Orhun yazıtları nedir? Orhun yazıtları kimin adına dikilmiştir? Orhun Yazıtları şu an nerede? Orhun yazıtları kaç tanedir ve kimler adına dikilmiştir?

Orhun Yazıtları, Göktürk Yazıtları ya da Köktürk Yazıtları, Türklerin bilinen ilk alfabesi olan Orhun alfabesi ile Göktürkler tarafından yazılmış yapıtlardır. Bu yazıtlar Türkçenin tarihsel süreçteki gramer yapısı ve bu yapının değişimiyle ilgili bilgiler verdiği gibi Türklerin devlet anlayışı ile yönetimi, kültürel ögeleri, komşuları ile soydaşlarıyla olan ilişkileri ve sosyal yaşantısıyla ilgili önemli bilgiler içermektedir.Türk tarihi ve edebiyatının ilk yazılı ürünü olarak Göktürk Yazıtları kabul edilmektedir. Göktürklerden sonra ise Uygur Türkleri daha çok dini içerikli metinler yazmışlardır. Köktürkler, dönemi edebiyatı taşlara yazılan bir edebiyattır. Bu dönemden kalan bengü taşlar Türklerin en eski yazılı belgeleridir.

Bilge Kağan ve Kül Tigin yazıtlarını Yollıg Tigin yazmıştır. Yollığ Tigin aynı zamanda Bilge Kağan'ın yeğenidir.Yazıtlar, 1889 yılında Moğolistan’da Orhun Vadisi'nde bulunmuşlardır. Bu yazıtlar II. Göktürk Kağanlığı'na aittir. 1893 yılında Danimarkalı dilbilimci Vilhelm Thomsen tarafından, Rus Türkolog Vasili Radlof’un da yardımıyla çözülmüş ve aynı yılın 15 Aralık günü Danimarka Kraliyet Bilimler Akademisi'nde bilim dünyasına açıklanmıştır.

Göktürk Yazıtları devletin ve milletin karşılıklı görevlerini dile getirir. 8. yüzyılda dikilen bu anıtlar Göktürklerin hükümdarı İlteriş Kağan’ın oğulları Bilge Kağan ve Kül Tigin’in savaşlarda gösterdikleri kahramanlıkları anlatır. Çok güçlü ve etkileyici bir hitabet üslubuna sahip olan kitabelerde Bilge Kağan ve Kül Tigin Türk milletine seslenmekte ve Türk boylarının milli bilince sahip olup birlik olmalarını istemektedirler.

Göktürk Yazıtlarında Türk milletinin özelliklerinden ve beraberliğinden bahsetmesi o dönemde yaşayan Türk topluluğundaki milli bilinci de gösterir. Aynı zamanda Bilge Kağan’ın halkı tok tutması, halkı giydirmesi ve onların refah seviyesini yükseltmeye gayret göstermesi Göktürklerin sosyal devlet anlayışını da gösterir. Kağanlar bu taşların sonsuza kadar kalacaklarını vurgulamak için yazıtlara “Bengü Taş” ismini vermişlerdir.Aynı zamanda bu taşlar ipek yolu üzerine dikilmiştir.

Orhun yazıtları kimin adına dikilmiştir?

Tonyukuk 716, Kültigin 732, Bilge Kağan eserleri 735 yılında dikilmiştir. Kül Tigin yazıtı Bilge Kağanın ağzından yazılmıştır. Bilge Kağan'ın kardeşi olan Kül Tigin adına yazılan bu eser günümüzde hala önemini kaybetmemiştir. Tonyukuk ise; Bilge Kağan'ın veziridir.

Orhun Yazıtları, bugünkü Moğolistan'da, Baykal Gölü'nün epey güneyinde, Orhun Nehri vadisinde, Köşö Çaydam (Khöshöö Tsaidam, Koshu-Tsaidam) ve Ögii Gölü yakınlarında, 47.1 enlem ve 102.25 boylam arasında kalan bölgede yer alıyor ve Karakurum'dan gidiliyor

Göktürk Alfabesi:

Orhun Âbidelerinin yazıldığı Göktürk alfabesi 38 harflidir. Bu alfabede 4 sesli, 9 birleşik, 25 de sessiz harf bulunmaktadır. Göktürk alfabesi, Türklerin ulusal alfabesidir. Bu alfabenin eski Türk damgalarından doğduğu ileri sürülmektedir. Göktürk yazısı sağdan sola, yukarıdan aşağıya doğru bitiştirilmeden yazılır. Sözcükleri ayırmak için genellikle iki nokta konur.

Kül Tigin ve Bilge Kağan anıtlarında metinler, yukarıdan aşağıya doğru yazılmış ve satırlar sağdan sola doğru dizilmiştir. Göktürk alfabesi, Türkçenin tarih boyunca hiç değişmemiş bulunan büyük ünlü (sesli) uyumu dikkate alınarak düzenlenmiş bir alfabedir.

