Nebevî Diplomasi'de nasihatleşme adabının ve fıkhının Suriye Siyasetine yansımaları: Bize ve yöneticilere düşen sorumluluklar nelerdir?
İslam'da yöneticilere nasihat etmek ve yapıcı eleştiride bulunmak, hem dini bir sorumluluk hem de toplumsal bir görevdir. Bu sorumluluk, Nebevi diplomasi ufkuyla şekillenen bir nasihatleşme fıkhına dayanır. Resulullah (s.a.v.)'in “Din nasihattir” buyruğuyla sabit olan bu ilke, Müslümanların yöneticilere karşı sorumluluklarını belirlerken, aynı zamanda toplumun birlik ve dirliğini korumayı da hedefler. Ancak bu nasihatin şekli, üslubu ve zamanlaması, şer'i usul ve adaba uygun olmalıdır. Özellikle Suriye'nin geçiş sürecinde, bu nasihatleşme fıkhının doğru anlaşılması ve uygulanması hem toplumun hem de yöneticilerin sorumluluklarını yeniden değerlendirmeyi gerektiriyor. Bu makalede, İslam'da yöneticilere nasihat etmenin şer'i dayanaklarını, usul ve adabını ele alarak, bu prensiplerin Suriye siyasetine yansımalarını ve bu süreçte bize ve yöneticilere düşen sorumlulukları inceleyeceğiz.
İslam'da yöneticilere nasihat etmenin ve yapıcı eleştiride bulunmanı şer'i dayanağı , usul ve adabı
İslam’da nasihat, dinin temel unsurlarından biridir. Efendimiz Hz. Muhammed Aleyhisselam şöyle buyurmuştur: "Din nasihattir."
Sahabeler: "Kimin için? Ey Allah'ın elçisi" diye sorduklarında,
Allah Resulü (s.a.v.): "Allah için, Kitabı için, Resulü için, Müslümanların yöneticileri ve geneli için" diye cevap vermiştir. (Müslim)
Bu hadis-i şerif, Müslümanların birbirlerine karşı sorumluluklarının ne kadar önemli olduğunu vurgulamakla birlikte, özellikle yöneticilere ve yetkililere nasihat etmenin ilim ehli üzerinde şer'î bir görev olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Nasihatin yöntemi: Gizli nasihat mi, açık nasihat mi
Nasihat etmenin yöntemi, durumun gerekliliklerine ve maslahatın nerede olduğuna bağlı olarak değişir. Bazen açıkça yapılan uyarılar, hataların ve yanlışların toplum nezdinde görülmesini ve düzeltilmesini sağlayarak fayda getirebilir. Ancak bazı durumlarda gizli nasihat daha etkili olabilir. Özellikle İslami öğretilerde kardeşlik hukukunun korunması, kalplerin kırılmaması ve fitneye yol açılmaması önceliklidir. Bu nedenle, tecrübeler göstermiştir ki yöneticilere yönelik nasihatler, gizli ve kardeşliğin hakim olduğu ortamlarda yapıldığında daha faydalı olmaktadır.
Suriye'nin yeniden inşası sürecinde nasihatin ve nasihatleşme zemininin önemi
Küllerinden yeniden doğan Suriye'nin yeniden inşası sürecinde, Müslümanlar olarak üzerimize düşen en önemli görev; yönetim yükünü omuzlamış kardeşlerimize güvenmek ve onlara destek olmaktır. Bu süreçte, elbette hatalar ve yanlışlar olacaktır. Bu durumlar karşısında İslami sorumluluğumuz; kardeşlerimize nasihat etmek, onların doğruya yönelmeleri için dua etmek ve sabırlı olmaktır.
Nasihatleşme ve hatalara karşısı İslami duruş
Ortaya çıkan hata ve yanlışlar karşısında bizden beklenen İslami tavır, üç ana aşamada özetlenebilir:
1. El ile Düzeltmek: Eğer güç yetiyorsa, yanlışı fiili olarak düzeltmek.
2. Dil ile Düzeltmek: Eğer fiili müdahale mümkün değilse, sözlü olarak uyarmak ve doğruya yönlendirmek.
3. Kalp ile Buğzetmek: Eğer bu da mümkün değilse, kalben bu yanlıştan rahatsızlık duymak.
Bu tavır, İslam'ın toplumsal düzeni korumak için belirlediği ahlaki sorumluluk çerçevesinde değerlendirilmelidir.
