Her şeyin iyi cihetini ve güzel veçhesini görmek, yani iyimserliğe malik olmak, güzel huy ve ahlaka meşru dairede yaşamak ve bundan ilahi bir haz duymak akıl, kalp ve ruhun her zamanki durumu olmalıdır.
Bundan dolayıdır ki;
bazı internet sitelerinde paylaşılan kısa bir yazıyı aktarmak stiyorum.
•“Evimi bir dâvet sonrası temizlemek için saatlerce çabalıyorsam, birçok arkadaşım var demektir.
•Faturalarımı ödeyebiliyorsam, bir işim var demektir.
•Evden iş yerime kadar yolu uzun buluyorsam, bir işim var demektir.
•Pantolonum biraz sıkıyorsa, aç kalmıyorum demektir.
•Birçok konuda eleştiri yapıyorsam ve bu eleştirileri başkalarından da duyuyorsam, konuşma özgürlüğüm var demektir.
•Gölgem beni izliyorsa, güneş ışığını görüyorum demektir.
•Otobüs beklerken yanımdaki adam anahtarıyla oynuyor ve ben bu sesten rahatsız oluyorsam, duyuyorum demektir.
•Camları silmem, çatıyı tamir etmem gerekiyorsa, bir evim var demektir.
•Doğalgaz faturam yüklü geliyorsa, ısınıyorum demektir.
•Yığınla ütülenecek ve yıkanacak çamaşırım varsa, yığınla giyeceğim var demektir.
•Çalar saatim sabahın seherinde çalıyorsa, yaşıyorum demektir.
Ve en önemlisi Rabbimin bahşettiği bütün bu nimetlerin şuurundaysam, mutluyum demektir”.
Kıssadan hisse!
İslam Alimi, Şeyh Edeb-Ali’nin Osman Bey’e verdiği öğütler:
“Oğul insanlar vardır şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Avun oğlum avun. Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelamlısın, ama bunları nerede, nasıl kullanacağını bilemezsen sabah rüzgarında savrulur gidersin… Öfken ve nefsin bir olup aklını yener. Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın. Dünya senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizemler, bilinmeyenler, görülmeyenler ancak senin fazilet erdemlerinle gün ışığına çıkacaktır..
ÖFKE:
Anlam olarak, engellenme, incinme, haksızlık, tehdit altında hissetme karşısında gösterilen kızgınlık, saldırganlık ve hatta şiddet şeklindeki duygudur.Sevgi, üzüntü, korku, acımak gibi en temel duygularımızdan biridir. Genel olarak insanın bilinçli yaşamadığı, kontrol etmekte zorlandığı bu duygu ile nasıl başa çıkılacağı, yaşandığı anda verilen kararlarla şekillenir.
Eğitim, farkındalık, sorumluluk ve kişisel alt yapı ile doğru tepki haline getirilebilen bir duygudur. Dolayısıyla, öfke bilinçli kontrol edilmeli ve yarattığı olumsuz etkiler doğru yöneltilebilmelidir. Öfke kontrolü konusunda her şey duygularımız, düşüncelerimiz, bilişimiz, davranışımız ile şekillenir. Aksi takdirde öfke kolaylıkla bir alışkanlık davranışı haline dönüşebilir.
Öfke kadar önemli bir durum vardır ki asla unutulmamalıdır.Öfkeyi yaşamadan önce, öfkeyi yaşatmamayı da öğrenmek!!!! ÖFKE YAŞATAN olarak, karşımızdaki insanın muhakeme yeteneğini, algısını ve motivasyonunu ciddi anlamda bozacak olduğumuzu, karşımızdaki insanın sorun çözme yeteneğinin ve yaratıcılık özelliğinin bozulabileceğini hatırlamalıyız.
3 Bilinmeyenli Bir DENKLEM Değildir ÖFKE :
- öfke geçici bir duygudur
- süresi kısadır
- bu esnada yanlış kararlar vermek ve hata yapma şansı yüksektir
- öğrenildiğinde kontrol edilebilen bir duygudur
- çok güçlü bir enerji kaynağıdır
- kontrol edilebildiğinde yararlı/eğitici bir duygu haline getirilebilir.
Her insan aynı oranda mi öfkelenir?
