Modernleşme ve küreselleşme sürecinde yabancı kültürlerin etkisi, Müslüman toplumlara da sirayet ettiği gerçeği yeni bir olgu değildir. Yeni olan ecnebi kültürel kodların içinde din/maneviyat ile ilgili sapkın görüşlerin yer almasıdır. Maneviyatı, ilahî kaynağından kopararak, mistik duygusal yönelimler olarak takdim edilen, dinler üstü/ötesi yeni inanç sistemleri oluşturulmak istenmektedir. Türkiye’de de hemen bütün büyük şehirlerde yoga gibi meditasyon merkezlerinin açılması, bu küresel mistik akımın bir işaretidir.

Modernist yarı aydınlarımıza göre hem Müslüman olacaksın, ama namaz kılmak yerine yoga yapacaksın. Neymiş efendim! Yoga yapmak, Müslümanlığa aykırı değilmiş çünkü yoga dinlerden bağımsız içsel rahatlamak için ruhsal bir yolculukmuş. Peki, Buda heykelinin önünde yoga yapmanın hikmeti nedir?

Kendi dininin son manevî mesajlarını yeterli görmeyen veya bilmeyen cahil aydınlarımız, farkına varmadan sahte maneviyat adına kendi dinlerinden uzaklaşmakta ve modern putçuluk tuzağına düşmektedir. Hayır, biz puta tapmıyoruz diyebilirler. O halde putun bir tanımını yapalım.

Modernizm Putçuluk Mudur?

Modernizm (Modernism), aydınlanma çağı ile gelen zihnî dönüşümün ortaya çıkardığı bir ideoloji ve bir hayat tarzıdır. Çağdaşlık olarak da ifade edilen modernizm, materyalizm, hümanizm, sekülarizm (laiklik) temelleri üzerine kurulu, hâkimiyetini insanlara geniş hürriyetler vermede gören, kurtuluşu dinden ziyade akıl ve bilimde arayan, insan biçimci ve insan merkezci bir dünya görüşüdür. Modernizm, çağdaş sanat ve değişik tarzda yeni mimarî, fikrî ve spritüel akımları da temsil ettiği için kendine has bazı modern putlar da üretmiştir.

Put, her çeşit tapıncak, ilahi fetiş veya idoldür. Genel anlamda put, Allah’tan başka tapılan canlı-cansız her şeydir. Doğaüstü bir güç ve etkisi olduğuna inanılan tabiî veya suni, canlı veya cansız, ne faydası, ne de zararı olan bir nesnedir, put. Kendisinden medet beklenen veya layık olmadığı hâlde kendisine hürmet edilen resim, heykel ve her çeşit cisimdir. Put, bazen fetiş de olabilir. Yani kişinin, şehvanî yönden meylettiği ve cinsel haz aldığı herhangi bir nesne de olabilir. Şöhret sahibi popüler bir insanı/kahramanı/sanatçıyı/siyasetçiyi delicesine sevmek ve ona tapmak da aynı kategoride değerlendirilir. Böyle bir kişiye “o benim idolümdür, yani ilahımdır demek, onu put olarak görmektir.

Putçuluk, yani putperestlik; fetişizm; idolculuk; kült gibi manevi sapkınlıklar yani şirkin ta kendisidir. Genel anlamda putçuluk, Allah’tan başka canlı-cansız her şeye tapma ve o şeyi ilah haline getirme durumudur. Etnolojide putçuluk, cansız bir nesneye (yani fetiş’e) tapma, onu tapınacak bir put (ilah) hâline getirme ve ona olağanüstü bir güç atfetmedir.

Kült kavramı da çoğu zaman putçuluk kapsamına girmektedir. Latince “Cultus” kelimesinden türeyen kült, aklî bir delil ve gerekçe olmadığı hâlde herhangi bir nesneyi, insanı veya hayvanı ilah edinme ve buna saygı gösterme veya tapma anlamına gelmektedir. Sosyolojide kült, bir sosyal grubun benimsediği, yücelttiği, takdir ettiği ünlü-başarılı-farklı bir kişi olabileceği gibi, tüketim veya kullanım bakımından vazgeçemeyeceği, terk edemeyeceği bir nesne veya simge hâline getirdiği bir değerdir. Modern toplumlarda putçuluk anlamında kültler, sosyal hayatın hemen her alanında tezahür etmekte ve özellikle seküler (laik-kutsal dışı) toplumlarda “yedek din/maneviyat” vazifesini görmektedir.