Yöneticilerin ve nasihat edenlerin sorumlulukları
Nasihat eden kişinin, karşısındakini incitmeden ve onu küçük düşürmeden, yapıcı bir dille nasihat etmesi gerekir. Bunun yanında, yöneticilerin de kendilerine yapılan nasihatleri büyük bir hoşgörü ve tevazu ile karşılamaları önemlidir. Çünkü İslam ahlakında, tevazu ve hoşgörü, yöneticilerin en temel vasıfları arasında yer alır.
Birlik ve dayanışma ruhunu korumak
Özellikle böyle kritik bir dönemde, hata ve yanlışların birlik ve dayanışma ruhunu bozmaması gerektiği unutulmamalıdır. Bu bağlamda, kardeşlerimizin bir hatasını ve yanlışını gördüğümüzde, nasihatimizi yaparız; karşılık görürsek hamd ederiz, görmezsek bu hata ve yanlıştan beri olduğumuzu ifade eder ve kardeşlerimize olan desteğimizi sürdürürüz. Çünkü İslam'da birlik ve beraberliği muhafaza etmek, ferdî hataları düzeltmekten daha büyük bir öneme sahiptir.
Denilebilir ki; yöneticilerin hataları, toplumu doğrudan etkilediği için ferdi hata olarak değerlendirilemez. Bu doğru bir tespittir. Hakkında ruhsat olan bir konuda halk için ruhsatı tercih etmek sorun teşkil etmeyebilir; ancak yöneticiler için aynı konuda azimeti tercih etmek zorunluluk arz edebilir. Ayrıca, halktan sıradan birisinin yaptığı bir hata tolere edilebilirken, yönetici için aynı hata çok daha ağır sonuçları ve yaptırımları beraberinde getirebilir.
Burada vurgulamak istediğim nokta, Suriye toplumunun gerçekliğini, kardeşlerimizin sahip olduğu imkânları, avantajları ve dezavantajları dikkate alarak, bu süreci bir geçiş dönemi olarak görüp beklentilerimizi de buna uygun şekilde belirlemektir. Bunu yaparken, Suriye toplumunun gerçekliğini, devrimci kardeşlerimizin imkanlarını, başta Suriye devrimi olmak üzere İslâm ümmetinin maslahatını esas alacak bir ilm-i hal perspektifi üzerinden hareket etmek gerekmektedir.
Senelerce İslami eğitimden ve terbiyeden mahrum kalmış, bunula beraber Baas Rejiminin baskıları altında, insani, ahlaki ve islami değerleri hedef alınarak örselenmiş bir toplumun ürettiği sorunları, ideal bir İslam toplumunun beklenti ve refleksleriyle değerlendirmek doğru olmayacaktır.
Bunun yerine, toplumsal ıslahı ve bu süreçte karşılaşacağımız sorunları "geçiş süreci fıkhı" "فقه الإنتقالي" anlayışı ile ortaya koyacağımız çalışmalarla ve çabalarla, tedricilik, zaman, sabır, davet ve İslami eğitim ile çözmeye çalışmalıyız.
Suriye'de elde ettiğimiz bu kazanımı, arzulanan İslam toplumunun yetişmesi için bir zemin ve zaman kazanma fırsatı olduğunu unutmamalıyız.
İslami Sorumluluğun bilinciyle hareket etmek
Yöneticilere nasihat etmek, sadece bir görev değil aynı zamanda İslami bir sorumluluktur. Ancak bu sorumluluğu yerine getirirken yöntemin ve üslubun doğru belirlenmesi büyük önem taşır. Gizlilik, kardeşlik hukuku ve maslahat gözetilerek yapılan nasihatler, toplumun ıslahı ve yönetimin daha sağlıklı işlemesi için gereklidir.
Bu bağlamda, Suriye'nin yeniden inşası sürecinde hem yöneticilere hem de halka düşen görevler vardır. Yönetim yükünü omuzlayan kardeşlerimize destek olmak, onların hatalarını düzeltirken dua ve sabırla hareket etmek, birlik ve dayanışmayı bozmadan İslami sorumluluklarımızı yerine getirmek zorundayız.
Unutulmamalıdır ki, "Din nasihattir" ve bu nasihat, İslam toplumunun huzurunu, birliğini ve dirliğini sağlayacak en önemli değerlerden biridir.
Bu nasihatleşme görevini yerine getirirken geçiş sürecinin gerektirdiği hoşgörü ve tedricilikle hareket ederek, hem Suriye yönetiminin hem de toplumun bu süreçten güçlenerek çıkmasını sağlamalıyız.
Unutmamalıyız ki, bu geçiş süreci sadece Suriye'nin geleceğinin temellerinin atıldığı bir yol ayrımı değil, aynı zamanda İslam ümmetinin geleceğinin de temellerinin atıldığı stratejik öneme sahip bir süreçtir.