Öfke eğilimi doğuştan gelebildiği gibi sosyo-kültürel sebeplerle de bağlantılı olabilir. Bazı bebekler doğuştan daha asabi ve daha huysuz olma eğilimindedirler. Bazı ergen ve yetişkinler ise doğuştan bu eğilimde olmasalar bile içinde yaşadıkları aile ortamı, toplum ve kültürde öfkenin dile getirilmesine yüklenen negatif anlam sebebiyle öfkelerini nasıl dile getirebileceklerini veya kontrol edebileceklerini bilemezler. Bu sebepten ötürü de daha kolay ve çok öfkeleniyor gibi algılanabilirler
Öfke Kontrolü İle Nasıl Mücadele Edebilirim ?
1. Bireysel Nefes Terapi.
Nefes alma sonucu vücuttaki temiz hava dengesi rahatlamayı beraberinde getirir. Doğru nefes mide yanıklarına sebep olan asit oranını da dengeler.
Peki doğru nefes almayı biliyor muyuz?
Genelde nefesi göğsümüzden alırız ancak göğsümüzden nefes almak bizi rahatlatmaz bu nedenle gelin nefesimizin karnımızdan geldiğini düşünerek alalım. Bu komut diyaframdan nefes almamızı sağlayacak ve sakinleşmemizi kolaylaştıracaktır.
2. Yer Değiştirme:
Bilişsel Yeniden Yapılandırma olarakta isimlendirilen bir teknik.
Normal bir duygudurum halinde iç düşüncelerimizi basitçe yansıtmak son derece kolay olurken kızgınlık durumunda iç düşüncelerimizi bu şekilde yansıtmak biraz zorlaşır. Aksine iç düşüncelerimizi yansıtan son derece abartılı ve dramatik terimler bulur hatta küfretmeye bazense bağırmaya yöneliriz. Bu kontrolsüz düşünceler mantıklı değildir. Eğer bu düşünceleri daha mantıklı olanlarla değiştirebilirsek daha az öfkelenebiliriz. Ör; "Ben bitim.” gibi bir düşünceyi “Dünyanın sonu değil.” gibi bir düşünceyle değiştirebilirsek verdiğimiz tepkilerde buna bağlı olarak daha sakin olacaktır.
Öz eleştiri yada karşı eleştiri yaptığımızda; “asla” veya “her zaman” gibi kelimeleri kullanmamakta yine bir bilişsel yeniden yapılandırma tekniğidir. Bu kelimeleri kullandığınızda!
- Öfkenizin haklı sebeplere dayandığını garantiler ve sorunu çözmenin bir yolu olmadığının hissedilmesine hizmet eder.
- Problemi çözebilecek bir çözüm yöntemi varsa bu çözüm üzerinde sizinle birlikte çalışmaya istekli olabilecek kişileri de çözüme yabancılaştırır ve genelde karşı tarafı aşağılar.
Unutmayın!!
"Keskin sirke küpüne zarar."
3.Doğru İletişim:
İletişim nedir sorusuna kısaca cevap verecek olursak beşikten mezara dek her zaman insanlarla olan ve insan için oksijen kadar hayati önem taşımaktadır. İletişim, anlam arama çabası olarak görebiliriz. İnsanın başlatmış olduğu kendini çevresinde yönlendirebileceği ve değişen gereksinimleri de karşılayabilecek şekilde uyarıları her zaman ayırt etme ve örgütlemeye çalışmış olduğu güçlü edimlerden birisidir.
Sağlıklı İletişim için Gerekli Olanlar;
-Doğal olabilmek
-Kabul Edip Saygılı olmak
-Tutarlı olmak
-Empati kurabilme
-Güven verici olmak
-Ortak ihtiyaçlar yönelik olmak
-Uzlaşmacı olmak
-Açık olmak
-Gerçeği doğru bir dille anlatmak
-Kişileri değil de sorunu eleştirmek
-İlgili ve farkında olabilmek....
Öfke her insanda bir an evvel sonuca ulaşma ve hareket geçme isteği uyandırır. Ancak aniden alınan kararlar ve verilen tepkilerle alınan sonuçlar birçok zaman yanlıştır. Dolayısıyla bir hararetli tartışma anında ilk yapmanız gereken hızınızı düşürmektir. Düşünce sürecinizi yavaşlattığınızda aklınıza gelen ilk şeyin önce gerçekliğini sorgulayın. Daha sonra vereceğiniz cevapları vermeden evvel mutlaka içinizden düşünün. Bunu yaparken karşı taraftan aldığınız geri bildirimi de dikkatlice dinleyin ve cevap vermeden önce tekrar kendinize zaman ayırın. Burada söz konusu olan zaman aralıkları elbette ki dakikalarca değildir. Ancak 5 saniyenizi bile bu işleme ayırarak belkide saatlerce sürecek bir tartışmanın yönünü değiştirebilirsiniz.
