Bir savaşta ya da silahlı çatışmada olayın sıcaklığı ve pompalanan adrenalin yüzünden vücuda saplanan bir kurşunu hissetmek her zaman mümkün olamayabilir. Bu yüzden bu tür çatışmalara giren profesyoneller kendilerini güvene alır almaz ilk iş olarak elleri ve gözleriyle vücutlarını kontrol eder, kurşun yiyip yemediklerini anlamaya çalışırlar.
Neden elleriyle ve gözleriyle?
Çünkü ölüm duygusunun yarattığı korku yüzünden aldatıcı hislerin etkisi altında olduklarının farkındadırlar. Bu yüzden duyularına güvenmezler, gözleri ve elleri ile kontrol yapma ihtiyacı hissederler.
İçinde bulunduğumuz bu Korona günlerinde muhtemelen birçok insan benzer duygular içinde. Tabii bu insanların büyük bir bölümü profesyonel olmadıkları için, içinde buldukları durumun bir çatışma ortamından farksız olduğunu algılayamıyorlar.
Hâl böyle olunca ne ellerini ve gözlerini ne de duyularını tam mânâsıyla kullanamıyorlar.
Her şey bitip korkunun oluşturduğu adrenalin seviyesi düştüğünde, sadece kurşunu yemekle kalmayıp cüzdanlarının da boşaltıldığını fark edecek olmaları kuvvetle muhtemeldir.
İnsanı güdülmesi gereken hayvanlar gibi gören satanist dünya “elitlerinin” her daim uyguladığı beyninizi önden programlama çalışmalarının amaçlarını ve nasıl yapıldığını örneklerle geçmiş yazılarımızda defalarca anlatmıştık.
Bu yazımızda koronavirüs ve sonrasında kurulmak istenen dünya ile ilgili yıllardır şuuraltımıza verilen mesajlardan sadece birkaç tanesini dikkatinize sunacağız.

LONDRA OLİMPİYATLARI 2012 AÇILIŞ TÖRENİ

Dünyayı tek bir merkezmiş edasıyla gösteren olimpiyat oyunları küreselcilerin en önemli mesaj verme platformlarından biridir. Dolayısıyla olimpiyatların açılış ve kapanışlarında yapılan gösteriler şuur altınızı bombardımana tutma, küresel mesajlar verme ve şeytanilerin güç gösterisi törenlerine dönüşmektedir.
2012 Londra olimpiyatları açılış töreninde İngiliz Sağlık Sisteminin (NHS) tarihini anlatan bir koreografi yapılır. Üzerinde çocukların yattığı yüzlerce hastane yatağının sahneye getirildiği, mikropların çocukları kovaladığı, tuhaf dijitalimsi bebek resimlerinin sahnede belirdiği, stadyumun ortasında sözde “Azrail” görünümlü bir devin yükselerek çubuğundan etrafa bir şeyler saçtığı, benzerlerini bugün korona tedavi hastanelerinde gördüğümüz sağlık çalışanlarının tuhaf danslarını burada anlatmaya sütunumuzun yeterli olmayacaktır.
Bu yüzden iyisi mi siz internetten bulup 40. dakikadan itibaren tekrar seyredin.

LONDRA OLİMPİYATLARI KAPANIŞ TÖRENİ

Açılışta mikropların/virüslerin sembolizmini şuur altımıza zerkedenler kapanış töreninde ne yapmışlardı dersiniz?
Oyunların bitişinin sembolü olan olimpiyat meşaleleri sönecekken havada bir Zümrüdü Anka (Phoenix) kuşu karanlıklar içinden çıkıvermişti. Hani yıllardır okuyucularımızı bıktırma pahasına anlatmaya çalıştığımız 1988 “The Economist” dergisinin meşhur kapağındaki Zümrüdü Anka’nın ayakları altında yanan paraları ve boynundaki altın rengi dijital parayı hatırladınız mı?
Açılışı “virüslerle” kapanışı “Zümrüdü Anka” ile yapılan bir olimpiyat töreni.
Yani daha ne desinler, önce “Korona virüsü ile yıkım ardından yeni sistem küllerinden doğacak” diye kağıda yazıp elimize mi versinler?
Sonra “Take That” müzik grubu sahne alıp gökyüzünde çok parlak gözüken o yıldıza “sakın solma” diyen “dünyayı yönet” isimli şarkısını seslendirmesin mi?
“Evet, sen ve ben, gökyüzünü aydınlatabiliriz
Eğer yanımda durursan, kız
Dünyayı yönetiriz
Eğer duvarlar yıkılırsa, seni desteklerim
Melekler ağlarsa, senin yanında olurum
Sen benim ruhumu kurtardın
Beni şimdi terk etme.”
Artık şarkıcımız sevgilisine mi hitap ediyor yoksa “düşen bir meleğin” ağzından bize mi, ona siz karar verirsiniz.
“Take that” grubunun hemen ardından bu kez “The Who” müzik grubu çıkıyor ve onlar da şarkılarını söylüyorlar.
“Umarım yaşlanmadan ölürüm
Bu benim jenerasyonum bebeğim
Siz neden solup gitmiyorsunuz.”
Yaşlıları öldürüp gençlere dokunmayan koronavirüs ve sonrasında kurulması istenen düzenle alakalı 2012 Londra olimpiyatlarında verildiğini düşündüğümüz mesajları geçmeden önce son bir hatırlatma yapalım.
Koronavirüsü küçümsediği/önemsiz göstermeye çalıştığı dönemde Amerika Başkanı Donald Trump sizce niye durduk yerde Tokyo’da yapılacak olan olimpiyatların ertelenmesini istedi?
Adı üzerinde olimpiyat Tokyo/Japonya’da yapılacaktı, niye Trump’a dert olmuştu?
Yoksa bir yıl ertelenmesini istediği, yani Kasım ayında yapılacak Başkanlık seçimleri sonrasına ötelemeye çalıştığı şey başka bir şey/düzen miydi?
Başta ertelemeye sıcak bakmayan olimpiyat komitesinin daha sonra olimpiyatları erteleme kararı sonrasında Trump’ın birden koronayı çok ciddiye almaya başlaması tesadüf müydü?
Siz bu konuya kafa yorarken gelelim bir video oyununa.

