Hastalık, rahatsızlık, bozukluk, kusur, hata, kıskançlık, aşk, sevgi kavramlarının ayrımının tam anlamıyla yapılamadığı ve kısıtlı bilgi ile herkesin her konuda fikir paylaşımında bulunduğu bir dönemdeyiz. Yaşam kalitemizin artması, ruh ve beden sağlığı açısından sağlıklı bireyler olarak yaşayabilmemiz için öncelikle kendimizi ve çevremizi çok iyi tanıyıp, şiddete neden olan durumun tam olarak anlaşılması gerekmektedir. 'Hastalık' veya 'ruhsal bozukluk' pek çok kişi için kabullenilmesi zor bir durumdur. Hele de söz konusu olan 'akıl ve ruh sağlığı' ise kişinin bu durumu önce kendisinin sonra da yakın çevresinin kabullenmesi ve tedavi arayışına gitmesi zaman almaktadır.
21. Yüzyıla doğru yol alırken ,artan şiddet, ölümler, tecavüzler, teröre bulaşmışlıkta fazlalık vb bir sürü olumsuzluk ile boğuşan yeni nesil ,kuşaklar arası çatışma (X,Y,Z,Alfa...) ,O ses Türkiye,Yetenek Sizsiniz,Survivor...vb proğramlar ile denetim altına alınan hazır ve zahmetsiz para kazanmaya yönlendirilen,alıştırılan bilinçsiz bir toplumun mimarları yeni jenerasyon..
Bunlar dünyada olup biten her şeye karşı ilgisizdirler, tam bir atalet miskinlik hareketsizlik içindedirler. Duyumsamazlıklarının nedeni kısmen nesnel konumlarından kısmen de ahlaki gelişimlerinden kaynaklanır. Bir şey yapmaya alışmamışlardır, dolayısıyla neyi yapıp neyi yapamayacaklarını tam olarak belirleyemezler. İstekleri hep biçimseldir ve istek olarak kalır.
Hayal kurmayı çok severler ve hayallerinin gerçekle yüzyüze gelmesinden de öylesine korkarlar. Başkalarının aklını kendilerine mal etme konusunda da üstlerine yoktur, hemen hemen hepsi kendilerini aşağılamaktan hoşlanırlar ama bunu karşısındaki kişiden övgüler almak için yaparlar. Yaptıkları hiçbir şey içlerinden gelerek değildir. Ne yapıyorlarsa dışsal zorunlulukların dayatmasıyla olur.
Gonçarov 1849’da yazdığı bir romanda çağımızın toplumsal hastalığını tanıtıyor yani "Oblomovluğu."
Baş kahramanı Oblomov adında bir Rus soylusudur. Oblomov kendisi için hep yeni projeler üzerine düşünür, ama tembelliğinden dolayı bir türlü bunları hayata geçiremez. Durumu daha da kötüye gitmeye ve toprağını kaybetmeye başlar. Olga'ya olan büyük aşkı bile değişmesini sağlamaya yetmez.
Oblomov aslında yazarın Rus aristokrasisine bir eleştirisidir. Romanın kahramanlarından Stoltz ise disiplin ve çalışkanlığıyla Avrupa'yı ve burjuvaziyi simgeler. Ayrıca Oblomov çok dürüst, saf, insanların iyiliğini isteyen ve sadık bir insandır.
Oblomov'un karakteri "Oblomovluk" diye bir kavramın doğmasına da yol açmıştır. Bu kavram aşırı tembelliğin bir ifadesi olarak kullanılmaya başlamıştır.
Bir varoluş trajedisi olan Oblomovluk, bilinçli bir atalet halidir. Bir uyuşukluk değil, aksine fazla uyanıklık, her şeyin farkında olma, bir adım ötesini görme halidir. Ancak tüm bu farkındalık dolayısıyla sonunu gördüğü yolda ilerlemek istememenin getirdiği bir tükenmişlik ve kendini gerçekleştirememedir. Sosyal yaşamdan kopuş, topluma uyum sağlayamama, bilinçli bir vazgeçiştir. Handiyse ölüme eş bir uyuşukluk hali; bir başka deyişle yaşarken ölmektir.
Tedavi Yöntemleri:
Bireyleri;
-Üretime dahil etmek,
- Tüketimi yasal kurallar ile denetlemek,
- Her şeyi önlerine koymamak,
- Gelecek ile ilgili kaygı bilinci oluşturmak,
- Kuralsız bir yaşamın imkansızlığı ve kuralsızlığın olumsuz sonuçları görsel ağırlıklı bilgiler ile aktarmak,
- Değerler eğitimi ile gelişim süreçleri iyi denetlenmektir.
Şizofreni : Kişinin ruh halinde, duygularında ve düşüncelerinde değişimler ve bunların davranışlara yansıması olarak tanımlanabilir.
Hastalık, algılama ve düşünme yetilerinde meydana gelen bozukluklara bağlı olarak kişinin davranışlarında da değişime, bozulmalara yol açar. Bu bozulmalar, şizofreni hastasının kendisini rahatsız etmeye başlayan dış dünyadan bağımsız, kişiler arası ilişkilerden ve gerçeklerden uzaklaşarak kendi kendine yeni bir dünya kurmasına yol açar.
