Dünyanın önde gelen elektrikli araç üreticilerinden BYD'nin Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde fabrika kurma kararı, kent ekonomisine yönelik büyük umutlar vaat ediyor. Ancak, bu yatırımın bir parçası olarak kentte “Çin Mahallesi” kurulacağı ve 2.500 Çinli çalışanın ailesiyle birlikte yerleştirileceği duyurusu, Doğu Türkistan’da yıllardır yaşanan insan hakları ihlallerini hatırlattı.
UYGURLAR EZİLİRKEN, ÇİN’E KIRMIZI HALI MI?
Doğu Türkistan’da Uygur Türklerine yönelik asimilasyon politikaları, toplama kampları, ibadethanelerin yok edilmesi ve kültürel soykırım girişimleri, Müslüman dünyanın tepkisine rağmen Çin hükümeti tarafından sistematik olarak sürdürülüyor. Camiler harabeye çevrilirken, ibadet yasaklanırken ve Uygur mezarları yerle bir edilirken Türkiye’de Çin sermayesine kapıların sonuna kadar açılması eleştiri konusu oldu.
Çin tarihi Kaşgar Türk mezarlığını tahrip ediyor.
Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek, yaptığı açıklamada Çinli işçilere yönelik özel yaşam alanları ve Çin kültürüne uygun bir mahalle tasarlandığını ifade etti. Ancak aynı zamanda Türkiye’nin dört bir yanından bu projeye yönelik tepkiler yükseliyor. İslam ve kardeşlik dayanışmasını vurgulayan birçok vatandaş, “Uygur Türkleri zulüm altındayken Çin’e kırmızı halı sermek vicdanlara nasıl sığar?” sorusunu soruyor.
EKONOMİK YATIRIM MI, KÜLTÜREL TESLİMİYET Mİ?
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın desteklediği bu yatırımın doğrudan 5 bin, dolaylı olarak 20 bin kişiye istihdam sağlayacağı belirtiliyor. Ancak bu ekonomik katkının, Türkiye’nin Uygur Türkleriyle olan tarihi ve dini bağlarını gölgede bırakıp bırakmayacağı tartışma konusu. “Çin Mahallesi” projesi, hem kültürel etkileşim hem de bağımsızlığımız ve değerlerimiz açısından riskler taşıyor mu? Bu sorular, hükümetin politikalarının odağına yerleşmiş durumda.
DOĞU TÜRKİSTAN İÇİN HASSASİYET ZAMANI
Manisa’daki bu projeye yönelik eleştiriler artarken, Türkiye’nin Uygur Türklerine yönelik desteğinin unutulmaması gerektiği vurgulanıyor. Çin’in baskıcı politikalarına karşı uluslararası toplumda ses çıkarılması gerekirken, bu tür adımların Çin’in insan hakları ihlallerini normalleştirdiği belirtiliyor.
Manisa’da yükselen Çin Mahallesi’nin gölgesinde kalan Uygur Türkleri, adalet bekleyen milyonların sessiz çığlığı olarak vicdanları sızlatmaya devam ediyor. Ekonomi ile değerler arasındaki bu denge, Türkiye'nin tarihi duruşunu yeniden gözden geçirmesi gerektiğini gösteriyor.