Bazen öfkenin altında yatan asıl gerçekliği dinlemekte de fayda vardır. Örneğin;
-Bencil,
-Denetleyici,
-Kıskanç,
-Gardiyan gibi kodlamalar ve bu kodlamalara Parelel savunma geliştirmek,misilleme yapmak faydalı olmayacak, tartışmayı daha da alevlendirecektir. Savunma yapmak yerine karşı tarafın kelimelerinin altında yatan gerçek mesajı algılamaya çalışmak çok daha yapıcı olacaktır. Anlık savunmalar yerine esas alınması ve işlenmesi gereken bu mesajları alıp bunların üzerinde çalışmak hem tartışmayı hem de gelecekte karşınıza çıkabilecek tartışmaları engeller.
4.Sebeplerden Uzaklaşmak:
Sebeplerden uzaklaşın.
-ortam,
- kişi ya da kişiler,
- beklentiler,
-beslenme biçimi,
- uyku saati...
Bazen sizi tahrik eden ve öfkeye neden olan sebepler siz merkezli olmayabilir.Bu durum yada durumlar öfke kontrolü noktasında sizi zora sokabilir.
Unutma!!
Her birey,hiçbir şey yolunda gitmediği ve tüm motivasyonunu kaybettiği için gizlice psikolojik bozukluk yaşamakta.
Her hızlı giriş ani tepkilere sebep olur . Ani tepkiler ise kontrolü zorlaştırır ve pişman olacağınız davranışlara sebep olur.
"Kalbin fizyolojik bakımdan olgunlaşması için yirmi beş, psikolojik bakımdan olgunlaşması için belki elli sene ister. Fakat mânen kırılması ve maddeten durması için bir saniye yeter. "
(Peyami Safa)
Sonradan pişman olmamak için ufak mollalar verin.
Ör; İşten eve geldikten itibaren 15 dakika konuşmama kuralı olan bir evlilikteki eşler bu kurala uyduğunda, bu 15 dakikalık sessizliğin ardından karşılıklı gelen talepleri daha kolay karşılayabiliyor.
5.Zamanlama:
Gece yatmadan evvelki 10-15 dakika belki yorgun olduğunuzdan, belki de sadece alışkanlıktan ötürü siz ve eşiniz için tartışmaya daha eğilimli olan bir zaman dilimiyse bu zaman diliminde önemli konuları konuşmama kararı alın. Bu tip konuları konuşmak için günün başka bir zamanını ayırın ki bu konuları konuşulurken fikirler eleştirilere dönüşmesin.
6. Tepkisel Davranışlara Sebep Olan Durumlardan Uzaklasma:
Süreklilik gösteren ve sizi öfkelendiren durumlardan kaçın. Bu kaçma olumsuzluğu yok saymak yada haklı göstermek için değil sakinleşmeniz için gerekli.
Çocuğunuzun dağınık odası sizi her önünden geçerken öfkelendiriyorsa odanın kapısını kapatın. “Kaç kere söyledim, yine toplamamış.” düşüncesine odaklanarak kendinizi daha da öfkelendirmeyin. Kapıyı kapatmaktaki amaç çocuğunuzun odayı daha da dağıtmasına izin vermek değil, sizi yatıştırmaktır. Çünkü o noktada önemli olan kendinizi sakinleştirmektir.
7. Yeni Yöntemler Deneme:
Yeni yollar bulmak, üretmek sizi sakinleştirir. Olumsuz görülen bir durumun davranışa dönüşmesini engellersiniz.
Eğer günlük trafik akışınız sizi bir öfke ya da hayal kırıklığına uğratıyorsa kendisinize bunu bir proje olarak alın ve buna bir alternatif üretmeye çalışın. Daha az sıkışık olan bir rotayı keşfedebilir veya böyle bir şansınız yoksa otobüste dinleyeceğiniz yeni bir müzik listesi oluşturabilirsiniz.
Unutmayalım!!
ÇÖZÜM YARATABİLMEK İÇİN kısaca; empati yapabilmek, iyi niyetli düşünebilmek, ön yargılarımızdan uzaklaşabilmek, olayı analiz etmeye çalışmak ve duygularımızı iyi kullanabilmek çok önemlidir. .
Öfkesiz güzel yarınlara insallah.