Machu Picchu nedir, nerededir ve nasıl yapılmıştır?

Machu Picchu Peru’nun en önemli turizm bölgelerindendir Bölgeye en yakın şehir ise Cusco'dur.

Machu Picchu yavaş yavaş toprağa battığı için günde sadece belli bir sayıda kişi ziyaret edebiliyor. O yüzden biletlerinizi son güne bırakmamakta fayda var. Buraya Cusco’dan günübirlik gelebilirsiniz ancak burada gün doğumunu izlemek deneyimin önemli bir parçası olduğundan genelde insanlar bir gün önce Aguas Calientes kasabasına gelip burada bir gece konaklıyorlar. Machu Picchu’nun dibinde pek otel yok, olanlarda pahalı. Sabah da Aguas Calientes’ten Machu Picchu’ya gidiliyor. Yani Machu Pichu için önce Peru, sonra Cusco şehri, sonra da Aguas Calientes kasabasına gelmelisiniz. Sayfanın ilerleyen bölümlerinde buraya ulaşımın tüm detaylarını bulabilirsiniz.

Machu Picchu’nun tarihi

20. yüzyıla kadar hiç keşfedilmeden bugünlere kadar gelmiş. Peru’da İspanyollardan sonra olan biten çoğu şeyi ispanyolların tuttuğu tarihi günlüklerden öğrenmiş olsak da günlüklerde Machu Picchu hakkında hiçbir iz yokmuş.

1911‘de Hiram Bingham adlı Amerikalı tarihçi burayı resmi olarak keşfettiğinde ise Machu Picchu için artık hiçbir şey eskisi gibi olmamış. Bugün dünyanın en ünlü ve önemli arkeolojik sit alanlarından biri olan İnka yerleşimi günde binlerce turistin akınına uğruyor. 2000’deki rakama göre bu sayı yıllık 400,000 civarındaymış.

Aslında Bingham İnkaların son kalelerinden kayıp şehir Vilcabamba‘yı arıyormuş fakat Machu Picchu’ya geldiğinde Vilcabamba’yı bulduğunu zannetmiş. Tıpkı Kolomb’un Hindistan’a ulaşmaya çalışırken Amerika kıtasını keşfetmesi gibi. Bingham, burayı keşfettiği dönemde Machu Picchu çevresi gür bitki örtüsü ile çevrili olduğundan haritada anca kabaca bir işaretleme yapabilmiş. Daha sonraki yıllarda buraya tekrar gide gele bugünkü meşhur İnka Trail‘i de ortaya çıkarmış.

Tabi şaşırtıcı olmamakla birlikte Bingham zamanında Machu Picchu ve çevresinden seramik kaplar, gümüş heykeller, takılar ve insan kemikleri gibi birçok tarihi kalıntıyı da ABD’ye beraberinde götürmüş. Bingham’ın 1912-1915 yılları arasında Yale Üniversitesi‘nde sadece birkaç aylığına inceleme yapmak üzere götürdüğü kalıntılar, üniversite tarafından 2012’ye kadar alıkonulmuş. Bahane de Peru’nun bu tarihi kalıntıları hakkıyla koruyacak altyapı ve şartlara sahip olmamasıymış. Daha sonra Peru hükümeti bu tarihi kalıntıların ülkeye geri iadesi için uzun süre diplomatik mücadele vermiş ve sonunda hepsini 2006-2012 yılları arasında parti parti geri almış. Tüm bu geri alınan buluntular Cusco’daki La Casa Concha Müzesi‘nde görülebiliyor.

Daha sonraki yıllarda Perulu arkeolojist Luis E. Valcarcel bölge hakkında daha detaylı bir keşif gezisi başlatmış. Fakat Nasca Çizgileri’nde olduğu gibi bugün bile Machu Picchu’nun sırları tamamen çözülmüş değilmiş. Özellikle bu yerleşkenin kurulma amacı halen tartışılmakta olan ve spekülasyonlara açık bir konu. Bazı bilim adamları bu yüksek duvarlarla çevrili şehrin İnkaların kültürlerini dış dünyaya özellikle de İspanyol etkisine karşı savunma amaçlı kurduğunu düşünürken bazıları da şehrin, İspanyol fetihlerinden önce veya fetihler sırasında insansızlaştığını ve kayıp şehre dönüştüğünü düşünüyormuş

Günümüze en yakın teori ise Machu Picchu’nun Pachacutec Yupanqui‘nin İspanyol dönemide terkedilmiş yazlık sarayı veya inziva yeri olabileceği yönündeymiş. Şehre çıkan en az 8 yolun olması da buranın Amazon ve And Dağları arasındaki ticaretin kilit merkezlerinden biri olduğu teorisini destekliyormuş. Ayrıca şehirdeki ince taş işçiliği de Machu Picchu’nun aktif olarak kullanılan bir dini bir tören merkezi olduğunu gösteriyormuş.

