Şehir plancıları odası Ankara Ulus Meydanı ve çevresi yenileme projesi hakkında bir açıklama yapmış özetle aşağıdaki konulara değinmiş.

“100. Yıl Çarşısının yıkım kararı göstermiştir ki; Ankara Büyükşehir Belediyesinin yeni yönetimi de tıpkı eskiden olduğu gibi bütünsel bir koruma amaçlı imar planına dayanmayan kararlarla tarihi mekâna müdahale etmeyi tercih etmektedir.

Ancak ne yazık ki o tarihten bu yana geçen yaklaşık 6 aylık süreç içerisinde Ulus`ta bir Koruma Planının yapımına ilişkin somut ve kamuoyuyla paylaşılmış herhangi bir adım atılmadığı görülmektedir. Koruma odaklı planlama çalışması Belediye gündemine alınmadığı gibi, Belediye yöneticileri tarafından noktasal, parçacı ve koruma anlayışından uzak proje paketleri çeşitli etkinliklerde kamuoyuna tanıtılmaktadır.

Özetle Ulus özelinde bir koruma planı yapmamakta ısrarcı olan Ankara Büyükşehir Belediyesi geçmiş dönemin izinde "yenileme alanı projeleri" adı altında Ulus`ta katılımcı plan üretim süreçlerini ve koruma esaslarını dışlayarak Ulus`a yıkımdan öte bir şey getirmeyen anlayışı sürdürmektedir. Diyorlar.

Kızılay meydanının, 15 Temmuz milli egemenlik meydanı olarak isminin değiştirilmesini kendine dert edinen ve dava açan şehir plancıları odası şimdi de Ulus bölgesinde yapılması düşünülen meydan projesine 100.yıl iş hanının yıkılmaması gerektiğini söyleyerek karşı çıkmış ve bütüncü planlamadan bahsetmiş.

Öncelikle Ankara Büyükşehir Belediyesinin Ulus bölgesinde yağacağı proje; bir kentsel yenileme projesi olduğu kadar da esasen Yayalaştırma ve yolun alta alınması ile bağlantılı olması nedeniyle Ulaşım ana planını ilgilendiren bir kapsamdadır.

Yani mesele, 100. yıl çarşısı ve fuhuş yuvasına dönen diğer ucube İş hanlarının yıkılmasından veya korunmasından çok öte bir konudur.

Her defasında Bütüncü planlamadan bahseden Şehir plancıları odasının; kendilerinin de bir paydaş olarak içinde bulundukları, Ankara ulaşım ana planı 2038 planı gündeme geldiğinde bu konuda ağzından tek kelime çıkmaması ve Gökçek döneminde Gazi üniversitesinin Cemaatci eski Rektörüne sipariş edilen ana plan öngörülerini bağlamsallık içinde sorgulamadan, noktasal ölçekte “Ulus projesi” itirazlarına devam etmesi anlaşılabilir bir şey değil.

ŞPO’dan “Büyük resmi” gören daha kapsamlı ve bütüncü açıklamalar beklerdik doğrusu…