Herhalde hiç dolmayan bir kap dense yeridir, insanın kalbine. O kadar çok şey alır ki, hesaba sığmaz, sayıya gelmez.

Farkında mısınız, ne kadar çok şeyi seviyoruz biz. Her birimiz kendince, kabul eder ya da reddeder ama mutlaka bir şeyleri severiz.

İnsanları severiz; eş, dost, akraba, evlat diye uzar gider liste.

Eşyayı severiz; ev, araba, kanepe, koltuk hatta çatal, bıçak bile sevenlerimiz vardır.

Bazı muhabbetlerimiz takıntılıdır, arızalıdır biraz. Dokundurtmayız onlara. Lafını etmesek bile, vardır ve önemlidir bizim için.

Tohum gibidir biraz muhabbet; ekilir, beslenir, büyütülür, yeşillenir ve belki çiçek açar hatta meyveye durur belki de…

Belki de bir ters rüzgar ile kopar, savrulur gider. Köksüz ve dalsız kuru bir ağaç gibi kalakalır insan.

Şekli ya da sebebi ne olursa olsun; muhabbetin meyvesi mutlaka hürmet olmalıdır.

Emsal olamayacak şeyleri yan yana yazmaktan korkarak yazayım.

Allah(cc)’e muhabbeti olanın O’na hürmeti de olmak zorundadır. Bu hürmet O’nun sınırlarına ve mukaddes kıldıklarına dikkat ile ölçülür. Bunun ilk sırasında yer alan ise, Rasulü(sas)’e tabi olmaktır. (Ali İmran 31)

Peygambere tabi olmayanın Allah(cc) muhabbeti iddiası boştur, sahtedir.

Peygamber(sas)’e muhabbeti olanın, O’nun sünnetine, aline ve ashabına hürmeti gerekir.  Sevdiğinin sevdiklerini sevmek, sevmenin altın kuralıdır. Sevdiğinin her halini sevmekte öyle…

Herhangi bir sünnetten rahatsız olan ya da terk etmekten gocunmayanın Peygamber(sas) sevgisi iddiası da boştur, sahtedir.

Kur’an’ı severiz bir de; içinde neler olduğunu merak etmeden sevmemiz çok tuhaftır. Kelamın sahibinin neleri helal, neleri haram kıldığını merak bile etmeden, iddia edilen bir sevgi de boştur, sahtedir.

Bazılarımız ülkesini sevdiğini iddia eder. Bu da ispata muhtaçtır elbette. Hayrına hiçbir iş yapmadan sevmek iddiası da boştur, sahtedir.

Milletini, halkını, hemşehrilerini, akrabalarını sevenler vardır. Onların hayrını istemek ve hayırları ve iyilikleri için bir şeyler yapmak gerekir ki, muhabbet iddiada kalmasın.

Sevdiğimiz çocuklarımız vardır, iyiliklerini çok isteriz ama yapabildiklerimiz pek az gelir hep. Karnı tok, sırtı pek ama gönlü aç, ruhu zayıf nesiller yetiştiriyor olmamız biraz bundan herhalde…

Sevdiğimiz kadar hayırlarını isteriz insanların; sevdiğimiz kadar imana davet eder, sevdiğimiz kadar namaza çağırırız. Sevdiğimiz kadar oruç tutmasını isteriz.

Biz Müslümanlar, insanları severiz. Sevdiğimiz için cehennemlik olmasınlar isteriz. Muhabbet bir sorumluluk gerektirir ya da sorumluluk almak için muhabbet gerekir. Umursamazlık muhabbetsizliktir bu sebepten…

Bizler birbirine muhabbet etmek zorunda olan mü’minleriz. Muhabbet duyduklarımızın tamamının hayrını ve iyiliğini istemekle ve bunun için çaba sarf etmekle yükümlüyüz. Aksi halde muhabbet iddiamız boştur, sahtedir.

Ramazan ayını kendimiz, ailemiz ve sair çevremiz için, muhabbete dayalı işlerle tamamlayabilme duasıyla…