Cusco’ya bağlı Kutsal Vadi Bölgesi’nde deniz seviyesinden 2.430 metre yükseklikte konuşlanmış 15. yy İnka Uygarlığı yerleşimi Keçuva dilinde machu (yaşlı) pikchu (zirve) “Yaşlı Zirve” demek.

Machu Picchu klasik İnka stilinde taş duvarlarla inşa edilmiş bir şehir. İnka mimarisine özgü Ashlar denilen birbirine inanılmaz mükemmelliyette uyan blok taşların arasında hiç harç yokmuş. Şehrin en büyük dezavantajı sismik dalgalar yayan bir fay hattının üzerinde olmasıymış. Bu nedenele herhangi bir harç kullamak zaten işe yaramazmış. Şehrin diğer dezavantajı da sağanak yağışlarmış. Bu sorunun da üstesinden gelmek için taraçalama yöntemini geliştirmişler. Böylece hem drenajı sağlamış, erozyon, heyelan ve su baskınlarının önüne geçebilmişler. Hem de taraçalara ektikleri mısır, patates, coca gibi tarım ürünleri için güneş ışınlarından maksimum verimi alabilmişler.

İnkaların devasa taşları nasıl taşıdıkları ve yerlerine nasıl yerleştirdikleri bugün bile piramitler gibi tam olarak çözülememiş sırlardan. Ama genel kanı, yüzlerce adamın bir araya gelip eğimli rampalardan taşları yerlerine gelecek şekilde ite ite taşımış olabileceğiymiş.

Şehrin en önemli 3 yapısı, Inti Watana, Güneş Tapınağı ve Üç Camlı Oda. Bu yapılar dışında şehri çevreleyen diğer yapılar ziyaretçilerin eski şehrin nasıl bir yer olduğunu kafalarında canlandırabilmeleri için aslına uygun yeniden inşa edilmiş. 1976’da Machu Picchu’nun %30’u restore edilmiş. Bugün de hala yer yer restorasyonlar sürüyor.

Burası 1981‘de Peru’nun Tarihi Kutsal Tapınağı ilan edilmiş. Daha sonra 1983‘de de UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi‘ne alınmış. 2007‘de tüm dünyadan gelen oylarla Dünyanın Yeni 7 Harikası arasına girmiş.

Şehrin kabaca iki ana bölümü var. Biri tarım ve sulama kolaylığı için yapılmış taraçalı basamaklı bölüm diğeri de yerleşime ayrılmış bölüm. Yerleşime ayrılan bölüm de kendi içinde (upper-lower olarak) alt-üst şehir şeklinde ayrılıyor. Üst şehirde daha çok tapınaklar gibi kutsal mekanlar bulunurken kanchalar yani konutlar daha çok alt şehirde bulunuyor.

Inti Watana Taşı, yani  güneş taşı Güney Amerika Kıtası’ndaki arkeolojik alanlarda karşınıza çıkabilecek pek çok ritüel taştan biri. İnkaların güneş ile olan kutsal bağı malum. Onlar için güneş hayat demek. Bu ritüel taşlar, öyle bir yerleştiriliyormuş ki kış gündönümü sırasında her zaman güneşi işaret ediyormuş. İnkalar bu taşın güneşin yıl boyunca yörüngesinde kalmasını sağladığına inanıyormuş. 11 Kasım ve 30 Ocak tarihlerinde öğle vakti güneş tam olarak bu taş bloğunun üstüne düşüyormuş. Inti Watana Taşı 21 Haziran’da güney tarafına en uzun gölgeyi düşürürken 21 Aralık’ta ise kuzey tarafında en kısa gölgeyi düşürüyormuş. Yani taşın hem dini hem de astrolojik takvim olma gibi bir önemi var.