Uzun zaman önce, Anadolu’nun büyükçe bir köyünde Mehmet ile Ali isminde iki delikanlı yaşarmış.

Aynı zamanda çok iyi dost olan bu delikanlıların büyük hayalleri varmış. Onlar yoksulluklarından kurtulmayı, kasabanın zenginleri arasına katılmayı isterlermiş. Bıkıp usanmadan, bir gün nasıl köyün en zengin insanları olacaklarını konuşurlarmış.

Her ikisi de zeki ve çok çalışkan insanlarmış. İhtiyaçları olan tek şey bir fırsat yakalamakmış. Bekledikleri fırsat bir gün karşılarına çıkıvermiş. Köyden biraz uzakta bulunan bir ırmaktan köy alanındaki sarnıca su taşınması için iki adam çalıştırmaya karar verilmiş.

Bu işi Mehmet ile Ali’ye vermişler. Her iki adam da ikişer kova almış ve nehre yollanmışlar. İlk günün sonuna doğru köyün sarnıcı ağzına kadar dolmuş. Köyün yaşlıları o gün onlara taşıdıkları her kova için on kuruş ödemiş.

Ali; “Hayallerimiz gerçek oldu!” diye bağırmış, “Karşımıza böyle bir kısmet çıktığı için çok şanslıyız.” Ancak Mehmet bundan pek de o kadar emin değilmiş. Sırtı ağrıyormuş ve elleri ağır kovaları taşımaktan dolayı hep su toplamış.

Ertesi sabah kalkıp işe gitmek çok zor gelmiş. Suyu ırmaktan köye getirmenin daha iyi bir yolunu bulacağına dair kendine söz vermiş.

Ertesi gün kovalarını alıp ırmağa doğru giderlerken Mehmet, “Ali, benim bir planım var.” demiş. “Günde bir kaç lira için bu kovaları ileri geri taşımak yerine nehirden köye bir boru hattı döşeyelim.”

Mehmet’ten bu sözleri duyan Ali şaşkınlıkla “Bir boru hattı mı? Bu da nerden çıktı şimdi?” diye bağırmış. “Harika bir işimiz var Ali. Bir günde yüz kova taşıyabilirim. Bir kovaya on kuruş gün sonunda on lira eder! Altı ayda kazandığımla bir inek alabilirim. Birkaç yıl sonra kendi tarlamı bile almış olurum. Al boru hattını ve yıkıl git karşımdan.”

Ama Mehmet hemen pes etmemiş. En yakın arkadaşına büyük bir sabırla boru hattı planını açıklamış. Günün belli bir bölümünde kovaları taşımayı ve sonra geri kalan bölümde de boru hattını inşa etmek için çalışmayı planladığını anlatmış. Sert arazide çukur kazmanın zor olduğunu elbette biliyormuş.

Kova başına para ödendiği için de başlangıçta gelirinin azalacağını biliyormuş. Ancak, Mehmet hayaline inandığı için çalışmaya koyulmuş. Köylüler girişiminden dolayı Mehmet’le dalga geçmeye başlamışlar.

Ali akşamları ve pazar günleri pazarları çalışmıyormuş artık köy kahvesinde dinlenirken Mehmet boru hattının geçeceği çukuru kazmaya devam etmiş. Kendi kendine yarının hayallerine bugünün fedakârlıklarıyla ulaşılacağını hatırlatıyor, bu şekilde işin zorluğuyla baş etmeye çalışıyormuş. Aradan aylar geçmiş. Bir gün Mehmet boru hattının yarısının bittiğini fark etmiş.

Hattın yarısının bitmesi demek, kovasını doldurmak için kat etmesi gereken mesafenin yarıya inmesi anlamına geliyormuş. Mehmet artan zamanını boru hattında çalışmak için kullanmaya başlanmış.

Hat şimdi daha hızlı ilerliyor, tamamlanma tarihi de yaklaşıyormuş. Mehmet, dinlenme saatleri sırasında Ali’nin kovaları taşımasını seyrediyormuş. Ali’nin omuzlarının nasıl çökük durduğunu, kamburlaştığını ve her gün kat ettiği yol nedeniyle adımlarını daha yavaş attığını görüyor, arkadaşının bu durumuna üzülüyormuş. Ali, ömrünün geri kalanında gün be gün o kovaları taşımaya mahkûm olduğu düşüncesinin verdiği kızgınlıkla sinirli ve asık suratlı biri haline gelmiş.

Sonunda Mehmet için büyük gün gelip çatmış. Boru hattının inşaatı bitmiş. Su, boru hattından köyün sarnıcına güldür güldür boşalmaya başladığında köylüler meydana toplanmış!

Şimdi köyün sürekli akan taze suyu olduğu için de civar köylerden insanlar köye taşınmış ve köy büyümüş, zenginleşmiş.

Peki, siz kim olmak istiyorsunuz?

Bir ömür kova mı taşıyacaksınız, yoksa kova taşıyanlarla dolu dünyada boru hattı hayali mi kuracaksınız?