Soru: 1 - Oruçlu iken diş doldurtmak, kaplatmak, çektirmek orucu bozar mı?

Cevap: Aslında bu gibi tedavilerde boğazdan aşağıya, bedenden içeriye bir şey gitmezse, mesela kan ve ilaç yutulmazsa oruç bozulmaz. Çünkü orucu bozacak herhangi bir madde ne boğazdan aşağıya kaçmış ne de bedenden içeriye geçmiştir. Öyle ise orucu bozacak bir durum söz konusu olmamıştır. Bununla beraber, oruçlu iken morfinli diş çekiminin orucu bozmayacağı yolunda görüşler ifade ediliyorsa da bunu iftardan sonraya bırakmakta şüpheden kurtulmak için isabet vardır. Acil durumlarda ise buna zaten izin vardır. İğneli, morfinli oruçlar sonra kaza edilerek şüpheden kurtulma yolu tercih edilirse hiçbir şüphe de söz konusu olmaz zaten.

Soru: 2- Buruna, göze, kulağa damlatılan ilaç orucu bozar mı?

Cevap: Bu konuda da farklı tıbbi görüşler vardır. Buna göre, göze, kulağa damlatılan ilaç orucu bozmazsa da, buruna akıtılan ilacın yemek borusu ve mideyle bağlantısı bulunduğundan dolayı orucu bozacağı görüşünü öne çıkaranlar vardır. Demek oluyor ki, buruna akıtılan ilaç içeriye ulaşacak derecede çok olursa orucu bozar, göze, kulağa akıtılan bozmaz. Diyanet ilmihaline de bakılabilir. (İsam)

Soru: 3 - Kadın özel halin başlayacağı günü de oruca niyet etmeli midir? Yoksa adet görme ihtimali olan günde oruca niyet etmese de olur mu?

Cevap: Adet göreceğini sandığı günü de oruca niyet etmesi uygun olur. Özel hal başlamazsa orucunu sürdürür. Başlarsa hemen bırakır. Bir karışıklık söz konusu olmaz. Hatta iftar saatine yakın da olsa adetin başlamasıyla orucun bozulması uygun olur. O halde iken oruç tutulmaz.

Soru: 4- İlaç alıp da adeti Ramazan'dan sonraya tehir ettirmek caiz olur mu?

Cevap: Caiz olsa da sıhhi açıdan mahzur ihtimali akla gelmektedir. Zira her bünye ilaç almaya müsait olmayabiliyor. En iyisi, oruç tutulmalı, özür başlayınca bırakılmalı, yenen günleri de sonra kaza ederek borçtan kurtulma yolu tercih edilmeli, ilaç alarak zorlamaya gerek duyulmamalıdır.

Çünkü "tut" emri de dini emirdir. Adet başlayınca "ye" emri de.. Bu sebeple tutunca itaat etmiş de tutmayınca isyana yönelmiş olunmaz. Belki her iki halde de Rabb'imizin emrine uyulmuş, ikisinden de sevap kazanılmış olunur. Bundan dolayı bir maneviyat büyüğünün hanımlara şu hitabı düşünülmeye değer görülmüştür. Demiş ki:

- Hanımefendiler!. Sizler Allah'ın ne bahtiyar kullarısınız!. Orucunuzu tutar, sevap alırsınız, tutmaz yine sevap alırsınız. Çünkü her iki halde de emre uymuş olursunuz. Emre uyan sevap alır, günaha maruz sayılmaz.

Soru: 5- Astımlı hastaların kullandığı sprey orucu bozar mı?

Cevap: Nefes almakta zorluk çeken astımlının boğazına pompaladığı özel karışımlı hava orucu bozmaz!.

Çünkü bu, bir hayati ihtiyaçtır. Üstelik yutulan özel hava zerreciklerinin içeriye gittiği doğru olsa bile akciğerden ileriye geçmediği, mideye ulaşmadığı ve susuzluk ihtiyacını karşılamadığı da ileri sürülmektedir. Bu sebeple astımlının nefes almayı kolaylaştıran hava pompalamasının orucu bozmayacağı yolunda Diyanet'in de fetvası vardır.

Soru: 6 - Oruç tutan şeker hastalarının mecbur oldukları iğneyi yaptırmaları orucu bozar mı?

Cevap: Belli zamanlarda enjeksiyon yoluyla (insülin) almaları gereken şeker hastalarının oruç tutmalarında tıp bakımından bir sakınca bulunmazsa, oruçlu iken (insülin) iğnelerini yaptırmaları oruçlarını bozmaz. Çünkü şeker hastaları bunu yaptırmadan yaşayamaz. Hayati bir tehlikenin olduğu anlarda iğne yasağı yoktur zaten. Ancak hastalığın şiddetlenmesi gibi ciddi bir mahzur yoksa iğneler iftardan sonraya bırakılırsa daha sağlamı tercih edilmiş olunur.

Unutarak ya da hata ile oruç bozmalarda ne yapılır?