KÜLTİGİN YAZITLARI:

Kül Tigin yazıtı, kaplumbağa şeklindeki oyuk bir kaide taşına oturtulmuştur. Keşfedildiği zaman, bu kaidenin yanında devrilmiş bulunuyordu. Bilhassa devrik vaziyette rüzgâra maruz kalan kısımlarında tahribat ve silintiler olmuştur. Sonradan yerine dikilmiştir. Yüksekliği 3,75 metredir, itina ile yontulmuş, bir çeşit kireç taşı veya saf olmayan mermerdendir. Batı yüzünde T’ang Kağanı Xuan-zong’un uzun Çince hitabesi yer almakta, ayrıca kısa bir Türkçe yazıt bulunmaktadır. Batı yüzünde dikilişinden kısa bir süre sonra yapılan Göktürk harfli eklemelerin karakterleri yazıtın aslındaki yazı karakterinden farklıdır. Ayrıca batı yüzünde birbirinden ayrı iki Çince ekleme mevcuttur. Tamamı yetmiş bir satır olan yazıtta 10.000’e yakın harf bulunmaktadır.

Bilge Kağan kardeşi Kül Tigin’in 731 yılından ölümünden büyük hüzün duymuştur ve onun kahramanlıklarını anlatmak için adına 732 yılında yazıt diktirmiştir. Kül Tigin abidesinde konuşan Bilge Kağan’dır. Kardeşi Kül Tigin’in savaşlarını ve bu savaşlardaki kahramanlıklarını ayrıntılı bir şekilde anlatarak kardeşini övmüştür. Aynı zamanda bu kitabe de Bilge Kağan, Türk milletine seslenerek devleti nasıl kurduklarını, Türk boylarını nasıl birleştirdiklerini, Çin,in esaretinden kurtulmak için milli bir beraberlik göstermeleri gerektiğini belirtir.

Anıtlarda ayrıca o bölgede yaşayan Türkler’e çeşitli uyarılar yer almakta ve Çinliler’in tatlı sözlerine, yumuşak kumaşlarına kandıklarında kendilerini bekleyen tehlikeler haber verilmekte, Türk Kağanlığı’nın birlik ve beraberlik içinde bulunması gerektiğine dikkat çekilmektedir.

Yazıttan kesitler:

Türk hakanı Ötüken dağlarında oturur ise ülkede hiçbir sıkıntı olmaz. Doğuda Şantung ovasına kadar ordu sevk ettim denize pek az kala durdum; güneyde Dokuz Ersin’e kadar ordu sevk ettim, Tibet’e pek az kala durdum; batıda İnci Irmağı (Seyhun) geçerek Demir Kapı’ya kadar ordu sevk ettim; kuzeyde Yir Bayırku topraklarına kadar ordu sevk ettim; bunca diyara kadar orduları yürüttüm ve anladım ki: Ötüken dağlarından daha iyi bir yer asla yok imiş.”

Kül Tigin’in ölümü üzerine Bilge Kağan’ın söyledikleri:

‘Kardeşim Kül Tigin vefat etti. Kendim yas tuttum. Gören gözlerim görmez gibi, eren aklım ermez gibi oldu. Kendim düşünceye daldım. Zaman tanrısı buyurunca insanoğlu hep ölümlü yaratılmış. Öyle düşündüm. Gözümden yaş gelse engel olarak, gönülden feryat gelse geri çevirerek yas tuttum. Çok yas tuttum.

Devletin dağılış sebepleri şu şekilde anlatılıyor: ‘Akılsız hakanlar tahta oturmuş şüphesiz, kötü hakanlar tahta oturmuş şüphesiz. Kumandanları da akılsız imişler şüphesiz, kötü imişler şüphesiz. Beyleri, halkı itaatkar olmadığı için, Çin halkı hilekar ve sahtekar olduğu için, beylerle halkı karşılıklı kışkırttığı için, Türk halkı kurduğu devleti elden çıkarıvermiş.”

BİLGE KAĞAN YAZITI:

İlteriş Kağan’ın oğlu olan Bilge Kağan amcası Kapağan Kağan tarafından yetiştirilmiş ve ona uzun yıllar vezirlik yapmıştır. Bilge Kağan Türk tarihinin önemli isimlerindendir. Kardeşi Kül Tigin adına kitabe diktiren de kendisidir. 734 yılında ölümünden sonra oğlu tarafından 735 yılında Bilge Kağan yazıtı dikilmiştir. Büyük çoğunluğu Kül Tigin Abidesinden alıntı yapılarak yazılan abide de farklı olarak Bilge Kağan’ın ölümünden sonra gelişen olaylar anlatılmıştır.24 Eylül 735’te diktirildiği tahmin edilen yazıtta Bilge Kağan yaptığı hizmetleri anlatmış, dağılmış ve parçalanmış bir millete kağan olduğunu, ölmek üzere olan milleti Tanrı’nın lutfu ile diriltip doyurduğunu belirtmiştir.

