Bismillahirrahmanirrahim - Dün 1434. Hicri yılbaşına girdik. Tüm insanlık âlemi için hayırla, huzur ve bereketle dolu bir yıl olsun inşaallah. Hicret ruhunu anlamak için beden, nefis ve ruhlarımızın manevi hicreti olan İslami inkılâba yönelmesi gerekmektedir. Bu inkılâbın başöğretmenleri ve liderleri Peygamber efendilerimiz hicrette de örneklerimizdir. Servete, şöhrete ve şehvete köle olmuş insanoğlunu sadece Allah’a kul olmaya davet etmişler. Kimileri bizim gibi iman ederek Rahman’ın kulu olmayı tercih etmiş, kimileri de inkâr ederek isyan yolunu seçip şeytanın avanesi olmayı tercih etmişler. İslam’a hicret edenler, Şeytan yollarına hicret edenler tarafından doğdukları yurtlarından, başka yurtlara hicrete(göçe) mahkûm edilmişler. Veya şahadet makamına ulaşmışlar. Allah’a kul olma uğrunda gerektiğinde yar, mal ve makamları terk ederek başka diyarlara hicret(göç)etmek! “Hâkimiyet kayıtsız ve şartsız yalnız Allah’ındır” idealini gerçekleştirilmesi uğruna hicret etmek… Yeryüzünün her karışında insan hak ve özgürlüklerin önündeki tüm şeytani engelleri İslami Devlet gücüyle önlemek için hicret etmek… Kendimizin, ailemizin ve nesillerimizin imanlı, namaz ehli, merhametli, sevgi dolu, ahlaklı, edepli ve hayâlı yetişmeleri için gerekirse oturduğumuz mahalleden, apartmandan daha şuurlu, ihlâslı arkadaş ve komşuların olduğu yerlere hicret etmek! İşte bunlar hicretin asıl hedefi ve gayesi.! Bu hicretlerin tarihi merkezlerinden Kudüs-ü Şerif bugün tam bir işgal altındadır. O mukaddes belde, İsrail oğullarının Siyonist fitnesinden temizlenmesi için günümüz ensarlarının desteklerini ve ziyaretlerini bekliyorlar. Kutsal hicretten sonra Medine’yi Münevver’den tekrar yeryüzüne İ’layı Kelimetullah davasını duyurmak için hicret eden sahabenin son hicret yurtları da, Kudüs-ü Şerif gibi işgal altında değil mi? Doğu Türkistan ve diğer Türk Cumhuriyetleri, Afganistan, Irak, Suriye, Afrika’nın tüm sömürülen ülkeleri, Balkanlar ve Arakan’ın mazlum Müslümanları kardeşlerimiz, günümüz muhacir ve ensar kardeşlerini arıyorlar, bekliyorlar! Oralarda yalnızlık var! Açlık var. Sefalet ve cehalet var! Zulüm var! Katliam var! İslam âlemi, İslam nizamına isyan edeli, Yezidler ümmetin başına musallat oldu. Şimdi o Yezidilere baş kaldıracak günümüz Hz. Hüseyinlerini bekliyorlar! 14 asır evvel yaşasaydık muhacir mi yoksa ensar mı olurduk! Onları yurtlarından çıkaran müşriklerin yahut onları yalnız bırakan münafıkların safında mı olurduk? İşte Hicri yılbaşının ilk günlerinde onun muhasebesini yapmalıyız. Evet! Muhacirsiz ensar, ensarsız muhacir olunmuyor! Biri hicret edecek, öbürü hicret edenlerin ensarı (yardımcıları) olacak! Sadece 150 bin muhacir Suriyeli mücahid kardeşimiz ülkemize hicret etti! Ama ‘onlara bakarsak aç kalırız’ korkusuyla muhacir kardeşlerimizden rahatsız olan şuursuz müminler var! Ashabın muhacirlerini akrabası olmadığı halde evine, bağına, ticaretine, malına ortak eden ensarı, öz kardeşleri

mümin kardeşini kardeş kabul etmeyenler bu kutlu hicret ruhunu anlayamaz! Milletin emanetlerine ihanet edenler, sakat malı sağlam diye yutturanlar, hicret sabahı evine kendisini öldürmeye gelen düşmanları Ebu Cehillerin emanet ettikleri malları sahiblerine vermek üzere Hz.Ali (r.a)’yi görevlendiren eşsiz Önder Hz. Muhammedül Emin (sav)Efendimizin hicretini anlayamazlar. Irkçılık, mezhepçilik, meşrebçilik ve particilik taassubuyla birbirine kin besleyip birbirinin kuyusunu kazanlar anlayamaz! Türkçülük, Kürtçülük ateşiyle yanıp tutuşanlar anlayamaz! Mümin kardeşine el kaldıran, silah çeken, aldatılmış zavallılar anlayamaz! Anlasaydık fert, toplum ve Devlet olarak Hicri yılbaşını Hicri yılbaşını anamama cezasına çarptırılır mıydık? Tam bir asırdır Hıristiyan haçlı âleminin 1 Ocak Miladı yılbaşını görkemli kutlama belasına ve zilletine düşer miydik? Dün gece yine hicri yılbaşı garib. Yine mahzun! Yine sessiz! Yine öksüz! Giremedi evlerimize, giremedi işyerlerimize ve okullarımıza! Alemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a)Efendimiz ve sadık arkadaşlarının kutsal hicretlerinin medyamızda, sokaklarımızda izi yok, işareti yok ve süsü yok! Bu sebeple kalemimden akan gözyaşlarımın tercümanı yok! Bizleri laiklik adı altında Hicri yılbaşımızdan mahrum edip, haçlıların sapık Noel Babalarının yılanbaşı gecesine mahkûm edenleri tâ ciğerlerimin içinden gelen feryatla lanetliyorum! Çünkü onlar olmasaydı bütün bu ihanetler olmayacaktı! Mekke-i Mükerreme’den Medine-i Münevvere’ye hicret eden başöğretmenimiz, Eşsiz Önderimiz sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) Efendimize, arkadaşları muhacir, ensar ve izinden gidenlere salât ve selâm olsun. Kutlu hicretin kahramanları ensar ve muhacir Sahabelerimizin hepsini sevemeyen, dil uzatan sapıklara ve şaşırmışlara Allah hidayet versin! Yeni Hicri 1434 yılımız hayırlı olsun!