Soru: Ramazan'ın ilk günlerinde en çok maruz kalınan yanlışlar, oruçlu olduğunu unutarak yemek, içmek gibi oruç bozucu hallerdir. Bu gibi unutarak oruç bozmalarda, 'Orucumu nasıl olsa bozdum' diyerek yemeye devam mı edilir? Yoksa hatırladığı anda hemen ağzındakileri çıkarıp orucunu sürdürmek mi gerekir?

Cevap: Unutarak orucunu bozanı Rabb'imiz bağışlamaktadır. Bu sebeple hatırladığı anda hemen ağzındakini çıkarıp orucuna devam eder, orucunu kurtarmış olur. Özellikle Ramazan'ın ilk günlerinde dikkatli olmalı, unutarak da olsa oruç bozucu bir yanlışa düşmemelidir. Şayet böyle bir yanlışa maruz kalırsa yemeyi hemen bırakıp orucuna devam etmelidir. Rabb'imiz (kasti değil de) unutarak oruç bozmaları bağışlamaktadır. Yeter ki hatırladığı anda ağzındakileri dışarıya çıkarıp orucuna devam etsin.

Soru: Bazen de unutarak değil de hata ile oruç bozmalara maruz kalınmaktadır. Bu hata ile oruç bozmalarda ne yapılır?

Cevap: Oruçlu olduğunu hatırladığı halde bir dikkatsizlik ve ihmal sonunda oruç bozmaya hata ile bozma denmektedir. Mesela, abdest alırken, yahut da guslederken oruçlu olduğunu hatırında tuttuğu halde kaza ile boğazından aşağıya su kaçıran kimse, orucunu hata ile bozmuş sayılır. Bu orucuna yine devam eder. Ancak Ramazan'dan sonra hata ile bozmuş olduğu bu orucunu yeniden tutması gerekir. Bir de imsak vakti girdiği halde girmedi zannı ile yemeye devam eden insan, ya da iftar vakti girmediği halde girdi zannıyla orucunu açan kimse de hata ile bozmuş olur. Bu da orucuna yine devam eder, ancak Ramazan'dan sonra yeniden tutarak hatasız oruçla değiştirmesi gerekir.

Soru: Oruç ezanla başlar ezanla mı biter? Yoksa vakitle başlar yine vakitle mi biter? Bu konudaki yanılmaları nasıl önleyebiliriz?

Cevap: Hemen ifade edelim ki, ezanlar orucun başlama vaktini değil, namazın başlama vaktini bildirir. Ayrıca ezanı okuyan insan acele edip erken de okuyabilir, uykuya dalıp geç de kalabilir.

Bu ihtimallerden dolayı orucun başlama ve bitme vaktini takvimdeki imsak ve iftar dakikaları ile tespit etmek gerekir ki, ezanın geç, yahut da erken okunması hallerinde hata ile oruç bozmaya maruz kalınmasın. Bilindiği üzere imsak vakti girdiği halde girmemiş zannederek yemeye devam eden kimse, orucunu hata ile bozmuş sayılır. Nitekim iftar vakti girmediği halde girdi zannıyla orucunu açanın da hata ile oruç bozmuş sayılacağı gibi...

Soru: Her oruç tek başına bir ibadet olduğundan her oruca iftardan sonra imsak vaktine kadar niyet etmek gerekiyor mu? Niyet için sahura kalkma şartı var mıdır?

Cevap: İftardan sonraki her dakika imsak vaktine kadar niyetin vakti sayılır. Kaldı ki, kendini oruca baştan kilitleyen insanlarda bu niyet Ramazan boyunca kendiliğinden oluşur. Niyet etmedim diye bir vesveseye kapılmaya gerek olmaz. Ancak sahura kalkarak az da olsa bir şeyler yemek, en azından bir bardak su içmek hem sahur sünnetini yerine getirmek olur hem de Ramazan ayının özelliğini fiilen yaşamış, niyetini de fiilen yapmış sayılır.

Soru: Oruç günlerinde bir mazeretle karşılaşıp da bir gün oruç tutmaması gereken insan ne yapabilir? Mesela, yarın mutlaka hastaneye gidecek, oruç bozucu tedaviyle karşılaşacaktır. Orucunu bozsa kefaret yüklenecek, bozmasa hastanede buna mecburiyet vardır, muayenede oruç bozucu şeyler yaptırmaktalar. Bir çıkış yolu bulmak mümkün olmaz mı?

Cevap: İslam'da çaresizlik, hatta zorluk yoktur. Elbette bir çıkış yolu bulunur. Nitekim böyle mecburi bir oruç bozma zaruretiyle karşılaşacak kimse, o gece oruca niyet etmez. Ertesi günü karşılaştığı oruç bozma mecburiyeti de ona bir kefaret yüklemez. Bu orucunu da Ramazan'dan sonraki müsait bir günde tutarak oruç borcundan kurtulur. Karşılaştığı oruç bozduracak muayene zarureti, ona böyle bir izni sağlamış sayılır.