“THE DIVISION” OYUNU

“The Division” (Birim, Bölüm) isimli oyun 2016 senesinde piyasaya sürüldü.
2013 yılında ölen Amerikalı ünlü siyasi kurgu roman yazarı Tom Clancy’nin roman karakterlerinden esinlenen video oyununun konusu şöyle:
“2015 yılının dakikada milyonlarca doların harcandığı kara Cuma gününde kâğıt paralara yerleştirilmiş bir virüs tüm New York şehrini etkiler. Salgın, New York gibi dünyanın ticaret merkezi denilebilecek bir yerde ortaya çıktığı için, tüm dünyaya yayılması ve ülkeleri, hükümetleri bir bir düşürmesi de oldukça kolay olur.
“Dolar gribi virüsü” ya da ”yeşil grip virüsü” (Dolar yeşili anlamında) olarak adlandırılan bu virüs H1N1, domuz gribi, ebola, çiçek, marburg, dang humması, hanta virüsü gibi pek çok patojenin birleştirilmesiyle elde edilmiş bir süper virüstür.
Virüs büyük bir hızla her yere yayılarak kaosa neden olur. Büyük şehirler karantina altına girer. İsyanlar, çeteler ve katliamların engellenmesi için gereken savunma gücü de yok olduğu için Amerikan hükümeti uyuyan ajanlardan oluşan gizli bir birimi devreye sokar. Ajanların görevi önemli kişilerin kurtarılması, suç grupları ve yağmacılar ile mücadeledir. Ajanlar aynı zamanda bu virüsün bir numunesine ele geçirirler ve yapılan araştırmalar sonucunda virüsün Dr. Gordon Amherst adında bir bilimadamı tarafından özel olarak üretildiği ortaya çıkar.
Peki “hayat kurtarması gereken bir bilimadamı niye böyle bir virüs üretmiş” acaba derseniz anlatalım:
“İnsanlık küresel olarak çok güçlenmiş ve aç gözlü olmuş. Gelişen ilaçlar, teknoloji ve penisilin gibi buluşlar yüzünden tabiat anamız artık dengeyi sağlayamıyormuş. (Siz bunu yeteri sayıda insan öldüremiyor olarak anlayabilirsiniz) Bu yüzden sevgili bilim adamımız doğal denge için “nüfus kontrolünün” sadece süper bir virüsle sağlanabileceğine karar vermiş.”
Hayır, bilim adamının oyunda geçen ismi Bill Gates değil, Dr. Gordon Amherst.

THE DIVISION II

Oyunun 2019 yılının Şubat ayında piyasaya çıkan yeni bölümü virüsün ortaya çıkmasından 7 ay sonrasında geçmektedir.
Hayatta kalan insan sayısı giderek azalmaktadır. “The Division” ekibi için işler Washington’da çok daha zor bir durumdadır. Zira, eğer Washington düşerse bütün ülke çökecektir.
Ve bir ölüm kalım savaşı başlar.
Tıpkı bugün gerçek dünyada New York’un ve Amerikan Dolarının içinde bulunduğu hayatta kalma mücadelesini andırıyor, değil mi? “The Divion 2” oyununun kapakları da çok ilginç… Özellikle bir tanesinin üzerinde artık görmekten usandığımız Zümrüdü Anka kuşu bulunuyor.
“Londra olimpiyatları”, açılışında virüs, kapanışında Zümrüdü Anka.
“The Division” video oyunlarının birincisinde virüs, ikincisinde Zümrüdü Anka.
Tüm bunları bugünlerde okuduğunuz haberlerle birleştirme/harmanlama işini de size bırakmış olalım.