Görüldüğü üzere modernizm, HAK hariç bizlere tevhit inancımızı sarsabilecek hemen her alanda bin bir çeşit tuzak hazırlamış. Bu bağlamda modernizm, çağdaş putçuluk ile eş anlamlıdır. Modern putçuluğun meydana getirdiği sapkın inanç şekilleri ve(ya) tapma olaylarına bir göz atalım.

Modern Dünyada Şahıslara Tapma

Mesela pop-kültü ekseninde birçok “ses sanatçısı” ve pop şarkıcısı, hayranların gözünde bir efsane veya idoldür(Madonna; Michael Chackson; Elvis Presley; Bizde de “Sanat Güneşi”“İmparator”veya “Diva”lakapları ile ün yapmış ses sanatçılar vardır.

Bazı diktatörler (Hitler; Mussolini, Stalin, Lenin vb.), güç ve kuvvet kullanarak, devrim yaparak, entrika çevirerek, halkı kandırarak veya medyayı kendi lehlerine dönüştürerek, kendilerini halkın kurtarıcısı, atası, ulu önderi, şefi veya lideri olarak kabul ettirmektedir. Bunlara inanan ve ideolojilerini benimseyen gafiller, demagog kültünün kurbanı olur.

Yakışıklı, “karizmatik”, başarılı, “kurtarıcı” ve(ya) halkın ekseriyeti tarafından sevilen bazı siyaset/devlet adamlarının, toplum tarafından “halk kahramanı” veya “kült figürü” hâline getirilmesi de siyasetçi kültünün oluşmasına sebebiyet vermektedir.

Başta futbolcular olmak üzere bazı sporcular, gösterdikleri üstün performansları ile seyircilerini adeta büyülemekte ve spor sevenler tarafından mesela “gol kralı” olarak ilan edilmektedir. Bu aşırı övme de futbol kültünün ortaya çıkmasına yol açmaktadır.

Bazı ilkel toplumlarda halen ata kültü hâkimdir. Ata kültü, atalara tapmaya yönelik sapkın bir inanç sistemidir. Buna göre hayatta olan kişiler, ölen ataların ve yakınlarının, ölümleriyle beraber kendilerine ebedî olarak ilahî güç veya metafizik meziyetler verildikleri inanmaktadır. Dolayısıyla, atalarından dünyevî problemlerine yönelik çareler istemek, bu inancın esaslarındandır.

Modern Dünyada Nesnelere Tapma

Bazı araba modelleri, kozmetik ürünler, sigara veya elbise markaları, kişilerin vazgeçemeyeceği nesnelerdir. Markası çok tanınmış bu gibi tüketim ve kulanım malları, simgesel bir değer haline getirilmektedir. Farkına varmadan marka kültünün meydana gelmesine sebebiyet verebiliyoruz.

Dış güzellik, bir sosyal güç-avantaj ve tapınacak bir meta haline getirildiği için, özellikle kadınlar, beğenilmek ve daha güzel olmak uğruna kozmetik ürünlere para verdikleri gibi, estetik (plastik) ameliyatları da tercih edebilmektedir. Böylece güzellik kültü de hayatımızın bir parçası hâline gelmektedir. Estetik yapmayan ünlüler, bugün adeta ayıplanmaktadır. Ayrıca estetik, ebedî genç ve güzel kalma kültünün başka bir tezahürüdür.

Devlet kültü de çok yaygın olarak görülen bir sorundur. Aslında insanlar tarafından bir idari organizasyon olarak oluşturulan devletler, laik yapısına bakılmaksızın “kutsal” ilan edilmekte. Halbuki çoğu zaman siyasetçiler, tabu hâline getirdikleri devletin arkasına sığınarak, kendi zaaflarını örtme peşindedir. Devletin bekası için, bazen Hak ölçülerinden vazgeçebilmek, devleti her şeyden değerli göstermenin modern tezahürüdür.

Benlik putunu yıkamamış Müslümanlar, Allah’ın hükümlerine teslim olamayacağı gibi, nefislerin arzularıyla gizli veya açık şirk karanlıkların içinde manen boğulduklarının bile farkında değildir. Modernleşmek ile beraber dünyevileştirilen hayat, Müslümanları esir almış durumdadır.

O halde ilk önce içimizdeki nefis putumuzu kıralım, Allah’a tam bir teslimiyet şuuruyla kulluk görevlerimizi yapalım ve tevhit inancımızla bütün dünyevî putları kıralım.