Katolik bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen, Katolik ve Ortodoks kiliselerinde aldığı dini eğitimlerin ardından Fransa'da tanıştığı bir Müslüman aracılığıyla İslam'la müşerref olan Lorenzo Santana, ilk kez rahmet ve bereketinden istifade ettiği ramazanın heyecanını yaşıyor.

İspanya'nın güneybatısındaki Kanarya Adaları'nda Katolik ailenin evladı olarak dünyaya gelen Lorenzo Santana, ülkesinde Katolik, Bulgaristan'da ise Ortodoks kiliselerinde yatılı eğitim aldı.

Geçen sene gezmek için gittiği Fransa'da tanıştığı bir Müslüman aracılığıyla 43 yaşında İslamiyet'i seçen Santana, Müslüman olduktan sonra Salman adını aldı.

İslam dini, iman esasları ve Müslüman olmanın gerekliliklerini İstanbul'da ve KKTC'de aldığı eğitimlerle pekiştiren Santana, ülkesi İspanya'da Müslümanların yoğun yaşadığı Endülüs bölgesindeki Granada kentine yerleşti. Buradaki Müslüman cemaatine tabi olan Salman Santana, Sadakataşı Derneği'nin katkılarıyla ibadete açılan camide barınmaya başladı.

Camide temizlik ve günlük rutin işleri üstlenen Santana, namazlarından artakalan zamanlarda Kur'an-ı Kerim öğreniyor.


Günler öncesinden oruç tutarak ramazana hazırlandı

Bu yıl ilk kez heyecanını yaşadığı ramazana günler öncesinden tuttuğu oruçlarla hazırlanan Santana, manevi huzuru bulduğu iftar ve sahuru da camide saf tuttuğu cemaatle yapıyor.

Salman Santana, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yıllarca Katolik ve Ortodoks kiliselerinde eğitim aldığını, tanıştığı ilk Müslüman'ın sunduğu dini bilgilerin hayatına yön verdiğini söyledi.

Ailesinin Katolik olmasına rağmen herhangi bir ibadet şeklini benimsemediğini belirten Santana, "İslamiyet'te beni en çok etkileyen şey, emirlerin, haram ve helalin tamamen apaçık oluşudur. Yani Hristiyanların aksine herkes için aynı emir, herkes için aynı yasak. Hristiyanlıkta değişken hususlar var, ancak İslam'da gördüklerimin tamamı emir olarak da açık, yasak olarak da açık." dedi.

Santana, Müslüman olduktan sonra dini bir grubun aracılığıyla İstanbul ve KKTC'de üç ay geçirdiğini, ardından Endülüs'e döndüğünü ifade ederek, "Burada 'Buhara Tepesi' var, ilk buraya geldim. Orada Nakşibendi tarikatına mensup Müslümanlar yaşıyor. Dünyanın pek çok ülkesinden, İngiliz, Alman, Fransız, her taraftan insan oraya gelip Müslümanlığı çok güzel yaşıyor." ifadesini kullandı.


"Ramazandan önce içimde gelgitler yaşıyordum"

İslam'la ilgili pek çok şeyi okuyarak öğrenmeye çalıştığını ifade eden Santana, bu konuda yavaş yavaş kendisini geliştirdiğini söyledi.

Ramazanın huzur, kardeşlik ve barış iklimini doyasıya yaşadığına ve inancıyla ilgili şüphelerinin ramazanda son bulduğuna dikkati çeken Santana, "Ramazandan önce içimde gelgitler yaşıyordum. Bu gelgitler sebebiyle 'acaba doğru yola mı geçiş yaptım, yoksa yanlışta mıyım?' diye endişelerim vardı. Fakat ramazan-ı şerif içimdeki şüphelerin tamamını silip attı. Ramazanın benim için en büyük bereketi budur. Ramazanın heyecanını yaşamak için önceki aylarda pazartesi ve perşembe günleri oruç tutarak kendimi ramazana hazırladım. O günlerdeki (oruç tuttuğu günler) tecrübem sebebiyle Ramazanın sıkıntısını hissetmediğim gibi çok da mutlu oluyorum. Sadece ramazanda soğuk günlerde biraz yorulduğumu anlıyorum." diye konuştu.

Santana, ramazan ayında bolca ramazan sohbeti dinlediğine işaret ederek, "Onun dışında caminin temizliğiyle cami dışındaki bir kısım işlerle vazifemi yerine getirmeye çalışıyorum." dedi.

Annesinin yıllar önce hayatını kaybettiğini belirten Santana, Müslüman olduğunu üç hafta önce öğrenen babasının başta dehşete kapıldığını, sonra kendisinin iyi bir insan olduğunu ve iyi insanlarla yaşadığını öğrenince kararını memnuniyetle karşıladığını ifade etti.

Santana, pasaport süresi dolduğu için ayrılmak sorunda kaldığı Türkiye'de dini eğitim almanın hayalleri arasında olduğunu sözlerine ekledi.