Ortaçağ Türk devletlerinde sadece Türk soylular arasından tayin edilen Şihneler, günümüzde kentlerde polislerin ve kırsalda ise jandarmanın icra ettiği asayiş ve huzurun sağlanmasındaki görevleri yerine getirirlerdi. Sâmân Oğulları, Türk Hakanlığı (Karahanlılar), Gazneliler ve Selçuklularda merkezî hükümetin temsilcisi olarak ülke çıkarları çerçevesinde şehirlerde (hazarî) ve kırsalda (bedevî) emniyeti sağlamakla yükümlü idiler. Gereğinde halkın itaat altında tutulması ve isyanların bastırılmasında da görev alırlardı. Şihnelerin emrinde çalışan hizmetlileri, memurları, nâibleri (vekilleri) ve kendi divanları yani kurulları (Dîvân-ı Şihnegî / Şurta) vardı. Ayyâr, hırsız, serseri, katil ve her türlü kötülüğü yapan, fesat çıkaran ve isyan eden kişileri, suçlulara yardım ve himaye edenleri yakalama ve onları mahkemeye sevk etme konusunda adaletin temsilcisi kadılarla (hâkimlerle) birlikte çalışırlardı. Vergi tahsil eden âmillere yardım etmek ve onların güvenliğini sağlamak yine onların işi idi. Toplumda ahlâkî denetimler yapan muhtesiplere de yardım ederlerdi. Görevlerini yerine getirirlerken müsamahalı olmak ve kanunlara uygun şekilde halka iyi davranmak esastı. Soruşturma yaparken kadılara veya fakihlere danışırlardı. Aksi halde Şihne divanında yetkilerini kötüye kullananlar görevden alınırdı. Özellikle raiyyet-i has yani devletin birinci sınıf vatandaşı olan kırsaldaki Türkmenlere tayin edilen şihnelere, fermanda onlara karşı çok ihtimamlı davranılması tembih edilirken, halkın en lâyığı olan Türkmenlerin giyim-kuşan ve gıda temininde ülke için ne denli mühim rol oynadıkları vurgulanırdı. Şihneler ayrıca bulundukları bölgede olup bitenleri valilere veya merkezi yönetime derhal bildirirler, yağma, isyan vs. işlerine girenleri sürgün ile cezalandırırlardı. Şihne teşkilatının bütçesi halktan alınan mersûm-ı şihnegî vergisi ile teşkil olunurdu. Ortaçağda bazı meşhur şihnelerden bir kaçı şunlardı: Malazgirt zaferinde Sultan Alp Arslan’ın emirlerinden Gevherâyin, Bağdat şihnesi idi. Sultan Sencer’in Türkmenler üzerine tayin ettiği Belh valisi şihne Emîr Kumaç’tı. Irak ve Suriye’deki Türk devletlerinden Zengîlerin hükümdarı Nureddin Mahmûd Zengî’nin Dımaşk (Şam) şihnesi Selahaddin Eyyûbî idi.

Bu vesile ile ortaçağda olduğu gibi şimdi de ülkemizin huzur ve asayişinin sağlanmasında yılmadan gayret eden Türk Polis Teşkilatı’mızın haftasını tebrikle kutluyorum. Bilhassa yaşamakta olduğumuz Koronavirüs salgını sebebiyle üstlendiği görev yükü bir kat daha artan bütün fedakâr polislerimizin Allah yardımcısı olsun. Bu yolda şehit olan kahraman polislerimize Allahtan rahmet, yakınlarına da başsağlığı ve sabır diliyorum.