Yazıttan Kesitler:

 “…Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye babam hakanı, annem hatunu yükseltmiş
(olan) Tanrı onlara ülke veren Tanrı (kendilerini) Türk milletinin adı sanı yok olmasın
diye beni o Tanrı hakan olarak (tahta) oturttu. Muhteşem bir kavmin üzerine hakan
olmadım. İçte aşsız, dışta elbisesiz korkak ve zavallı bir kavmin üstüne hükümdar
oldum Küçük kardeşim Kültigin (ve iki şad) ile sözleştik. Babamızın ve amcamızın
kazandığı milletin adı sanı yok olmasın diye Türk milleti için gece uyumadım. Gündüz
oturmadım. Küçük kardeşim Kültigin ile iki şad ile ölesiye kadar çalıştım."


"Bu kadar cehd edip (çalışıp) müttehit (birlik olan) milleti ateş, su (yani vahdetsiz)
kılmadım. Ben kendim hakan olduğumda etraftaki yerlere varmış olan kavim ölü ve
bitik bir halde yayan ve çıplak olarak geri geldi.
Kavmi yükselteyim diye yukarı (kuzey) Oğuz kavmine karşı, ileri (doğu) Kıtan, Tatabı
kavimlerine karşı, beri (güney) Çinlilere karşı büyük ordu (ile) on iki (defa) sefer ettim,
muharebe ettim. Ondan sonra Tanrı buyurduğu ve talim olduğu için kısmetim olduğu
için ölecek olan milleti diriltip doğrulttum, çıplak kavmi elbiseli, fakir kavmi zengin
kıldım, az kavmi çok kıldım. Gayrı (başka) ülkelerden, gayrı (başka) hakanlardan daha
iyi kıldım. Dört taraftaki kavmi hep muti kıldım. Düşmansız kıldım. (Bunlar) hep bana
itaat etti…"

TONYUKUK YAZITI:

Tonyukuk Abidesi‘nde; Türklerin Çin esaretinden nasıl kurtulduğu, bağımsızlık savaşı ve Tonyukuk’un faaliyetleri anlatılır. Bu abideyi 716 yılında Tonyukuk bizzat kendisi yaptırmış ve kendisi yazmıştır. Bu nedenle ilk Türk tarih yazarı olarak kabul edilir. Tonyukuk anıtı iki dikilitaş halindedir. İkisi de dört cephelidir. Bulunduğu zaman taşlar devrilmemişti. Fakat yazılar daha silik durumdadır.Tonyukuk, Bilge Kağan’ın babası İlteriş Kağan’ın , amcası Kapgan Kağan’ın ve Bilge Kağan’ın baş bilicisi, baş buyrukçusu yani baş veziri idi. Bu anıtı ihtiyarlık devrinde kendisi diktirmiştir ve oradaki yazılar da kendisine aittir.Tonyukuk, kendisi için diktirdiği taşlarda Göktürk (Köktürk)lerin Çin esaretinden nasıl kurtulduğunu, kurtuluş savaşını nasıl yaptıklarını,kendisinin neler yaptığını anlatır. Tonyukuk anıtının birinci taşında 35, ikinci taşında 27 satır yazı vardır. 

Yazıttan Kesitler:

"Ben Bilge Tonyukukum. Çin ülkesinde doğdum. Türk milleti Çinde tutsak idi. Türk milleti hanını bulmayınca Çinden ayrıldı, han sahibi oldu. Hanını bırakıp yine Çine tutsak düştü. Tanrı şöyle demiş: Han verdim, hanını bırakıp tutsak düştün. Tutsak düştüğün için Tanrı öldürdü. Türk milleti öldü, bitti, yok oldu. Türk Sır milletinin yerinde boy kalmadı.

Ormanda, dışarıda kalmış olanlar toplanıp yedi yüz er oldular. İki bölüğü atlı idi, bir bölüğü yaya idi. Yedi yüz kişiyi idare edenlerin büyüğü şad idi; danışman ol dedi, danışmanı ben oldum, Bilge Tonyukuk. (Şadı) kağan mı yapayım diye düşündüm. Arık boğa ile semiz boğa arkada oldukça; semiz boğa mı, arık boğa mı bilinmezmiş diye düşündüm. Bunun üzerine, Tanrı akıl verdiği için onu ben kağan yaptım."

Orhun Yazıtları'ın Önemli Özellikleri:

Türklerin bilinen en eski yazılı metinlerdiri.
Türk adının geçtiği ilk yazılı metindir.
Türk hitabet sanatının da ilk örnekleri olarak kabul görür.
Döneminin yaşamı hakkında bize ipuçları vermesi nedeniyle Türk tarihine ışık tutan bir eserdir.
Göktürlerin kendi alfabesi olan “Kök Türk Alfabesi” ile yazılmıştır.
O dönemde Türkçenin yazı dili haline geldiğini gösteren en önemli belgedir.
Sade bir Türkçeyle yazılmıştır.
Yazıtlar Moğolistan sınırları içinde yer alan Orhun Nehri yatağına dikilmiştir.