Şizofreni hastaları, başkaları tarafından yönlendirildiklerini düşünürler. Kafalarının içindeki kendine ait olmayan sesler tarafından yönetildikleri, duygularının ve düşüncelerinin denetlendiğini düşünür ve hissederler. Bu durumlara sanrı denilmektedir.
Hezeyanlar; bireye göre doğru olsa da aslında yanlış olan ve bireyin kabullendiği mantıklı olduğuna inandığı ve değiştirilemeyen düşünceler ve daha çok inançlardır. Delüzyon ve sanrı olarak da adlandırılır. Bunlar başkalarının düşüncelerini okuyabildiği ve başkalarının kafalarını yönetebildiği onlara istediklerinin yaptırabileceği gibi düşünceler olarak örnek gösterilebilir.
Halüsinasyonlar; şizofreni hastalarında en geniş olarak görülen halüsinasyonlar işitsel olanlardır. Birey hayali sesler duyduğunu, onunla konuştuğunu ve o seslerin bireyin davranışlarını yönlendirdiğini düşünmesi olarak açıklanabilir. Diğer halüsinasyonlar ise beş duyu organı ile hissedilenlerdir.
Şizofreni hastalarında bölünmüş veya çoklu kişilik durumu yoktur, hastaların büyük bir kısmında şiddet eğilimi söz konusu değildir ve bu hastalar tedavi ile desteklendikleri takdirde toplum içerisinde, arkadaşları ile, aileleriyle veya tek başlarına yaşamlarını devam ettirebilir.
Şizofreni hastalığı alevlenme ve yatışma dönemleri şeklinde seyreden bir hastalık olup diğer birçok psikiyatrik hastalığa oranla hastaların mesleki ve sosyal yaşamlarına ilişkin çok daha fazla olumsuzluk yaratır. Hastalığın alevlenme dönemlerinde gerçek ve gerçek dışı ögelerin birbirinden ayırt edilememesi durumu belirgin şekilde söz konusudur. Bu duruma psikoz adı verilmektedir ve şizofreni en şiddetli psikotik hastalıklardan bir tanesidir. Belirtilerin şiddeti kişiden kişiye ve hastalığın şiddetine göre değişkenlik gösterir. Tedavi ilaçlarının kullanılmaması, alkol veya madde kullanımı, ağır stres gibi faktörler hastalığın şiddetini artıran faktörlerdir.
Şizofreni belirtileri nelerdir?
• Şizofreni hastalarında gerçek dışı olaylara inanma durumu söz konusudur. Bunlar hayaller veya sanrılar olarak tanımlanabilir. Örnek vermek gerekirse hasta birinin ona takıntılı derecede aşık olduğu, zarar gördüğü veya tacize uğradığı, başkaları tarafından takip edildiği, büyük bir felaketin meydana gelmek üzere olduğu gibi gerçek dışı düşüncelere veya şüphelere kapılabilir.
• Şizofrenide yaygın şekilde görülen gerçekte olmayan şeyleri görme veya duyma gibi durumlar halüsinasyon olarak nitelendirilir. Bunlar şizofreni hastaları tarafından tamamen gerçek olarak hissedilir ve normal bir deneyimin gücüne eşdeğerdir. Halüsinasyon herhangi bir duyuda olabileceği gibi genellikle işitme şeklinde gerçekleşir.
• Düzensiz düşünce ve konuşma şizofreni hastalığında yaygın görülen semptomlardan bir diğeridir. Hastalar konuşurken kendilerini ifade edemez, sorulara verdiği cevaplar kısmen veya tamamen soruyla ilgisiz olabilir, konuşurken anlamsız kelimeler ve anlamsız cümleler kullanabilir.
• Şizofreni hastalarında düzensiz motor hareketler ve davranışlar görülebilir. Çocuksu hareketler, ajitasyon, hedefe odaklanmakta zorlanma, gereksiz ve abartılı hareketler, talimatlara direnç gösterme, talimatlara direnme, uygunsuz ve tuhaf duruş şekli gibi belirtiler bunlara örnek olarak verilebilir.
Şizofreni nedenleri nelerdir?
Şizofreni hastalığına neyin sebep olduğu kesin olarak belirlenememiştir. Ancak beynin kimyasal yapısında meydana gelen bozukluklar, genetik ve çevresel faktörlerin hastalığın gelişiminde rol oynadığı bilinmektedir. Ailesinde şizofreni veya farklı bir psikotik hastalık öyküsü bulunan kişilerin bu hastalığa yakalanma olasılığı daha yüksektir.
Nasıl Tedavi Edilir?
Şizofreni tedavisinde amaç belirtilerin azaltılmasıdır. En çok uygulanan tedavi ilaç kullanımıdır. Bu ilaçlar antipsikotik ilaçlar olarak bilinir. Bu ve bu tür ruhsal bozukluk tedavilerinde kullanımı çok yaygındır. Bir diğer tedavi şekli ise psikoterapidir. Bu tedavi yöntemleri birlikte kullanıldığında şizofreni belirtilerinde azalma görülür ve daha etkili bir tedavi olduğu söylenebilir. Bu tedavinin planlayıcısı hastanın şizofreni derecesine göre birlikte ya da ayrı kullanımına karar verir.