güneşin ışıdığı şeylerden daha iyi olan amellerinizin en iyisi Allah'ı zikretmektir. Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur;" Ben, Beni zikredenle birlikteyim."(Biharul Envar,Cilt.93,Sayfa 163).
Muhterem Şevki Bey, 1400 sene önce yaşanan gerçek islamı sizinle paylaşmak istedim. Maalesef günümüzde bunlar unutulduğu için islam yaşanmıyor ve yaşanmadığı için Allah'tan gereği gibi yardım alamıyoruz . Ülkemizde hergün cinayetler, hırsızlıklar, tecavüzler artıyor, soygunlar artıyor. Müslümanlar, Allahuekber diyerek birbirlerini öldürüyorlar. Birde din istismarcıları ve din teröristleri bu olaylara tuz biber ekiyorlar. Allahu Teala aslında bütün bu yaşadığımız olaylara kendimize gelebilmemiz yani O'na ulaşmayı dilememiz için müsaade ediyor (Şura 30) ve müsibetleri gönderiyor (Tevbe 126). Bu nedenle şu anda dünya milletleri
( henüz fiili değil ama) top yekün üzerimize saldırabiliyorken diğer taraftan da doğal afetlerin ardı arkası kesilmiyorken, islam aleminde kan gövdeyi götürüyorken biz hala ne yapmamız gerektiğini bilemiyoruz, akledemiyoruz.Yapmamız gereken tek şey var "Allah'a ulaşmayı dilemek". Peygamber Efendimiz SAV bu günler için şöyle buyuruyor; "Kıyamete yakın devrede bütün dünya milletleri ümmetimin islamın (Türkiye'nin) üzerine üşüşecekler. Bunun sebebi ümmetimin (Allah'ı değil) dünya hayatını sevmeleri ve Allah'a ölmeden evvel ulaşmayı kerih görmeleridir (Ebu Davut,Melahim 5/4297) ". Oysa Osmanlı anlattığımız gerçek islamı yaşadığı için Allah onlara yardım ediyordu ve Osmanlı böylece aleme nizam veriyordu. En başta padişahlar mürşidlerine tabi idiler. Asker, Hacı Bektaş Veliye tabi idi. Esnaf, Ahi Evren Hz.lerine tabi idi. Osman Gazi diyorsak Şeyh Edebali'ye tabi idi, 2. Murad Han diyorsak Hacı Bayram Veli ye tabi idi, Fatih S.M. diyorsak Akşemseddin Hz.lerine tabi idi. Yani her padişah bir veliye tabi olmuştu ve Allah'ın yolunda ilerlemekteydi. Yavuz S.S. (Hasan Can'a tabi idi) şöyle buyuruyor:"Aleme padişah olmak kuru bir kavga imiş, bir veliye(mürşide) bende (tabi) olmak hepsinden ala imiş". Peygamber Efendimizin mürşidi ise Cebrail AS dı biliyorsunuz. İsra 80 de Allah'tan bir sultan yani bir mürşid istemişti . Allahu Teala da bunun üzerine O'na Cebrail AS ı göndermişti . Tabiyetinden sonra Resulullah şöyle buyuruyor; "lev lev mürebbi lema areftü rabbihi". Mürşidim olmasaydı bende Rabbime arif olamazdım." Men arefe nefsehu fe kad arefe rabbehu" kim (zikirle nefs tezkiyesi ve tasfiyesi yapıp) nefsine arif olursa, o Rabbine arif olur.
Hz Ömer RA buyuruyor ki; Allah, Kendisine ulaşmayı dileyen toplulukları yüceltir, dilemeyenleri de alçaltır. Sonuç itibariyle sizi seven bir kardeşiniz olarak tekrar Osmanlı gibi, sahabe gibi olmak istiyorsak, Allah'a dost olmak istiyorsak, Allah'a gerçek bir kul olmak istiyorsak, ahlaklı bir toplum olmak istiyorsak, Allah'ın sevgilisi olup mutlu mesut yaşamak istiyorsak ve aleme nizam vermek istiyorsak, yukarıda anlattığımız gerçek islamı hayata geçirmenin vaktinin geldiğini hatırlatmak istiyorum. Allah razı olsun.
Saygılarımla…
Şaban Uçur